Erman Toroğlu

Yalnızca gol ve heyecan vardı

2 Ekim 2011
KOCA bir ilk yarı 0-0 bitti. İki takıma bakıyorsunuz; bu yarıda İstanbul BŞB, Fenerbahçe’ye göre daha iyi gözüküyor.

Ama bu iyiliği skora çevirebiliyor mu? Hayır. Peki, sebebi ne? İstanbul BŞB, Fenerbahçe stilinde oynamaya kalkıyor. Kendi stilinden uzaklaşıyor.
Bu maçın keyifli hale gelmesi için iki taraftan birinin gol atması lazım. Diğerinin canı yansın ki, maç keyifli hale gelsin. Nitekim öyle oldu. Atılan gollerde güzel olanlar da vardı, kalecilerin yedikleri de... Mesela Alex’in attığı gol, 10 numara bir vuruş tekniği. Adeta topu ayağınla o köşeye uzattı, koydu.
İstanbul BŞB’nin attığı iki golde de Volkan’ın hatası var. Fenerbahçe’nin attığı ilk golde, Oğuzhan’ın hatası var... Dördüncü golde yok. Sebebi barajdakiler zıplıyor. Top alttan geçiyor. Barajın manası suyu tutmak. Yani, topun geçmesini engellemektir. Çünkü kaleci baraj yapılan yeri çok fazla düşünmez. Barajdan açık kalan yeri tutar.

Pozisyon penaltı değil

80. dakikada İstanbul BŞB ceza sahası içindeki pozisyon penaltı değil. Top, ele çarpıyor. Maçta kalite yoktu ama goller vardı, heyecan vardı.
Fenerbahçeli kadın seyirciler, cezalı maçta stadı doldurdular ama bence yaptıkları kuru gürültüyle takımlarının konsantrasyonunu bozdular. Ama dün gece Fenerbahçe seyircisi yine mükemmel teşvik etti, destekledi.
Saracoğlu’nda oynanan maçlarda, sarı lacivertli seyirci büyük güç. Kendi takımını da motive ediyor, rakiple de oynuyor, hakemle de oynuyor. Bunu da güzel ve bilinçli yapıyor. 

Yazının Devamını Oku

Yıldızlar nerede?

30 Eylül 2011
İKİ takım arasında kalite olarak büyük fark yok. Hatta Beşiktaş birkaç oyuncu olarak Stoke City’nin önünde. Peki neden kaybetti? Her şeyde olduğu gibi futbol maçında da ayrıntı detaylarda gizli. Tabii bu bizde detay, Avrupalı’da normal. Hakemin verdiği penaltıya bakın... Verirsin, vermezsin; onu tartışmıyorum. Türkiye liginden herhangi bir maçı alın, dün geceki penaltı kararı eğer doğru ise, Türkiye’de her maçta bu tür pozisyonlar en az 10’ar kere oluyor. O zaman ya bizdeki doğru ya onlardaki. Ama şu çok net; serbest vuruşlarda veya kornerlerde Türkiye’de ceza alanı içinde ikili mücadele yapılmıyor... Bazen grekoromen, çok zaman da serbest güreş müsabakaları oynanıyor!
Top taca veya kornere çıkıyor. Kaliteli bir futbolcu arkasını dönerek kendi müdaafa alanına gitmez, geri geri gider. Çünkü top oyuna ani sokulursa, pozisyonu kaçırır. Bunlar detay... Ufak ayrıntı ama, yaparsan başarıyı getirir.
Presi hiç sevmiyoruz
Türk takımlarının geneli presi sevmiyor. Yapmayı da yemeyi de. Stoke City biraz yaptı, siyah beyazlılarda hep top kaybı...
Bakınız, dikkatinizi çekti mi bilmem, beşinci altıncı hakem uygulaması, yardımcı hakemlerin uzak tarafında yapılıyordu. Şimdi onların yanına aldılar. Neden? Maçın hakemleri, beşinci ve altıncıya çok güvendikleri için büyük hatalar yapmışlar. Ve FIFA’ya demişler ki; “Onları uzağa koymayın, yardımcıların yanına koyun, bize sadece ‘top kaleye girdi mi, çıktı mı’ konusunda yardım etsinler.”
Futbol hep teknik arayışta. Ama biz, “Nasıl daha rahat şike yaparız” veya “Şike yaparsak nasıl ucuz kurtuluruz?”un peşindeyiz. Sonra da diyoruz ki; “Hakemler bizim hakkımızı yiyor.”
Ey Türk futbolunu yönlendiren yöneticiler... Hakemler değil, sizler Türk futbolunun hakkını yiyorsunuz.
Beşiktaş hep yıldız oyuncu aldı. O yıldızların bu Stoke City’ye haydi haydi yetmesi gerekirdi. En basiti o yıldızların mümkün olduğu kadar yerden oynamaları lazımdı. Neden? Çünkü rakip havadan iyi; niye kaldırıyorsun? Demek ki, senin aldığın yıldızlar daha bunu bile oynadıkları takıma uygulatamıyorlar.
Yazının Devamını Oku

