Açıkla Yavuz

Bülent Yavuz, bıraksın kendinden önceki dönemi, kendi MHK başkanlığı döneminde hakem Muhittin Boşat'ı nerelerde fiziksel teste tabi tuttu? Neticeleri nedir?

HAYATTA hiçbir şey şans değildir. Eğer piyango bileti alırsan, sana ikramiye çıkar veya eğer altılı oynarsan kazanabilirsin.

Şimdi size hakemliğimde başımdan geçmiş bir olayı anlatacağım. Tarihini hatırlamıyorum. O zamanlar Avrupa'da Kupa Galipleri Kupası ve Şampiyon Kulüpler Kupası vardı. Kiev'e Dinamo Kiev'in Şampiyon Kulüpler Kupası'ndaki maçını yönetmeye gittim. Yan hakemlerden biri Bülent Yavuz diğeri Ali Kunak'tı. Şimdi biri MHK Başkanı, diğeri de çok etkili bir görevde.

Maç bitti... Ertesi sabah aktarmalı bir uçakla Moskova'dan İstanbul'a geldik. İç hatlara geçip, Ankara'ya eve döneceğiz. Uçağın kapısı açıldığında genç bir hakem arkadaşımızı gördük, ‘‘Erman abi, Doğan Babacan'ın emri var. Yarın sabah saat 09.00'da Bülent abi ile İnönü Stadın'da olacaksınız’’ dedi. ‘‘Niye’’ dedim. ‘‘FIFA Hakem listesinin fizik test sınavı varmış’’ yanıtını verdi.

Ben zaten FIFA hakemiydim. Bülent de kokart takmaya aday. Ali Kunak Ankara'ya devam etti, biz inip otele gittik. Sabah 09.00'da İnönü Stadı'na geldik. Karşımızda Doğan Babacan ile Özcan Gürkaynak vardı. Nasılsınız muhabbeti ve ardından benden bir soru; ‘‘Diğer hakemler nerede.’’

Cevap: ‘‘Biz İstanbul'luları başka bir yerde koşturacağız. Burada değil.’’

Bülent sesini çıkarmıyor

Anormal sinirleniyorum ve 2 hakem abimle bayağı tartışıyorum. Bülent daha yeni olduğu için gıkını çıkartamıyor. Yıllardır hep böyle gitti. İstanbullu hakemleri sağa sola kaçırdılar. ‘‘Koşturduk’’ dediler, yürüttüler. Sonra da, ‘‘Niye İstanbul'un derbi maçlarına dışarıdan hakem veriyorsunuz?’’ diye kazan kaldırdılar.

Bülent iyi hatırlar, ‘‘Helal olsun abi, iyi yaptın. Ben sesimi çıkaramadım’’ demişti.

O Bülent Yavuz, şimdi Merkez Hakem Komitesi'nin başında. Ve hakemin fiziksel yapısına çok önem veriyor. Doğru da yapıyor. Peki aynı Bülent Yavuz, bıraksın kendinden önceki dönemi, kendi MHK başkanlığı döneminde Muhittin Boşat'ı nerelerde fiziksel teste tabi tuttu? Neticeleri nedir?

Boşat, seminerlerden sonra yapılan genel testlere gitmek istemiyor, rapor getiriyor. Sonra da tek başına koşuyor. Nerede koşuyor? En son Burhan Felek'te koşturdunuz. Koşturan da Serdar Çakır'dı.

Benim duyumlarıma göre Muhittin Boşat, 12 dakikalık koşuyu istenilen şekilde bitiremedi. Peki, bu kadar adamın gözü önünde yapılan bu olay diğer hakemleri yaralamıyor mu, otoriteyi zedelemiyor mu?.

Eğer Serdar Çakır, konuşabilirse konuşsun. Zannetmiyorum. Çünkü kendisinin şöyle bir cümlesini dolaylı yollardan duydum: ‘‘Muhittin koşamadı, ama bunun neticesini ben açıklayamam. Bülent Yavuz açıklar.’’

