İki teknik adam arasında soğuk savaş var. Ersun Yanal, Aziz Yıldırım dahil, Fenerbahçe yönetimiyle dirsek temasında. Ve Ersun’un ondan iki defa randevu istemesine rağmen olumsuz karşılık almasının sebebi de bu.
LİGDE ilk 5 sıraya bakalım... Sakatlık olmazsa, Trabzon’un sahaya çıkacak takımı belli. En fazla bir, hadi taş çatlasın iki kişi değişir.
Galatasaray bir kaç maçtır aynı kadro ile çıkıyor. Gaziantep’in de böyle bir problemi yok, Malatya’nın da.
Başkan’la dirsek teması
İkinci sıradaki Fenerbahçe ile onikinci Beşiktaş’ın standart ilk onbir sorunu var. Bu iki takım sahaya nasıl çıkacaklar, hangi oyuncular değişecek, oyuncu değişikliğinden sonra sahanın içinde kaç kişinin yeri değişecek, belli değil. Yani anlayacağınız çorba gibi. Diyeceksiniz ki, ‘Kardeşim Fenerbahçe ikinci..’ O kadar para verirsen, şahsi beceriyle ikinci oluyorsun. Yıllardır başarılı olantakımlara bakın, yolda yürüyen taraftarına sorun, size nefes almadan ilk onbiri sayar. Fenerbahçe tonla para harcadı, seyirci ve stat müthiş, sahada oynanan futbol ise rezalet. Taraftar bir takımdan keyif almazsa, o takımdan soğur. Soğur derken aklıma geldi. Daum’la Ersun Yanal arasında uzun zamandır soğuk savaş var. Bu şu anda da devam ediyor. Sebebi basit, Ersun Yanal, Aziz Yıldırım dahil, Fenerbahçe yönetimiyle dirsek temasında.. Daum da bunu biliyor, hatta Ersun Yanal, Fenerbahçe’nin nasıl oynaması gerektiği konusunda da Fenerbahçeli idarecilerle de konuşuyor. Ama bu konuşmada ilk teklifi yapan Fenerbahçe başkanı ve bazı yöneticileri. Daum da bunu da biliyor. Hatta Daum, Ersun’un inadına inadına işler yapıyor.
Ersun Yanal akılcı
Ve Ersun’un ondan iki defa randevu istemesine rağmen olumsuz karşılık almasının sebebi de bu. Ama bu konuda Ersun son derece haklı ve akılcı. Çünkü ChristophDaum’un takımında oynayan Ersun’un eski takımlarından futbolcuları var. Daum’un bu kompleksini anlamak mümkün değil. Zararı da Fenerbahçe görüyor.
Yine aynı kafa
ERTUĞRUL Özkök’ün dünkü güzel yazısını okuyunca, aklıma 1967 yılında yaşadığım bir hatıra geldi. Güneşspor’da oynuyorum, ikinci ligde mücadele ediyoruz. Kayseri’ye pazar günü oynayacağımız maç için üç gün önceden gittik. Kulüp Başkanımız Avni Bulduk, bütün takımı cuma namazına götürdü. Zaten sıkıştığımız zaman ya ‘Anne’ diye bağırırız, ya da ‘Allah’ diye...
Bilirsiniz futbol takımlarında muziplik fazla olur. Onun için üçer beşer kişi olarak dağıldık ve öyle saflara girdik. Çok da büyük bir camii. İmam namazdan evvel vaaz veriyor ve sürekli kadın- erkek ilişkisinden bahsediyor. Zinanın fuhuşun büyük suç olduğundan ve kadınlarla erkeklerin ulu orta yerlerde elele gezmelerinde, öpüşmelerinden şikayetle bahsediyor. Ve ilave ediyor; Ey cemaat. Öyle insanlar var ki, bu işleri üstü açık arabalarda yapıyorlar. Allah bunları daha net görüyor diyor. O zamanın bakanlarından İbrahim Deriner’in oğlu Yiğit de bizde futbol oynuyor. Hem de 55 model kırmızı renk ve üstü açık bir ford otomobili var. Kaleci Ömer’in de üstü açık nefis buick arabası. Ve bizim takım birbirine bakarak gülmeye başlıyor. Bu arada da gözlerimiz Ömer ile Yiğit’i arıyor.
Evet beyler... Sene 67, sene 2004... Çıkarın 37 yıl kalıyor. Yani Türkiye’de bunların kafası değil 37 yıl önce, Atatürk zamanında da aynıydı, 137 yıl sonra da aynen devam edecek.
Babadan oğula
DİKKATİNİZİ birşey çekti mi?
Son 50 yılda babası hakem olan kaç tane çocuk hakem oldu?
Peki niye babası futbolcu olanların, oğlu futbolcu olmuyor veya çok az çıkıyor?
Futbolculukta kabiliyetli isen oynuyorsun, baban tesir etmiyor... Ama hakemlikte ne olursan ol farketmiyor...!
Nerede enteller!
IRAK’ta habire Türk vatandaşı şoför öldürülüyor.
Nerede o cumartesi anneleri...
Nerede benim bazı entel sanatçı takımım...
Irak’a girmeyelim, girmeyelim diye bağırıyordunuz. Niye şimdi sesiniz çıkmıyor.
Çıkmaz... Çünkü hem bizim içimizde yaşayacaksınız, hem bizi kullanacaksınız, hem de ileride yakaladığınız zaman bizi arkadan vuracaksınız...
Ya sizler fazla uyanıksınız, ya da bizler sizlere fazla sabrediyoruz.
Federasyondaki işsizler
BaşbakanTayyip Erdoğan, Gürcistan maçından sonra eski futbolcuların lokalini açmak için tesislere gidiyor. Oradaki sohbette diyor ki, ‘Bu maçta Trabzon seyircisinin üzerinde ölü toprağı vardı. Rüştü yan toplarda zayıftı. Trabzonspor iyi gidiyor.
Sayın Başbakan Futboldan anlıyor. Kendisi de oynadığı için çok değişik açılardan maçı gözleyebiliyor.
Evet başbakanın dediği gibi Trabzonspor iyi gidiyor maaşallah... Peki ne yapmak lazım... Onu hemen durdurmak lazım... Siz şimdi zannedeceksiniz ki, Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş’tan bahsediyorum...
Hayır... Trabzon’un içinde bir avuç menfaat grubu var. Arada sırada uzaktan kumanda ile idare edilen (Gürcistan maçında olduğu gibi), çok zaman da parasız da kalan. Siz bunlara vampir de diyebilirsiniz, frankestein de. Futbolun içinden gelen Özkan Sümer ve Atay Aktuğ aynı yolda gidiyorlar. Helal olsun onlara. Ama Trabzon’un o ileri gelen milletvekillerinden bazı entel laz grupları var. Onlar hala daha, Gürcistan maçındaki bu ufak gruba sahip çıkıyorlar. Ama onların beyanat verdiği günlerde, hatta saatlerde bu grup Trabzon’da üç ayrı yerde ama aynı anda Trabzon tesislerine saldırıyorlar.
Dedim ya, Trabzon iyi gidiyor. Onu içerden ve arkadan vurmak lazım. Hatta ve hatta benim aklıma, daha başka şeyler de geliyor.
İktidardan düşen Futbol Federasyonu’ndakilerde bazıları acaba spor aleminde işsiz mi kaldılar.
Carew’i niye aldınız?
BEŞİKTAŞ Carew’i neden aldı... Yanlardan orta gelecek Carew fiziğini kullanacak. Peki Carew ne yapıyor? Yandan toplar getirip orta yapıyor. Onun için de Beşiktaş onikinci.