1 puana sevinsinler

28 Eylül 2011
BU futbola ve sahaya çıkan bu kadroya rağmen 1-1 iyi bir sonuç.

Lafı evelemeye, gevelemeye gerek yok. Alanzinho, bir şey oynamıyor. Colman, 70 dakika sahada yok. Lig maçında Şenol Güneş tarafından dinlendirildiği için kendisini hala dinlenmede zannediyor.
Serkan, oynadığı yeri yadırgıyor. Eğer deplasmanda oynayacaksan, önce rakibi bozacaksan, Serkan’ı orada oynat. Ama inşaat yapacaksan, para kazanacaksan, burada o görevde oynatma. Bir de Giray. Giray’ın soyadı Kaçar, Giray Kaçar’ı bana kısaltarak manasını sorsanız, ‘geriye kaçar’ derim. Çünkü Giray, rakiple teke tek mücadeleye girmemek için fazla geriye kaçıyor. O kaçınca, takım da onunla geliyor. Orta alan açılıyor. İleri ucun gücü azalıyor.
Bir parantez de Burak’a... Kardeşim, saçma sapan atılırsan, futbolculuğunun üzerine Euro, Euro kazandıracak maçlarda gereksiz yere oynamazsın işte böyle. Kaybettiklerini bir düşün.
Lille nasıl bir takım? Vasat. Burada yener miydin, çok rahat. Ama yukarıda yazdıklarımıza baktığında, 1 puana hem Trabzonsporlu futbolcular sevindiler, hem teknik adamlar, hem de seyirciler. Futbolda risk almazsan, gol atamazsın. Trabzonspor iki öne oynuyor, dört geriye. Neden? Çünkü hücumda boşa çıkacak, top alacak adam yok. Şansları da yaver gitti. Şampiyonlar Ligi’nde şuanda 4 puandalar.

Trabzon’un artısı disiplin

Şenol Güneş’in acil tedbirler alması gerekir. 60 dakika, bütün toplarla Lille’li oyuncular buluştu. O oyuncularda ve oynanan toplarda mıknatıs mı vardı, çekti? Hayır. Biraz akıllı oynadılar. Trabzonspor hücuma çıkarken, ihtiyar bir insan gibi ağır ağır çıkıyor. Rakip geriye geliyor, gardını alıyor, Trabzonspor’u bekliyor. O zaman da şunu söylersin, geçti borun pazarı, sür eşeği Niğde’ye.
Peki Trabzonspor’un iyi tarafları var mı? Var. İyi veya kötü Şenol’un verdiği oyun disiplininden uzaklaşmıyorlar. Zaten en büyük kazançları da bu.

