Paylaş
Cüneyt Çakır ile babası Serdar Çakır’ın hakem derneğine tam 14 bin TL borçları var. Süleyman Abay’ın ise 4 bin TL...
Siz bu paraları vermeyerek, akıllısınız. Paralarını ödeyen FIFA hakemleri Hüseyin Göçek, Fırat Aydınus ise aptal!
SÜRÜDEN ayrılanı, kurt kaparmış. İnsan büyüdükçe, küçülmeyi bilmeli. Ve insan, yaşadığı toplumu inkar etmemeli. Tek başına hiçbir şey yapamazsın. Yanında arkadaşların olacak, yardım alacaksın, sohbet edeceksin. Ne oldum değil, ne olacağım diyeceksin. Bu yazdıklarım kimlere? 13-14 tane hakeme. Tabii ki, lafların çoğu da en baştakilere. Kim bunlar? Cüneyt Çakır, babası Serdar Çakır, Süleyman Abay, Tarık Ongun ve Bahattin Duran gibi isimlere.
Sizler örneksiniz. Arkadan gelen gençler, sizlere bakarak imrenirler. Sizin gibi olmak isterler. Ama sizler, Türkiye Faal Futbol Hakemleri ve Gözlemcileri Derneği’ne olan borçlarınızı bile ödemiyorsunuz.
Cüneyt Çakır ile babası Serdar Çakır’ın borcu, 14 bin TL’yi buluyor... Süleyman Abay’ın da 4 bin TL civarında...
Bu dernek, para ile yürüyor. O zaman bırakın derneği gidin. Niye kalıyorsunuz? Siz bu paraları vermeyerek, akıllısınız. FIFA hakemi Hüseyin Göçek, aptal. FIFA hakemi Fırat Aydınus, aptal. Bu parayı ödeyenlerin alayı geri zekalı. Sizler cin gibisiniz, şeytan gibisiniz. Aferin size.
O tabelaları kasten mi düzgün yapmıyorsunuz?
İSTANBUL’dan, arabayla Bodrum’a gidiyorum. Yenikapı’dan feribota bindim. Her şey tıkır tıkır işliyor. Çalışanlar güler yüzlü. İçerideki hizmet iyi. Zamanında kalktı ve indi. Ama feribottan inip, İzmir-Bodrum yönüne gideceğim. Tabelalara bakıyorum, anlamam mümkün değil. Bazılarında duruyorum. O sırada da ışık yeşile dönüyor, çözmek için bakarken; arkadan baya bir küfür yiyorum. Ve korna sesleri... Yani, koca Marmara Denizi’ni geçip, Bandırma Deresi’nde boğuluyoruz.
Ayıptır yahu! İnsan oralara düzgün tabelalar koyar. Herkes de yolunu rahat rahat bulur. Belki de Bandırmalı görevliler, bu işlemleri yapmıyorlar ki, yolcu yolunu kaybedip, Bandırma’nın içine girsin, birkaç kuruşunu bıraksın diye.
Burak çok başarılı Trabzon başarısız
BURAK Yılmaz, bu sezon formda. Tecrübe de kazandı. Vücut da doldu. Her şeyi de futbola veriyor, golleri de atıyor. 10. hafta bitti. Burak, 8 maç oynamış, 13 gol atmış. Trabzonspor’un attığı gol ise, 16. Bu tablo bana şunu gösteriyor; Burak çok başarılı, Trabzonspor başarısız. Yani, Burak oynamayınca ne olacak? Bu takım gol atmayacak mı? Bir gün Burak’ın da atamayacağı günler olacak, Allah korusun sakatlanacak veya hastalanacak. Bir futbolcunun bunları da yaşamaya hakkı var. O zaman Trabzonspor ne olacak? Meçhul. Trabzonspor’da futbolcular geliyor ama Trabzon’da durmak istemiyorlar. Peki burada kabahatli hep futbolcular mı? Teknik adamların, başkanların ve yöneticilerin payı bunda ne kadar?
Ukrayna’ya gidecekleri uyarıyorum
Cebinizde bol bol 20’lik, 50’lik dolarlar alın ki; belki o paralarla şehir içinde başınıza gelecek olaylardan kurtulabilirsiniz. Otellerin ise dışı çok güzel, içerisi felaket.
UEFA, 2012 Avrupa Futbol Şampiyonası Finalleri’nin ev sahipliğini Ukrayna ve Polonya’ya verdi. Beşiktaş’ın Dinamo Kiev ile oynadığı Avrupa Ligi maçı için Kiev’e gittim. Rezalet havalimanında başlıyor. Eğer vize almadıysanız, işiniz zor. Yok, sakın ümitsizliğe kapılmayın. Girmesine, girersiniz de, vereceğiniz haraç parası yüksek oluyor. Ben “meydan vizesi” almıştım. İnatlaştım, haraç da vermedim. Normal paramı verdim, girdim. Hikmet Karaman da oradaydı. Onun “meydan vizesi” de yoktu. 100 dolar verdi, o da girdi.
Otel heybetli ama...
Türk seyircilerden bazıları havalimanında fotoğraf çektirmek istediler. “No fotoğraf, no fotoğraf” diye polis bağırıyordu. Bu sefer ben de onlara “Yes” diye bağırdım ve cebimden sarı basın kartı çıkarttım. “UEFA falan” dedim, suratıma bön bön baktılar. Sonra da kayboldular.
Yani, Ukrayna’da finallere gidecek seyircileri böyle bir polis bekliyor. Cebinize bol bol 20’lik, 50’lik dolarlar alın ki; belki o paralarla şehir içindeki olayları kurtarabilirsiniz.
Kiev Stadı’na yakın bir otelde kaldım. Otele karşıdan baktığınızda, heybetli bir görünüşü var. Gece ışıklandırmalar da güzel. Eski bir bina... Oda, çok kötü. Yatak, çok kötü. Banyo, daha kötü. Tuvalet, mükemmel kötü. Peki, neden mükemmel kötü? Size onları söyleyeyim... Klozetin kapağını kaldırıp, normal oturma şansınız yok. Çünkü tuvaletin bu şekilde konulan yerle duvar arasındaki mesafe 10 santimetre. Yani, ayaklarınızı ancak 360 derece açarsanız, sağa ve sola oturabilirsiniz. Böylece büyük ihtiyacınızı yapabilirsiniz. Ama bu sefer de makat kapanır, ihtiyaç geri gider.
İlk kez yan oturdum
Tek bir çare kalıyor; tuvalete yan bir şekilde oturmak. Yani, tünemek. Kalçanızın lobları tuvaletin içine giriyor, boşta kalıyor çünkü. Eğer kadınsanız, belki mesele yok. Ufak ihtiyacınızı tuvaletin içine yapabilirsiniz. Ama erkekseniz, o şansınız da yok. Önce büyüğü halledeceksiniz, sonra ayağa kalkıp küçüğü... Çünkü ikisi birlikte tuvaletin içine girmiyorlar. Şaka gibi değil mi?
Hayatımda ilk kez tuvalete yan oturdum. Bence yalnız gidecekler değil, bu yazıyı okuyan herkes tuvalete yan oturarak deneyebilir.
Şimdi size ikinci kısmı da anlatayım. Geçtiğimiz aydan itibaren, öğrenci yurtlarını boşaltmışlar. Oraları allayıp pullayıp, otel haline getireceklermiş, yalnız finallerde kullanmak için. UEFA’ya duyurulur, tabii alakadar olurlarsa...
Paylaş