Paylaş
Değişen müşteri davranışları ve tercihlerinin önemli bir bölümünün Korona sonrasında da kalıcı olacağını şimdiden söyleyebiliriz. Online siparişler, fiziksel mağazaların dijital servis ve teknolojiler ile dönüşümü yani “fijitalleşmesi”, veri odaklı kararlar ile daha doğru öngörü analizleri ve kişiselleştirilmiş servisler Post Kovid sürecinde de öne çıkacak.
Bu yazımda, değişimin oldukça hızlandığı ve zorulu hale geldiği perakende sektöründe öne çıkan trendleri analiz ettim…
Mağazaların depo bölümleri genişliyor…
Yeni dönemde hayatta kalmak isteyen perakendecilerin, mağazalarını değiştirmeli gerekmekte. Halihazırdaki mağazaların depoları, genelde sadece fiziksel mağaza operasyonları için planlanmışken; sürekli artan e-ticareti hacmi, depoların genişletilip, yeniden planlanmasını gerektiriyor. Ayrıca stokları doğru bir şekilde yönetmek ve gerçek zamanlı kontrol sağlamak adına yeni çözümlere de yatırım yapmak gerekiyor.
Artık, mağazaları, sadece gidip alışveriş yaptığımız yerler olarak değil; evlere sipariş için gereken ürünlerin depolandığı ve en hızlı şekilde paketlenip gönderimin planladığı organize depolar olarak da düşünmek gerekiyor.
Talep tahminine yönelik makine öğrenmesinden yararlanma
Tüketicilerin temel ihtiyaçlarını önceliklendirecek şekilde alışveriş alışkanlıklarını değiştirmesi, perakendeciler adına talep tahminlerinin de yeniden modellenmesini gerektiriyor. Markalar, sahip oldukları büyük veriyi, makine öğrenme algoritmaları ile destekleyerek taleplere yönelik daha doğru planlama sağlayabiliyorlar. Makine öğrenmesinin gelişimi ve öğrenme hızının sürekli artışı geleneksel tahmin yöntemlerine kıyasla çok daha hassas öngörüler sağlıyor. Bu hassasiyetin sebebi, algoritmaların sadece işletmelerin sahip olduğu veriden yararlanmaktansa, dış kaynaklardan da farklı veri tiplerini alarak tahminleri mümkün olduğunca gerçeğe yaklaştırmasından kaynaklanıyor (pazar istatistikleri, hava durumu, ekonomik veriler, tematik günlerin/tatillerin etkisi, toplumun duygusal durumu, vb.). Bu şekilde de gereksiz stok tutmanın önüne geçmekten; depo ve lojistik giderlerini azaltmaya kadar pek çok operasyonel verimlilik sağlanıyor.
Veri bilimine dayalı kişisel servis ve öneriler
Günümüzün sektör bağımsız olarak en önde gelen trendlerinden biri müşterilere kişiselleştirilmiş kampanyalar ya da teklifler sunmak. Veri bilimi ve makine öğrenme teknolojileri, kişiselleştirilmiş servisler sağlamak adına önemli ilerleme kaydetmiş durumda. Bu teknolojiler sayesinde, müşteriler henüz tercihlerini yapmadan, perakendeciler onlara kişisel önerilerde bulunabiliyor. Örneğin, Amazon satışlarının %35'ini öneri sistemlerinden sağlıyor.
Alibaba Grup tarafından geliştirilen bir teknoloji olan Fashion AI, mağazalarda dolaşırken alışveriş yapanlar için kişiselleştirilmiş giyim önerileri oluştuyor. Müşteriler bu servis sayesinde, zevklerine uygun ürünleri hızlıca bulabiliyorlar ya da daha sonra da uygulamaları üzerinden inceleyebiliyorlar. Ayrıca, beğendikleri ürünler tamamlayıcı, farklı ürün gruplarına yönelik tavsiyeleri de akıllı aynalar ya da uygulamaları üzerinden kolaylıkla görüntüleyebiliyorlar.
Chatbot’ların da müşteri ile sürekli ve doğru etkileşim sağlamak adına gelişmekte olan bir servis olduğunu belirtmekte yarar var. Gün geçtikçe, daha akıllı hale gelen ve müşterileri tanıdıkça kişiselleştirilmiş deneyimler sunan chatbot lar, müşterileri fırsatlar ve kampanyalardan haberdar etme, yeni ürünleri tanıtma ve sipariş edilen ürünlerin teslimatını takip etme açısından pek çok fayda sağlıyor.
