Ersun Yanal’ın bu takımın başına gelmesindeki en büyük etken, Şenol Güneş ve ekibinin çürümesiydi. Dün geceki maçta iki puan kaybedilmesinin en büyük nedeni Hasan Şaş.Yine o eski çürüklerden biri...
DAKİKA 59... Hasan Şaş atılıyor ve bütün dengeler bozuluyor. Size Hasan’ın gördüğü kırmızı karttan farklı bir şey söyleyeceğim...
Bu oyuncunun atıldığı dakikaya kadar, oyunda topla buluştuğu pozisyonları maçın kasetinden tekrar seyredin... Hiçbir pozisyonda Hasan, top arkadaşında iken kendine boş yer açmak için depar yapmıyor. Alanı genişletmiyor, top atacak arkadaşını rahatlatmıyor.
Emeğe saygısızlık
Ne yapıyor? Her pozisyonda top ayağında olan arkadaşının üzerine gidip, onun ayağından topu alıyor. Bu ne demektir, bilir misiniz? Futbolda güçsüzlüğün ifadesidir. Güreşte ve boksta buna kaçak dövüş derler. Bu, sporcu beyin ve ruh olarak hazır değil, demektir.
Hasan Şaş, arkadaşlarının emeğine saygısızlık ediyor, demektir. Ve maalesef bu adamın kenara alınıp, yerine Gökdeniz’in sokulmasının gerektiğini 59 dakika herkes gördü, bir tek Ersun Yanal göremedi. Haa şimdi bu Hasan Şaş’ı ne yapmak lazım? Bu tarz Milli Takım’ı yani, benim takımımı satan bir oyuncuyu (!) Futbol Federasyonu’nun yerinde olsam, ilk uçakla kafileden ayırırım ve bir daha da kesinlikle Milli Takım’a almam.
Hakan’a şişirip durduk
Tabii bu arada bizim hakemlere de bir iki laf etmek lazım. Hasan Şaş ve gibileri Türkiye’de bu hareketleri çok yapıyor. Ama, sarı kart görmedikleri için şımarıp, aynı işleri uluslararası maçlarda tekrarlıyorlar.
Öncelikle oyuna ağır çıkıyoruz. Arkada çok yan top yapıyoruz. Takım olarak zaten boy fakiriyiz. Yüksek toplarda bir tek Hakan var, bir de İbrahim Toraman. Zaten bütün topları da Hakan’ın üzerine şişirdik ve onu rakip defansın içinde tek bıraktık. Çok az aut çizgisine inip top kestik. Zaten böyle bir pozisyonda da Fatih golü buldu.
Fazla şöyle oynadık, böyle oynadık demeyeceğim. Ersun Yanal’ın bu takımın başına gelmesindeki en büyük etken, Şenol Güneş ve ekibinin çürümesiydi. Bakınız, dün geceki maçta iki puan kaybedilmesinin en büyük nedeni Hasan Şaş. Yine o eski çürüklerden biri. Ersun Yanal’ınartık bazı şeyleri farketmesi gerekir.
Sevgili Ersun, futbolda tarihle yaşanmıyor. Eğer yaşansaydı, sen bugün Türk Milli Takımı’nın teknik direktörü olamazdın. Sağın solun etkisiyle yumuşarsan, yolundan şaşarsın, çabucak uçuruma düşersin. Bugüne nasıl geldiysen, öyle hareket et. Kıyakçılığın sonu ayakçılıktır, unutma..
Maçın yeri yanlıştı
Gürcistan maçının Trabzon’da oynanması demek, bizim bu ülkeyle iki maçı da deplasmanda oynamamız demektir. Gürcü takımı Trabzon’a iki saatte geliyor, bizim takım üç saatte.
Bu statta bu maçı oynatan kim; Haluk Ulusoy. Peki bu maçın yeni federasyon tarafından değiştirilme şansı var mıydı, hayır. Çünkü, stadın ismi bir kere belirlendiğinde bir daha değiştirme şansın kalmıyor. Bu maç Türkiye’de başka statlarda oynanır mıydı, evet. En fazla oynanabilecek stat da Fenerbahçe Stadı. Niye oynanmadı, Haluk Ulusoy, ‘Bana orada küfür ediyorlar’ dedi. Peki, dün gece ne oldu? Şeref tribününün sol tarafında bir grup, 90 dakika önüne gelen herkese küfür etti. Başbakan da oradaydı. Peki, Trabzon Emniyet Müdürü neredeydi?
Acil karar vermeliler
Karşı kapalı tribününün göbeğinde bir portre resim, ismi Olgun Aydın’mış ve bu amcamın bir menajerlik şirketi varmış.
Ümit Milli oyuncuların çoğu da bu adamın şirketine kayıtlıymış. Kale arkasındaki grupla, o portrenin olduğu grup, 90 dakika karşılıklı paslaştılar. Golümüzü Fatih Tekke attığı için sevindiler, yediğimiz beraberlik golünden sonra da keyiflerine diyecek yoktu.
Bu nasıl ülke arkadaş, bindiği dalı kesen! Yarın Dünya Kupası finallerine gidemezsek, çok kimse bazı yerlerine kına yakacak. Bu kafayla da işimiz çok zor.
Futbol Federasyonu’nun ve Ersun Yanal’ın acil bir şekilde karar vermesi gerekir. Hem de birçok konuda!...