Paylaş
KARABÜK maçına geliyoruz. Akıllarda şu sorular var: “Emenike Fener’e gidecek mi, Emenike oynayacak mı?” O Emenike, Ankaragücü maçının 44. dakikasında oyundan çıkıyor. Nedeni, kaburgasına aldığı bir darbe. Doktorlar röntgen çekiyorlar, Fenerbahçe maçında oynayıp oynamayacağı konusundaki fikirlerini beyan ediyorlar; “Hafif bir ezik var. Lokal bir uyuşturucu ve ağrı dindirici ile oynar.” Teknik direktörü Yücel ildiz maçtan önce Emenike’ye üç defa soruyor, “Oynar mısın?” diye. Emenike “Oynamam” diyor.
Bülent Ataman’ı doğruluyor
O günlerde çok tepki çeken Emenike’nin yakın arkadaşı kaleci Bülent Ataman bir beyanat veriyor. Ama en sonunda Fenerbahçe’ye giden Emenike, Bülent Ataman’ın bütün söylediklerini doğruluyor. Emenike’nin Fenerbahçe’ye gitmesi etik mi? Yıllardır bu alemin içindeyim. Bütün bu görüntülerden sonra Fenerbahçe’nin Emenike’yi alması bence etik değil. Emenike bana karşı oynayıp gol atsa, şampiyon da olmasam o zaman Emenike’ye alsam bence doğru olurdu. Ama siz bana o zaman “Sen de amma hıyar ve safmışsın Erman Toroğlu” diyebilirsiniz. Sonunda ben mi haklıyım, onlar mı haklı kamuoyu değerlendirecektir.
Ağlamaya hakkınız yok
PİYASADA yerli oyuncu sıkıntısı var. Böyle olunca da fiyatlar el yakıyor. Mesela Selçuk İnan. İyi oyuncu, profesyonel, efendi bir insan ama bu parayı eder mi? Bence etmez. Ama G.Saray mecbur kaldığı için bu parayı ödedi. Parayı sokağa mı attı? Hayır. Bu işlerin önümüzdeki yıllarını merak ediyorum. Yıldırım Demirören’in ve Ünal Aysal’ın - Fatih Terim de dahil- bu olaylara girmesiyle bayağı hareketli bir sezon yaşanacak önümüzdeki yıl. Ama özellikle Aziz Yıldırım’ın televizyonlarda “Spor programları yapılmasın. Görüntüleri hiçbir televizyon almasın. Bizim aleyhimize konuşan televizyonlara oyuncularımı göndermem. Lehimde yayın yapanlara gönderirim” mantığıyla bu iş nereye varır bilemem.
“Ben yaptım, oldu” mantığı
Ama aynı Aziz Yıldırım son yıllarda bu konuda G.Saray’ı da, Beşiktaş’ı da, Trabzonspor’u da esir aldı. Ve onları avucunun içine alarak top gibi oynadı. O zaman da ne G.Saray’ın, ne Beşiktaş’ın, ne de Trabzonspor’un hiçbir şekilde ağlamaya hakları yoktur. Çünkü Aziz Yıldırım “Ben yaptım, oldu” mantığında yürüyen bir insan. Hangi televizyonda hangi görüntüler var. Olanlar da konuşabiliyorlar mı? Hayır. Neden? Çünkü Aziz Yıldırım her türlü yasaklamayı onlara yapar. Mantığa bakın, 3 dakikalık haber amaçlı görüntüleri bile devlet kanalıyla yasaklamaya kalkıyorlar. Ne de olsa burası demokratik bir ülke!
Şenol Güneş tuzağa düştü
Aykut Kocaman’ın, Aziz Yıldırım’ın yönlendirmesiyle yaptığı konuşma Trabzon’un dengesini bozdu. Sen o sıralar 9 puan önde olduğun için sustun.
