MERSİN İdmanyurdu, iyi puanlar topladı. Bu puanları toplarken teknik direktörlerinin ana fikrine bakıyorum; “Önce güzel futbol. Göze hoş gelsin. Puan sonra gelir” diyor.
Buradaki güzel futbolun manası ne? Gösteri futbolu mu, neticeye gitmek mi? Dün gece oynadıkları oyun, teknik direktörlerinin söylediğini reddetmiyor. Ama futbolda hedef bu değil. Yalnızca hedef değil güzel futbol da oynayacaksın ama hedefe de gideceksin. Beşiktaş takımının morali bozuk. Kiev’den yorgun gelmiş. Ama sen bu Beşiktaş takımını dut gibi silkeleyemiyorsan; o zaman puandan bahsetmeyeceksin. Siyah beyazlılar, rahat rahat futbol oynadılar ve pozisyonlara girdiler. Çakır için şans maçıydı Böyle kritik bir haftada bu tarz bir rakip onlar için şans oldu. Düşünün, bu Beşiktaş takımı, perşembe günü Fenerbahçe ile oynayacak. Yenerse, kafa kafayalar. İşte Türkiye’de futbolun durumu bu. Cüneyt Çakır için de kolay bir maç. İki takım, hakemi bile zorlayamadı. İki takımda da rakibe baskı yok. Top kapma yok. Ancak rakip hata yaparsa, topu öteki kazanıyor ve oynuyor. Yani kaybedilen toplar var, kazanılan değil... Aslında pres uygulanmayan bir maçta bu kadar top kaybı ayıp oluyor. Ama bizim ligimizin kalitesi bu. Onun için bizim ligde ayıp olmuyor. Tevfik Sırrı Gür Stadı’nın zemini geçen sene çok kötüydü. Bu yıl ise çok iyi. Demek ki, bazı şeyler istenince oluyor. Yalnız, Mersin İdmanyurdu seyircisine de 2 çift lafım var. Maça geleceklerine tiyatroya, sinemaya gitsinler. Belki orada daha çok gürültü yaparlar. Çünkü maçı aynı, tiyatro seyreder gibi seyrettiler. Takımlarına hiç bir destekleri yoktu. Belki de maçtan, tempodan sıkıldılar. Olabilir.