Artırılmış alışveriş dönemi…
Artırılmış gerçeklik (AR) sayesinde pek çok perakende firması, uygulamaları üzerinden ürünlerini müşterilerinin evlerine ya da bulundukları yerlere götürerek, lokasyon bağımsız olarak deneyimlemelerini sağlıyor. ”Satın almadan önce dene" yaklaşımıyla yönlendirilen artırılmış alışveriş, müşterilerinin ürünlerle online olarak etkileşimde bulunmalarına izin vererek onları cezbetmeyi başarıyor.
Pandemiden önce de birçok marka AR teknolojisini benimseyip, kullanmaya başlamıştı. Global perakende zincirleri, müşterilerinin ürünleri online ortamda da denemelerine olanak sağlamak için sanal “showroom”lar ve soyunma odaları tasarlamıştı.
IKEA ve Amazon, müşterilerin akıllı telefon kameralarını gerçek zamanlı olarak odanın içinde hareket ettirerek yeni mobilyaların istedikleri lokasyonda nasıl görüneceğini görselleştirmelerine yardımcı olmak için AR tabanlı uygulamaları, kendi mobil uygulamalarına entegre etmişti.
Apple’ın da kısa süre önce piyasaya sürdüğü LIDAR sensörü ile, artırılmış alışverişi hareketlendireceğini söyleyebiliriz. Bu teknoloji ile alışveriş yapanlar, sanal öğeleri fiziksel yüzeylere milimetrik hassasiyetle yerleştirebilecek, sanal nesneleri gerçek nesnelerle kapatabilecek, fiziksel nesneleri tanıyabilecek ve gerçek ve sanal ürünler arasında gerçekçi etkileşimler sağlayabilecek.
Ses ile sipariş
Dijital asistanların artık hayatımızın birer parçası olduğunu düşünürsek, bu asistanların sipariş süreçlerinde ve alışveriş asistanı olarak da öne çıkacağını belirtmemiz gerekiyor. Alexa, Google Asistant, HomePod gibi teknoloji devlerinin birbirleri ile yarışırcasına geliştirdiği ses tabanlı dijital asistanları konuşmanızı anlayarak, gerekli aksiyonları hızlı bir şekilde gerçekleştirebiliyor. Bu asistanlara istediğiniz ürünleri sesli bir şekilde söyleyerek, sanal alışveriş listesi oluşturabilmekte, ürünleri istediğiniz yerden sipariş edebilmekte ya da aradığınız bir ürüne yönelik danışmanlık alabilmektesiniz.
Dijital asistanlara entegrasyon perakendecilerin tercih etmeye başladığı bir kanal. Örneğin, Walmart, “sesli ticaret” adını verdiği uygulama ile Google Assitant ve Apple Siri’ye entegre olarak, tüketicilerin bu asistanlar üzerinden istedikleri ürünleri direkt olarak sipariş vermelerini sağlıyor. Benzer bir şekilde 7-Eleven da Google Asistant ve Amazon’un Alexa uygulaması ile bir işbirliği gerçekleştirerek, sesli verilen siparişlerin 30 dakika içerisinde teslimatını gerçekleştiren 7Now Delivery hizmetini başlattı.
Perakendede “influencer” pazarlamasının önemi artıyor
Mağazaların sosyal mesafeyi desteklemek üzere gerçekleştirdiği aksiyonlar ve tam kapasite ile çalışamamaları, müşterileri alıştıkları mağaza deneyiminden uzaklaştırıyor. Müşterileri ile farklı etkileşimler sağlamak ve müşterilerine özgün uygulamalar sağlamak isteyen perakendeciler sosyal medyadan sıkça yararlanmaktalar. Son zamanlarda, IGTV, Instagram Live, TikTok ve Instagram Reels’da içerik oluşturan ve influencer’lar ile ortaklık gerçekleştiren marka sayısında ciddi bir artış görülmekte.
Influencerlar mağazalarda ya da evlerinde canlı videolar çekerek, ürünleri anlatarak satışını gerçekleştirebiliyorlar.
Her ne kadar, sağlık odaklı kısıtlamalar fiziksel mağazalarda daha az zaman geçirmemize neden olsa da teknoloji ve dijital servislerin sunduğu daha kişiselleştirilmiş ve verimlilik odaklı uygulamalar, perekandeciler ile ilişkimizi farklı bir boyuta taşıyor. Bu doğrultuda, Korona sonrasında da müşterileri ile etkileşimini artırmak isteyen perakendelerin değişime öncülük ederek bu uygulamaları hayata geçirmesinde yarar var…
Paylaş