HER şeye hayır ama dün geceki Konya maçının ikinci yarısındaki Fenerbahçe’ye evet. Futbol için ne yapmak lazımsa, ama ne yapmak lazımsa hepsini yaptılar.
Konyaspor dün gece iyi değildi. Rakip kaleye gidemediler. Futbolu yalnızca orta alanda top çevirmek zannettiler. Bu söylediklerimin hepsi tamam ama Fenerbahçe’nin ikinci yarıdaki futboluna bu düşünceler gölge düşüremez.
Hani; "sazı eline almak" diye bir deyim vardır. Dün gece Appiah, sazı eline aldı, hem Fenerbahçe’yi oynattı, hem de Konyasporlu futbolcuları çıldırttı. Sahanın her yerinde Appiah vardı. Diyeceksiniz ki, Appiah tek başına bunları nasıl yaptı? İkinci yarıdaki Fenerbahçe’de kötü oynayan oyuncu olmayınca, daha doğrusu mücadele etmeyen oyuncu olmayınca Appiah da arkadaşlarına iyi kılavuzluk yaptı.
Fenerbahçe böyle futbol oynasın ve böyle mücadele etsin, her maçında bu stadı doldurur. Mesela Ümit. Onu da uzun zamandır böyle izlemedik. Özellikle sarı lacivertliler kanatlardan çok iyi bindirme yaptılar. Oyunu iyi yaydılar ve göze çok güzel gelen işler yaptılar.
Havlusu olsa atardı
Aykut Kocaman’ın elinde bir havlu olsaydı, herhalde 75’ten sonra sahaya atardı. Peki, ligin ilk yarısında seyrettiğim Konya-Fener maçındaki Konya ile dün geceki Konya arasındaki fark neydi? Sarı lacivertliler belki de o maçta aldıkları el-kol yarasını bu maçta telafi etmek için mücadele ettiler.
Bu Konya böyle oynamaya devam ederse işi zor. Murat Hacıoğlu, göstermelik mücadele ediyor. Bütün topları alıyor, oyunu idare etmeye, takımını yönlendirmeye kalkıyor ama gücü bir yerde bitiyor. Bu sezon Fenerbahçe Stadı’na gelen ve bu kadar aciz duruma düşen bir başka takım olmadı.
Anelka’yı oynatamıyor
Fenerbahçe üç gün önce kupada Galatasaray’ı yenmesine rağmen dün gece maça gelen seyirci azdı. Hatta aynı seyirci ilk yarıdaki Fenerbahçe’yi ıslıkladı. Anelka, ilk 45 dakika fazla bir şey oynamayınca Daum, onu gol atmasına rağmen oyundan aldı. Bence de doğru yaptı. Zaten Daum, ne Anelka’yı, ne de Alex’i doğru dürüst oynatamadı. Ama hep de bu tarz transferler istedi. Ve ilk defa Daum çok futbolcuyu takıma monte etme sinyali verdi. Belki de futbolcuları bu kamçıladı. Çünkü, Türk futbolcusu için en büyük tehdit, onu dövmek, ona kötü söylemek, onu takımdan kesmek değildir. En büyük tehdit, yedek kulübesinde oynamaya hazır devamlı adam bulundurmaktır ve bunlardan faydalanmaktır.
İnşallah Fenerbahçe’nin bu ikinci devresi, bundan sonraki maçlarda devam eder. Biz de bu takımdan keyif alırız. Çünkü Fenerbahçe’nin maçlarını izlemek insana sıkıntı veriyordu, eziyet veriyordu. Ama dün akşamki ikinci devreden sonra böyle bir Fener’e bir şey diyor muyuz? Demekki, doğru tenkitlerden ders almak lazımmış.