Bakın nerelerden nerelere geldik. Maçtan evvel ‘‘Muhittin Boşat bu maçın hakemi olmaz’’ demiştim. Sebepleri vardı. Hala bir kısım diyor ki, Luciano'nun eline kadar Muhittin Boşat maçı iyi yönetti. Hadi canım sizde... Bülent'in Fatih Akyel'e yaptığı hareket net bir penaltı. Yoruma açık değil. Ve net bir kırmızı kart. Dakika 38, yani bundan sonra Galatasaray 10 kişi.

Futbolu bilmiyor

Hakan Şükür
aynı pozisyonda Luciano'nun altına kanbura yatıyor. Luciano'nun tek suçu koşarak gelip, Hakan'dan daha fazla yükselmesi. Eğer faul varsa, Hakan Şükür aleyhine var. Ama Boşat ters karar veriyor. Aslında en önemli olaylar bunlar. Yani Muhittin Boşat futbolun ruhunu bilmiyor.

Sakın edebiyat yapmayın. Her futboldan gelen iyi hakem, iyi teknik direktör olur diye kanun yok. Eğer kabiliyetliyse ve özellikleri varsa, bu iki meslek dalında da futbol oynamanın büyük avantajları vardır.

Geçen yıl ikinci devrede Fenerbahçe-Galatasaray maçında görev yapan Selçuk Dereli için de ‘‘Bu maçı kaldıramaz’’ demiş, yüzde 10 şans vermiştim. Bu seneki Fenerbahçe ile Galatasaray, ikinci yarı Şükrü Saraçoğlu'nda oynansın, Selçuk Dereli'yi bu maça tayin edin, yönetme şansı yüzde 5'e kadar düşer, benim ölçülerime göre. Müneccim miyim? Hayır. 20 sene futbol oynayıp, 10 sene hakemlik yaparsan, bu işleri çözme şansın fazla olur.

Dans etmeden dansı yazarsan, futbol oynamadan futbolu yazarsan, basket oynamadan basketi yazarsan, voleybol oynamadan voleybolu yazarsan, kadından anlamadan kadını yazarsan baltayı taşa vurursun. Milletin gözü açıldı artık.

İddia ediyorum...

Hakemi Bülent Yavuz atamadı

İDDİA
ediyorum bu maçın hakem tayinini Bülent Yavuz yapmadı. Benim bildiğim Yavuz, bu maça onu vermezdi. Hakemlerin şehir tayini kavgasından mı? Yoksa başka yerlerden gelen baskılarla mı? Her neyse ama bu işte bir bit yeniği var. Bence Bülent Yavuz bir taşla iki kuş vurdu. Bu ikisinden çabuk kurtuldu. Zago'yu atamayan Mustafa Çulcu'yu da zaten silmişti. Onu onun yanına dördüncü verdi. O da gitti.

Siz bakmayın Bülent Yavuz'un üzgün gözüktüğüne. Tahmin ediyorum, zil takıp oynamadığı kaldı. Yalnız verdiği beyanat son derece talihsizce, ‘‘Galatasaray'ın hakkı yenmiştir.’’ Fener'in yenmedi mi? Son zamanlarda Bülent fazla konuşmaya başladı. Dikkat et, fazla öten horozun da boynunu koparırlar Bülent. Yarın sen de Muhittin Boşat ile Mustafa Çulcu'nun düştüğü duruma düşersin. Seni de badem yaparlar.

Zavallı amigolar!..

FUTBOLCULAR, hakemler, antrenörler. Yani futbolun içindeki 3 ana unsur. Birbirleriyle tartışır. Hatta, zaman zaman da kavga da edebilirler. Ama hiçbir zaman terbiyesizlik yapmazlar. Ve yarın birbirlerinin yüzüne bakamayacak sözler etmezler.

Ortalığı bozan kim? Kendini bilmez yöneticiler ve basının içindeki bu işten nasibini almamış zavallı kişiler. Basın camiasının içinde bunların çok şeyleri konuşulur. Ama dışarıya fazla anlatmazlar.

Mesela birisi diğerinin kebapçı dükkanına gider, avanta kebapları yer. Hatta devam eder, ‘‘Hanım bekliyor. Onun da karnı açtır. 2 porsiyon sar da ona da götüreyim’’ der. Yıllar geçer, o kebap dükkanını işleten arkadaş için yani ticaret yapan insan hakkında ‘‘yorum yapan kebapçı’’ tabirini kullanır.