Yazının Devamını Oku

Mal ortada

26 Eylül 2011
İYİ şeyler yazalım.

Türk futboluna ara gazı verelim, millet şevke gelsin istiyoruz ama ne kadar zorlarsan zorla, mal ortada. Gitmiyor.
Beşiktaş’ın oynadığı futbolla Antalyaspor’un oynadığı futbol, futbol değil. Bunlar top oynuyorlar. Antalyaspor, bu topu Beşiktaş’a göre biraz daha iyi oynuyor.
Çok acil Türk futbolunda bir şeyler yapmak lazım. Yoksa yok olmaya başlayan bu seyirciyi bile bulamayacağız.
Beşiktaş bir ofsayt taktiği yaptı. Başarılı da oldu. Neden? Antalyaspor gereğini yapamadı. Antalyaspor, iki tane adamını sahte ofsaytta bıraksa, araya adam soksa, işi bitirecek. Ama çalışmamışlar, belli. Koca ikinci yarı Beşiktaş, defansta.

Penaltı kararı doğru

Maçın en rahat adamı, hakem. Verdiği penaltı kararı doğru. Zaten ondan başka da iş düşmedi.
Şöyle bir bakıyorsunuz, güzel ne yazalım diye... Ben bulamıyorum. Hadi Antalyaspor’un mali sıkıntıları var. Yani, bir oranda bahaneleri de var. Beşiktaş’ın hiçbir bahanesi yok. Etrafa saçtığı bol paralar var, kulübün de bolca borcu...

Yazının Devamını Oku

En kaliteli maç

25 Eylül 2011
BU sezon şu ana kadar oynanan en kaliteli maç. İki taraf da hücumu düşünerek, yalnızca futbol oynamaya çalıştı.

Güzel hareketler oldu, güzel pozisyonlar oldu.
Hatalar yok muydu, vardı. Taktik olarak da vardı, teknik olarak da vardı. Peki maç daha iyi olur muydu? Kesinlikle olurdu. Peki olmama sebebi neydi? Avni Aker’in zemini. Kameralardan uzak çekimde yeşil gözüküyor saha ama tarla gibi. Futbolcular, çok daha işler yapacaklar ama zemin engelliyor. Bu gelen misafir takımlar için fazla bir dezavantaj değil. Trabzonspor içinse, büyük bir dezavantaj. Çünkü Trabzonspor, yapmak için oynuyor, bozmak için değil...

Gol getiren hatalar

Karabükspor, ofsayt taktiği ile oynadı. Bu taktikle oynamaya karar verirken, arkada defansı tek hatta kurman kafi değil. Rakibin topu son anda oynayacak adamının üzerine baskı yapacaksın ki, o adam topa kontrollü değil, gelişi güzel vursun, atsın diye. Sen arkada hattı doğru yapıyorsun ama topu atacak Trabzonsporlu futbolculara, rahat rahat top atma imkanı veriyorsun. 5 defa ofsayta düşmüşsün, birini kaçırırsın o da gol olur.
Dün Karabükspor’un yediği bütün goller, yapılan ofsayt taktiği yüzünden oldu. Trabzonspor’un yediği golde herhalde kaleci Tolga Zengin, 3-4 kişilik baraj istemedi. Herhalde kendine fazla güvendi. Ama işte eloğlu adama acımaz.

Burak’ta gelişme var

Burak’ta bayağı bir gelişme var. Arkadaşları da onun istediği pasları atıyorlar. Trabzonspor defansının balansı bozuk. Giray, çok kontrolsüz oynuyor. Fazla geri kaçıyor, rakibe hamle yaptığı zaman da ikinci ve üçüncü hamleyi yapamıyor. İlk hamlede kalıyor.

