Paylaş
BAZI bankaların memur ve emeklilerin kredi başvurularını gerekçe göstermeden reddetmesinin nedeni belli oldu. Bankalar, en düşüğü yıllık yüzde 37 faizi kapsayan tüketici kredilerini, yıllık yüzde 30'u bulmayan zamla yetinmek zorunda kalan ücretli kesimin göğüsleyemeyeceğinden endişeleniyor. Bu bankalar memuru ‘‘D sınıfı tüketici’’ olarak niteliyor.
ARTIK bazı özel bankalar, memur ve emeklilerin kredi başvurularını gerekçe göstermeden reddetmeye başladı. Bazı bankaların kredi kartı verdiği müşterisine tüketici kredisi vermemesi ya da bir bankanın reddettiği kredi başvurusunu başka bir bankanın onaylaması, memur ve emeklileri çileden çıkarıyor.
Bu da kamu çalışanlarına yapılan zam oranlarının, önemli oranda düşmesine rağmen kredi faizlerinin gerisinde kalmasından kaynaklanıyor. Bankalar, en düşüğü yıllık yüzde 37 faizi kapsayan tüketici kredilerini yıllık yüzde 30'u geçmeyen zamla yetinmek zorunda kalan ücretli kesimin göğüsleyemeyeceğinden endişeleniyor. Bunun sonucunda bazı bankalar, kredi açacakları müşterilerinde belli bir gelir koşulu arıyor. Bu da, bankadan bankaya değişiyor. Bazı bankalar kredi açacakları müşterilerinde en az 300 milyon lira aylık net gelir ararken, bazıları bu miktarı 500 milyon liraya çıkarabiliyor. Bir bankanın onaylamadığı kredi başvurusunu diğer bir bankanın onaylaması da bundan kaynaklanıyor.
ŞİKAYETLER ARTTI
Tüketici kredilerinde uygulanan faiz oranlarının aylık yüzde 3.5 seviyelerine gerilemesinin ardından bankaların başlattığı bu uygulama, Hürriyet'in Tüketici Köşesi'ne yansıyan şikayet başvurularının da artmasına neden oldu. Şikayetler, öğretmeninden, polis memuruna, emeklisinden sağlık personeline kadar borcuna sadık bir çok kamu çalışanının bankalara yaptığı kredi başvurularının gerekçe gösterilmeden geri çevrilmesinde yoğunlaşıyor.
Arkadaşımız Zeliha Aslan, kamu çalışanlarının bu yakınmalarıyla ilgili olarak bankacılarla görüştü. Müşterileri arasında herhangi bir ayrım yapmalarının söz konusu olmadığına değinen bankacılar, ‘‘Kredi verilen gelir grubu düzeyini C1'e kadar indirdik. Ancak faizlerin düşmesiyle birlikte şimdi, D gelir düzeyindeki tüketiciler de talepte bulunmaya başladı. Kredi verirken tüketicinin mesleğine değil, taksitlerini zorlanmadan geri ödeyip, ödeyemeyeceğine bakıyoruz. Bunda da tüketicinin nakit akışı, ipotek ve göstereceği teminatların önünde geliyor’’ dediler.
Faizlerin düşmesiyle birlikte tüketicilerin kredi alarak refah düzeylerini öne çekmeye çalıştığına dikkat çeken bankacılar, ‘‘Faizler düşmesine rağmen hálá yıllık yüzde 37'ler seviyesinde. Oysa, çalışan kesimin refah seviyesi bu oranlarda artmıyor. Böyle olunca da sırtlarına ciddi bir yük biniyor. Bu kesimin kullandığı krediyi geri ödeyebilmesi için kira ödemeyip, yemek yememesi gerekiyor’’ dediler.
5 milyar liralık otomobil kredisi kullanan bir tüketicinin üç yıl süreyle ayda ortalama 231 milyon lira taksit ödemesi gerektiğine dikkat çeken bankacılar, ‘‘Tüketici ilk etapta gelirinin yarısını oluşturan bu borcun altına rahatlıkla girebileceğini düşünüyor. Ancak, üç yıl süreyle yüzde 37 faiz ödemek zorunda olan bu tüketicilerin yıllık gelir artışları, ülke koşulları göz önünde tutulduğu taktirde önümüzdeki dönem bu oranların çok altında kalacak. Şayet bu gruptaki tüketicilerin kredi talepleri karşılanırsa, daha önce Amerika'da yaşandığı gibi Türkiye'de de tüketici kredilerinin geri dönüşünde sorun yaşanabilecek’’ diye konuştular.
Gima anlık indirimlere karşı uyarıyor
GİMA Genel Müdür Yardımcısı Ali Serhan Şahin, bazı market zincirlerinde başlatılan ‘‘anlık indirim’’ uygulamalarına karşı tüketicileri uyardı. Şahin, ‘‘Türk tüketicilerinin etikete dikkat etme alışkanlığı olmamasından yararlanan bazı hipermarketler, anlık fiyat indirimlerine giderek, kısa sürülerde zararına satış yapıyor. Böylece, tüketiciler üzerinde ucuz imajı yaratmaya çalışıyorlar. Oysa, sınırlı süreli promosyon uygulaması bittiğinde fiyat yeniden eski seviyesine çekiliyor. Ancak, tüketicilerin aklında mağaza için ucuz imajı yerleşiyor’’ dedi.