Ruh hastaları

Bir diğeri insan hakları, işçi hakları diye atar tutar. Çalıştığı o zamanki gazetenin patronuna şirin gözükmek için Ankara'daki gazete binası önündeki grev çadırının içine girer, elindeki silahını çekerek, karı koca iki grev gözcüsünü ‘‘Çalışmazsanız sizi vururum’’ diye tehdit edebilir. Bu örnekleri çoğaltabiliriz. Ama inanın bunlar şöhret olmak için, birşeyler yapmak için ortada gezen ruh hastalarıdır.

Nerede olay var, onlar oradadırlar. Aslında İçişleri Bakanlığı'nın, emniyet müdürlerinin bunlar hakkında takibat yapmaları gerekir. Biz zavallı amigoları zaman zaman şuçluyoruz. Tribün terörü diyoruz. Esas terör Şereflilerin Tribünü'nde, şereflilerin localarında oluyor. Ne dersiniz?...

Süreyya'nın hırsı

SÜREYYA Ayhan
çok hanımefendi bir bayan. Yücel Kop da çok beyefendi bir adam. Bizim ulemaların ikisi hakkında yazdıklarına, onların çıldırması lazım. Kızcağız onları düşüne düşüne hırslanıp, yere sağlam basa basa birinci geliyordu. Özellikle Hıncal hep aleyhindeydi, kız da hep birinci geliyordu. Dünya Şampiyonası'ndan 3 gün önce kız çok büyük bir talihsizlik geçirdi. Siz şimdi kızın hastalığını yazacağımı sandınız. Hayır yanıldınız, Hıncal kızın yanına geçti, lehine yazmaya başladı. Kız, o gün mahvoldu. O şampiyonadan sonra yine aleyhine yazmaya başladı, kızımız bu sefer yine kendine gelip birinci gelmeye başladı.

Trafik polisinin ANONSLARI

ŞEHİR, İstanbul. Yer Talimahane Caddesi. Zaman akşam üstüne doğru. Bir trafik ekibi megafonla trafiği açmaya çalışıyor; ‘‘34 AC yürü kardeşim’’, ‘‘Konyalı Konyalı bekleme yapma’’, ‘‘Ticari sen de kalk, çek oradan arabanı’’, ‘‘Travesti kaldırımda bekleme yapma. Sen de yürü trafiği aksatıyorsun.’’

Yer Sıraselviler. Gecenin ilerleyen saatlerinde bir başka trafik ekibi yine megafonla trafiği düzenlemeye çalışıyor. Sağdaki dönerci ve dürümcüler tarafına dönerek, ‘‘Yaltalı... Yaltalı... Memura 2 dürüm çek.’’

İşte size benim güzel ülkemin, güzel trafik polisinden, bağıra bağıra trafiği düzenleme anonsları.

Ne insanlar var!

İNSAN öyle şeyler duyuyor, inanası gelmiyor. Tunalı Hilmi Caddesi'nde bir kafede oturuyorum. Arkadaşım geldi, Ermancığım dedi ve ekledi: ‘‘Benim bir tanıdığım var. Haluk Ulusoy'u hiç sevmiyor. İngiltere maçına gidecek. Sırf Haluk Ulusoy istifa etsin diye cep telefonundaki pili sahaya atacakmış. Cep telefonu pahalı gelip onu atamıyormuş.’’

Böyle bir şey duymak bile inanılmaz bir olay. Haluk Ulusoy'un İngiltere maçı ile ne alakası var? O zaman, o stada gelecek her seyirciye büyük iş düşüyor. Bu tip düşünenleri çabuk ve ani olarak stattan yok etmeleri gerekir. Yani, o maçta 60 bin kişinin otokontrol sistemini mükemmel işletmesi lazım.

Vatandaşın dikkatine

DUYRULUR! 19 sene futbol oynadım. 10 sene hakemlik yaptım. 18 sene de kabzımallık yaptım. Şu anda hiçbirisini yapmıyorum. Sadece yorumcuyum. Olayları yakından takip eden bazı basın mensubu vatandaşlara duyrulur!
Yazarın Tüm Yazıları