AYKUT Kocaman, devre arasında bir defa konuştu. Aslında onu konuşturan Aziz Yıldırım. O günden sonra Şenol Güneş’in de kimyası bozuldu, Trabzonspor’un da. Peki Trabzon’un ne yapması lazımdı? Ya Sadri Şener’in çıkıp zehir zemberek bir açıklama yapması ya da Şenol Güneş’in önceki günkü gibi çıkıp açıklama yapması lazımdı.
Sen bunların hiçbirisini yapmıyorsun. Neden? Çünkü 9 puan öndesin. Sonra çıkıyorsun, kendi sahanda Ankaragücü ile berabare kalıyosun. Daha sonra Kadıköy’de Fener’e yeniliyorsun. Peşinden Antalyaspor ve birkaç hafta sonra da Kayserispor beraberlikleri. Ne oldu? İkinci yarının ilk 3 haftasında puan farkı bir anda 2’ye indi. Peki, o haftalarda hakemler Trabzonspor’un aleyhine hatalar yaptılar mı? Ben hatırlamıyorum. Sen, üst üste büyük hatalar yaparak rakibin F.Bahçe’nin iştahını açıyorsun. Ölmüş hırsını ve isteğini canlandırıyorsun. Yani komadaki F.Bahçe’ye hayat veriyorsun. Buraya kadar sen hata yapmasan F.Bahçe zaten havlu atacaktı ve karmakarışık olacaktı.
Bundan sonra ne oluyor? İşte o noktalarda sahneye hep Aziz Yıldırım çıkıyor. Ya hakem soyunma odası basıyor - ona göre büyük bir tesadüf koridorda karşılaşıyorlar- hatta daha ileri gidiyorlar, hakemi kapıda karşılayacakken uzatmada gol geliyor, bu sefer kavgaları ayırıyorlar. Ve bu arada F.Bahçe sistemli olarak kendileri aleyhine çalışıldığı, aleyhlerinde ahlaksızca işler yapıldığı konusunda bildiriler yayınlıyor. Fenerbahçe bunu çok sistematik yapıyor. Nereye kadar? Eskişehirspor maçı sonuna kadar.
Sadri Şener bu alemi iyi bilir
ŞENOL Güneş verilen verilmeyen penaltılardan bahsediyor. Penaltılar artık hikaye. Millet onlardan uyandı. Yıllardır muazzam yardımcı hakemler görüyorum. Ofsayt bayrağı kaldıran ve kaldırmayan. Ve müthiş akıllı ve zeki hakemler görüyorum, oyuncuları atmayan. Ve bu atılmama olayları bu sene Türkiye Ligi’ne tesir etti. Bir şeyin daha altını çizmem lazım. Şenol Güneş’ten öte kulüp başkanları Sadri Şener bu sistemin nasıl yürüdüğünü en az benim kadar iyi bilir. Zaten bu kulüp başkanları birbirlerini çok iyi bildikleri için zaman zaman birbirlerinin kuyruklarına basarlar, zaman zaman da kuyruklarından çekerler. Ama çıkıp da hiçbirisi diğerini öldürmeye ateş etmez. Çünkü kalkamaz.
Uygun demeçler
ESKİŞEHİRSPOR’un teknik direktörü Bülent Uygun, kamuoyuna açıklama yapıyor; “Her şey benim kontrolümde, merak etmeyin.” Aynı Bülent Uygun’un değişik zamanlarda değişik demeçleri de var. Bu onun teknik ve taktik bilgileri yorumunu ilgilendirir.
Kulüplerin seçim telaşı
ÖNÜMÜZDE Futbol Federasyonu seçimleri var. Federasyon yönetim kuruluna, disiplin kuruluna, merkez hakem ve tahkim kurullarına kimler girecek? Esas kavga orada olacak. Verilen cezalar nasıl indirilecek? Bunların hepsi önümüzdeki yıllarda lig şampiyonluklarını veya kupa şampiyonluklarını etkileyecek. Şimdi herkes o işin telaşında.
Paylaş