Şahin, Hürriyet'in Tüketici Köşesi'nde geçtiğimiz hafta ‘‘İndirimde etikete dikkat’’ başlığıyla yayınlanan haberle ilgili olarak bir açıklama yaptı. Şahin, ‘‘Gima olarak politikamız, devamlı düşük fiyat uygulamak olup, kısa süreli tüketicilerin akıllarını karıştıracak fiyat oyunlarından kaçınıyoruz. Özellikle yabancı zincirler tarafından benimsenen bu tip anlık indirim uygulamalarından kaçınıyoruz. Ancak, bazı hipermarketler mağaza içinde anonslar yaparak, anında indirim uygulamalarına gidiyor. Bu indirimden sadece o anda mağazada bulunan müşteriler yararlanabiliyor. Müşterinin de aklında o mağazanın ucuz olduğu kalıyor. Normal şartlarda bir ürünün kar marjı koyarak satılması gerekiyor. Ne varki, yapılan araştırmalar, tüketicilerin yüzde 75'inin etiketleri kontrol etmediğini ortaya koyuyor. Bazı hipermarketler de, tüketicilerin bu zaafından yararlanarak, indirim oyunlarıyla ucuz imajı oluşturmaya çalışıyor’’ dedi.
Artık 14 bin sürücü farını açık tutuyor
BRİDGESTON'un güvenli sürüş teknikleri konusunda sürücüleri bilinçlendirmek amacıyla başlattığı ‘‘Farım da hep açık, yolum da’’ kampanyasıyla 14 bin sürücüye ulaşıldı.
Gündüzleri far yakmanın trafik kazalarını önlemedeki faydalarının anlatıldığı kampanyada ayrıca, sürücülere ölümcül trafik kazalarının yaşandığı yolların işaretli olduğu ‘‘kara noktalar’’ haritası dağıtıldı.
Ünlü simaların radyolardan sesleriyle destek verdiği kampanya, İstanbul, Ankara ve İzmir'deki büyük alışveriş merkezlerinde ve benzin istasyonlarında sürücülere birebir ulaşarak gerçekleştirildi. Kampanyadan önce şürücülerde yüzde 1'den az olan gündüzleri far yakma alışkanlığı kampanya sonunda yüzde 9'a ulaştı. Bu oran bayan sürücülerde yüzde 13'ü buluyor.
Taşralı tüketiciler sorunlarına daha duyarlı
TÜRKİYE'de sanılanın aksine, taşrada yaşayan tüketicilerin sorunlarına daha fazla sahip çıktığı ortaya çıktı. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'nın verilerine göre, geçen yıl çeşitli nedenlerle Bakanlığa ulaşan tüketici şikayetlerinin yüzde 89'unu taşra teşkilatlarına yapılan başvurular oluşturdu. Geriye kalan yüzde 11'i ise Bakanlığın merkez teşkilatına yapıldı. Tüketiciler en fazla ayıplı mal ve hizmetler konusunda şikayette bulundu. Bunu, taksitli kampanyalı kapıdan satışlar izledi. Promosyon ve turizim de en fazla şikayet edilen konular arasında yer aldı.
Baharatlar da gıda kodeksine uyacak
TARIM ve Köyişleri Bakanlığı, baharatları da Türk Gıda Kodeksi kapsamına alan ‘‘Baharat Tebliği’’ni yayınladı. Tebliğ, baharatın tekniğine uygun hijyenik olarak üretilmesi, işlenmesi, ambalajlama, muhafaza, taşıma ve pazarlanmasını sağlayıcı hükümleri içeriyor. Baharat üretimi yapan ve satan işyerlerinin, 1 yıl içinde, yeni tebliğ hükümlerine uyma zorunluluğu getirildi. Kapsama giren baharatlar içinde, Karaman kimyonu, frenk kimyonu, kekik, kişniş, kuşüzümü, mahlep, nane, Okaliptüs yaprağı, safran, sumak, susam tohumu, tarçın, tarhun, yenibahar, zencefil, zerdeçal, hindistan cevizi, haşhaş, fesleğen, çörekotu, çam fıstığı, anason, kakule, karanfil, karabiber, kırmızıbiber, biberiye, pul kırmızı biber, hardal gibi ürünler yer alıyor.
Tebliğe göre, baharat kendine özgü tat, koku ve renkte olacak, bayatlamış, kızışmış ve küflenmiş olmayacak. Baharatın içerisinde canlı böcekler, gözle görülebilen veya görülmeyen ölü böcekler ve bunların kalıntıları bulunmayacak. Öğütülmüş baharat, en az yüzde 90'ı baharata özgü göz açıklığı belirlenmiş olan eleklerden geçecek şekilde ince çekilmiş olacak.
Paylaş