İki hafta önce Cordoba üzerine gelen Tuncay'a rağmen sallana sallana halk diliyle ‘‘artistlik’’ yaparken, pres yapmaya devam eden Tuncay'a kırmızı kart istemiştiniz. Ya dünkü maç Cordoba'nın o pozisyonuyla 1-0 bitseydi, ne yapacaktınız? Şu fanatikliği bir türlü bırakamıyorsunuz.
Sebat'ın gücü belli. Dünkü maçta Chelsea rolünde Beşiktaş, Beşiktaş rolünde Sebat vardı. Siyah beyazlılar, 1-0'dan 2-1 yaptılar, 2-2 olsa, 3-2 yaparlardı, 3-3 olsa 4-3. Yani o kadarını kafi görüp, fazlasına gitmediler.
Şampiyonlar Ligi'nden elenmeleri onları her yönüyle çöküntüye uğratmış. Bu normal. Avrupa'da assolist olacaklardı, şimdi solist altında mücadele edecekler. Elenirlerse de figüran. Para olacaktı, şan olacaktı, şöhret olacaktı. En önemlisi itibar olacaktı. Bu, saha kenarındaki Lucescu'nun kemiklerine kadar işlemiş.
Emekli memur gibi!
Son yıllarda bu kadar kötü ışıklandırılmış bir stat görmedim. Sahanın bazı yerleri resim sergilerindeki tablo ışıklandırmaları gibi pırıl pırıl. Bazı bölgeler de gece kulübü. Al bir hatunu yanına, bırak hakemi statta hiç kimse seni görmez. İstediğini yaparsın.
Ankaralı iki tane yardımcı hakem kardeşim vardı. Emekli memur gibi olmuşlar. Hakan Osman Yavuz 2, Cengiz Akyüz 1 olmak üzere 3 tane penaltıdan iyi, penaltıdan net ofsayt olmayan pozisyonu doğradılar. Ne güzel. Kaldır bayrağı dursun, indir bayrağı, devam etsinler. Sen de devamlı maç al, git gel. İkisi de heyecanlarını kaybetmiş.
İlhan'ın yerine forvette Sinan oynadı, ikinci yarıda çıktı. Oynadığını kimse görmedi. Serdar, hücuma girdikten sonra bir şeyler yaptı. Tümer oynuyor, iyi şeyler yapıyor. Ama kafası hala dolu. Aklı Şampiyonlar Ligi'nde kalmış. Giunti'yi ayrı bir yere koymak lazım. İlk geldiğinde herkes şüpheyle baktı. Her geçen gün üstüne koydu. Şu anda oynamadığı zaman eksikliği hissediliyor. Çünkü o, defansı da ofansı da aynı oranda etkili yapan bir oyuncu.
Formadan ürktüler
Ahmet Yıldırım'la Giunti gördükleri sarı kartlarla cezalı duruma düştüler. Haftaya Rize maçında ikisi de yok. Seyredin görüntüleri, Ahmet Yıldırım'ın pozisyonunda bırkın sarı kartı, faul dahi yok. Bizim hakemler uçan kuşa sarı kart gösteriyorlar. Onlar için önemli değil. Nasıl olsa maç almaya devam ediyorlar. Ama futbolcu maç başına para kazanıyor. Yani onun göreceği bir sarı veya kırmızı kart, geleceğini etkiliyor, çoluğunun çocuğunun ekmek parası.
Sebat elinden geldiğince mücadele etti. Kapasiteleri bu kadar. Aslında Beşiktaş'ı yenebileceklerini düşünseler veya inanabilseler belki bir şey yapabilirlerdi. Aslında bir hata yapıyorlar. Ben onların yerinde olsam, büyük takımlar dahil maçlarımı bir daha Avni Aker'de oynamam. Kendi stat atmosferimde oynarım. O zaman çok şey değişir.
Selçuk Dereli, Ahmet Yıldırım'a gösterdiği kolay sarı kart dışında kötü değildi. Yardımcılarını mı soruyorsunuz? Onlar için fark etmez. Nasıl olsa bayrak sallamaya devam edecekler. Ha statta ha tren istasyonunda...