Yazının Devamını Oku

Tek fark tecrübe

22 Eylül 2011
MAÇIN tenkitinde, artılar da var... Eksiler de... İsterseniz önce moral bozmayalım, artılardan başlayalım. Sonra eksileri de yazarız. Karabükspor’un mali portresi belli. Aldıkları, sattıkları oyuncular... Son 3 yılda baya bir istikrar var. Her şeyden önce, teknik direktör değiştirmediler. Dün gece de, 90 dakika boyunca her bakımdan Galatasaray’dan iyiydiler. Ama skor 1-1. Hem de 75 dakika eksik oynayan Galatasaray’a karşı. Dün gece Karabükspor, hem takım olarak, hem bireysel olarak, hem de oyun olarak Galatasaray’dan iyiydi. Arada bir fark vardı; tecrübe. O da beraberliği getirdi. Baros oyuna yeni girmiş, topu almış. Ceza alanı dışına doğru çıkıyor. Arkasında da 2 Karabüksporlu oyuncu var. Ne yapacaksın burada? Hiç müdahale etmeden rakibe yanaşıp, takip edeceksin. Ama ayağını sokarsan, o da zaten “Ben istedim bir göz, Allah verdi 2 göz” misali penaltıyı yaptırır.
Senin acemiliğinden faydalanır. Alacağın maçta 2 puan kaybedersin. Tabii ki şu da var. Karabükspor’un forveti Shelton, ceza alanı içinde ayağına darbe yiyor. Niyeti top oynamak, devam ediyor. Düşse, net penaltı. Ama o pozisyondan da faydalanamıyor. Yani futbolda her türlü görüntü var. Galatasaray’da iyi yazabileceğim hiçbir şey yok. Futbolda genel bir kural var. Bu hiç değişmez. Futbol bu temel felsefe üzerine kurulmuştur. Topu kazanınca, hücum edeceksin; kaybedince, almak için mücadele. Hani Galatasaray’da Melo, gol attıktan sonra pitbull görüntüsüyle seviniyor ya...

Paylaşımda hata yapılıyor

Galatasaray’ın topu kaptırınca, aynen pitbull gibi top kapmaya çalışması lazım. Ama onlar, rakibin yanında koşuyorlar. Ne müdahale ediyorlar, ne de mücadele. Bütün Galatasaray takımı, “Arkadaşım mücadele etsin, topu alsın, bana versin, ben oynayayım” diyor. O zaman derler ki, “Senin anan güzel mi?” Bakınız. Kalecinin atıldığı pozisyon, yedikleri gol...Galatasaray defansının ortasına, araya atılan her topta adam paylaşımında hata yapıyorlar. Gelelim Muslera’nın atıldığı pozisyona. Eğer hakem onu, bariz gol şansından ötürü attıysa; yanlış. Yok, rakibe tekme attığı için attıysa, o da yanlış. Çünkü Muslera, santrhaflarının yapamadığını yapıp, topa vurmaya geliyor. Topa vurmak için ayağını sallıyor. Harekete başlıyor. O arada araya, rakip giriyor ve darbe ona geliyor. Bu kontrolsüz bir harekettir, fauldür. Ama kırmızı gerektirmez. Bu pozisyonlar da hakemlerin futbolu ne kadar bilip, bilmediklerini gösterir.
Yazının Devamını Oku

Taş devri

20 Eylül 2011
ANKARAGÜCÜ, bu sezon ligin en zayıf ekiplerinden biri.

Bakmayın maçın 1-1 olduğuna. Kaleci Cenk gereksiz iş yapmasa, Ankaragücü’nün gol atacak hali yok.
Ankaragücü’ndeki iç kavgalar takıma da yansımış. Bu Ankaragücü’ne Beşiktaş zorlandı. Skor 3-1 ama maçı seyretmeyenler skora aldanmasınr. Biraz düzgün bir takım, dün gece Beşiktaş’ı hırpalardı.
Beşiktaş hala takım olarak değil, ferdi olarak başarıya gidiyor. Bu sene zaten futbolun ayarı bozuk. Düzelecek gibi de değil. Onun için maçların da ayarı bozuk. Bir-iki şahsi güzel hareket, seyirciyi memnun ediyor. Yoksa futbol oynanmıyor. Almanya’yı, İngiltere’yi, İspanya’yı seyrettikten sonra, Türkiye’de oynanan futbol Taş Devri gibi.
“Dün gece hakem nasıldı?” derseniz, onun da oynanan futboldan bir farkı yok. Beşiktaş’ın attığı ikinci golden evvel Hürriyet ile Fernandes arasındaki mücadelenin başlangıcını bir çözsün bakalım. Çözebiliyor mu? Çözemediği için de ters bir kararla o top gidip, gol oluyor.

