Paylaş
Twitter’da sayıları hızla artan ve popülerleşen sahte profiller, seçim sürecinde siyasete de karışıyor. Burada sahte profilden kasıt, birinin oturup tek tek açtığı 10-15 hesap değil. Tek tuşla yönetilebilen binlerce hesaptan söz ediyorum. Sahte hesaplar ile atılan tweetler, 30 Mart seçimleri öncesi siyasi propaganda faaliyetlerinde kullanılıyor. Geliştirdikleri yazılımlarla Twitter’da binlerce profil oluşturan girişimciler, bu sahte hesapları takipçi olarak pazarlıyor. Her birinin kendine has ücretlendirme sistemleri var. İşi abartanlar arasında satın alacağınız takipçileri Türk ve yabancı olarak ayıranları dahi görebilmek mümkün. Bu işi yapan sitelerin birinde 4 bin Türk takipçi 130 TL’ye 5 bin yabancı takipçi 30 TL’ye satılıyor. Pazar koşullarında “yerli malı”, “ithal mal”a göre daha kıymetli... Başka bir sitede ise 25 TL’ye 5 bin takipçi, 20 TL’ye de 5 bin retweet satın alabiliyorsunuz.
DİKKATLİ GÖZLERDEN KAÇMADI
Fiyatların farklı olduğu piyasada, takipçi satan sitelerin yöntemleri de farklı. Bazıları, tamamen kendi oluşturdukları; birbirlerini takip eden, zaman zaman tweet atıp, retweet yapan binlerce sahte hesaba sahip. Bazı siteler de Twitter’ın güvenlik açıklarından faydalanarak gerçek kullanıcı hesaplarını, müşterilerine ait hesapların takipçisi haline getirebiliyor. Yine bu gerçek kullanıcıların hesapları üzerinden tweet atıp, retweet yapabiliyor. Sosyal medyayı dikkatli kullananlar, sorunun farkına varıp önlem alıyor ama aynı hassasiyeti göstermeyen binlerce kullanıcının varlığı da bir gerçek. Genel hatları ile sosyal medyanın “çakma” sesleri bu yöntemlerle ortaya çıkıyor.
“PİŞTİ” OLAN SİYASETÇİLER
Takipçi pazarındaki rakamların düşüklüğü, seçime hazırlanan adayların bütçeleri için büyük bir yüke dönüşmüyor. Satın alıp, uygulamaya geçmek ucuz ve pratik... Öte yandan Twitter’ın şehir, ülke ya da dünya gündeminde (Trend Topic) üst sıralara yükselmek siyasilerin kendilerini iyi hissetmesine neden oluyor. Fakat gözden kaçırılan bir ayrıntı var. Dikkatli kullanıcıların Twitter’da yaptıkları ufak bir araştırma gösteriyor ki, sosyal medyada “pişti” olan siyasetçiler komik duruma düşüyor. Bir yazılım aracılığıyla hep birlikte tweet atmaya başlayan hesaplar, aynı anda farklı partilerin, farklı kentlerdeki adaylarını destekler duruma düşebiliyor. Örneğin, binlerce sahte hesap aynı dakikalarda bir partinin Ankara adayının lansman törenini desteklerken, birden karşıt başka bir partinin İzmir’deki bir adayını öven tweetler atmaya başlıyor. Ortaya çıkan manzaranın ne kadar gerçekçi olduğunu siz düşünün...
BOĞAZ KÖPRÜSÜ’NÜ SATAN DOLAP OSMAN
Adayları sosyal medyada mağdur eden bir başka hata da şöyle gelişiyor:
Twitter’daki sahte hesaplarını, gerçekmiş gibi göstermek isteyen internet girişimcileri, bu hesaplara zaman zaman özlü sözler, ilginç içerikler paylaştırıyor. Araya adayların etiketleri de karıştığı zaman “Dünyanın sonu geliyor #BenimAdayım...”, “#BenimAdayım... sessizce çekip gidiyorum şimdi” gibi tweetler, sanal alemdeki yerini alıyor. Adayların sosyal medyada kullandığı bir başka yöntem ise sonucu itibariyle Yeşilçam’dan “Uyanıklar Dünyası” filmini hatırlatıyor. Bir nevi, Mehmet Ali Erbil’in filmde canlandırdığı Dolap Osman’ın Boğaziçi Köprüsü’nü satması gibi... Aday tarafından kiralanan hesaplar, aynı anda istenilen etiketi seri biçimde tweetlemeye başlıyor, etiket bir anda “Trend Topic listesine yükseliyor. Fakat aradan bir süre geçtikten sonra aynı etiket aratıldığında, ilgili tüm tweetlerin silindiği görülüyor. “TT oldum” gururu, “Bu tweetler nereye gitti” hüsranına dönüşüyor. Bakalım adaylar ve sosyal medya danışmanları 30 Mart’a dek Twitter’da neler yapacak? Hep birlikte izleyeceğiz.
Paylaş