Rahatlık değil kompleks

Kaleci Cenk, “Ben rahatım” havasında saçma sapan işler yapıyor. Yaptığı hareketler, rahatlık değil, kompleks hareketleri.
Siyah beyazlılar hala takım oyunu oynamama yolunda inatla gidiyor.

Yazının Devamını Oku

Futbolda dün yoktur

18 Eylül 2011
UEFA, Trabzonspor’u Şampiyonlar Ligi’ne aldı. Ama Trabzon, Şampiyonlar Ligi için hazır mı? Dakika 1 gol 1 oldular. Neden?

Gece maçları şehir cereyanıyla oynatılmaz. Jeneratörle oynatılır. Eğer jeneratör arızalanırsa ki arızalanmaz o zaman şehir cereyanına geçersin. Şehir cerayanının kesilme şansı fazladır, olabilir. O zaman da projektörlerin soğuması ve tekrar yanması için geçen süre takriben 10 dakikayı bulur. Hadi bakalım bundan sonra oynayacağın Şampiyonlar Ligi maçını jenaratörle oynatma, şehir cereyanıyla oynat. Şehir cereyanı her zaman risktir, kesilebilir. Bu da Devler Ligi için eksi puandır. Hiç istemezler. Zaten Şampiyonlar Ligi, UEFA bu kadar önemsemesiydi F.Bahçe’yi dışarıda bırakıp, sizi almazdı.
Büyükşehir’le oynayan takımların taktiklerine inanamıyorum. Büyükşehir, eğer kendisinden daha güçlü takımlarla oynarsa hep başarılı oluyor. Neden? Çünkü arkaya kapanıyor, rakibini ahtapot gibi ortaya çekiyor. Sonra ani hücumlarla, kontraataklarla rakibini bitiriyor.
Üstüne gitmeyeceksin
Peki bu takıma ne yapacaksın o zaman? Fazla üstüne gitmeyeceksin. Kendi üstüne çekeceksin. Bu sefer o şaşıracak. Aldığın toplarla kenarlara ineceksin, yan çizgileri son noktalarına kadar; mümkünse aut çizgilerine kadar kullanacaksın. Oradan yapacağın ortalarla bu sefer onun işini bitireceksin. Ama Şenol Güneş ve ekibi dersini çalışmamışlar. Onun için de Büyükşehir’e karşı sınıfta kaldılar. Tolga’ya da bir çift lafım var. Inter’e karşı mükemmel oynadı ama dün gece öyle bir rahatlık için de laubalilik yaptı ki, az daha gol oluyordu. Sevgili Tolga futbolda dün yok bugün vardır. Bak ne oldu Inter’i götürdün, Büyükşehir seni götürdü. İşte futbol bu. dün yok bugün var.
Trabzonspor futbol oynayarak rakibini yenmek isteyecek. Rakipleri de onu bozarak başarılı olmak isteyecekler. Ama Avni Aker’in zemini Trabzonspor’a çalışmaz rakibe çalışır. Futbolda sinekten yağ çıkaracaksın, yoksa tokadı yedin mi dün akşam ki gibi kıç üstü oturursun...

Sevgili Tolga futbolda dün yok bugün vardır. Bak ne oldu Şampiyonlar Ligi’nde Inter’i götürdün, Süper Lig’de Büyükşehir seni götürdü.

Yazının Devamını Oku