Paylaş
Geçen yıl Sedef Adası’nda devreye giren Elio, şehrin sosyetesinin ilgisini çekmeyi başarmıştı. İlk başlarda, hevesleri geçer diye düşünmüştüm. Fakat bu yaz da ilginin devam ettiğini görünce, ne oluyor diye devreye girdim. Bodrum ve Çeşme’ye gidecek vakit bulamayan ünlüler için ideal oldu burası. Teknelerine atlayıp bu güzel adaya gidiyorlar. İlgi öyle büyük ki, geç gelenler, teknelerini bağlayacak tonoz bile bulamıyor. Üst taraftaki restoran kahvaltı, yemek olayları için. Quick China ile suşi sorunu da çözülmüş. Ormanın içinde yataklar, oturma grupları, sahilde şezlonglar tam keyif merkezi olmuş. Akşamüstleri Elio Sedef, happy hour partileri de düzenliyor. İşte bu saatlerde, civar adalardan da tekneler geldiği için, tam şenlik görüntüsü oluyor.
Bu düğünü sevdim
Eroğlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Nurettin Eroğlu’nun oğlu Erdem Eroğlu ve Cansu Güçlü, geçen hafta evlendi. Kendileriyle hiç tanışmadım. Mutluluklar dilerim. Magazin diliyle yazmam gerekirse, Çırağan Sarayı’ndaki muhteşem düğünle dünya evine girdiler. Düğüne de gitmedim. Fakat bu düğünü diğerlerinden ayıran çok güzel ve farklı bir özellik ortaya çıktı. Gecenin solisti Şevval Sam’dı. Bu düzgün sanatçının, son zamanlarda sahneye çıkmasını engelleyen, programlarını iptal eden o kadar çok mevki makam sahibi vardı ki, bu düğün ilaç gibi geldi. Sadece bu nedenden dolayı bile düğün sahiplerini kutluyorum.
Kara boşaltıyorlar
Başlık anlaşılmaz gibi duruyor ama açalım. Nasıl genelde deniz doldurulup üstüne bina yapılıyorsa, anlatacağım otel de, tam tersi, karayı oyup denize dönüştürüyor. Alaçatı’da butik bir otel. Adı Antmare. Henüz iki yıllık. Güzel, şirin ve bir otel. Otelin bahçesinde altında bahçe bulunan köprüyü görünce, işletmecisine “Bu nedir?” diye sordum. Siz de görseniz sorardınız. “Altını kazıp denizle birleştireceğiz. Köprüsü şimdiden hazır” dediler. Hava çok sıcaktı. Bir soğuk bira içip, yeniden sordum. Aynı yanıtı alınca yazdım. İlginç geldi bana. Yakında Rize ve Alaçatı kardeş ilan edilirse pek şaşırmam.
Çakma taş evler
Alaçatı’da yürürken, yanımdaki mimar arkadaşa “Buranın taş evlerine bayılıyorum. İçleri serin olur” dedim. Yüzüme bakıp “Onların çoğu taş değil. Normal betonun üstüne ince taşları kaplayıp taş ev süsü veriyorlar” dedi. Aklınızda olsun, taş ev diye satın almaya kalkmadan önce, keserle bir duvarını indirip kontrol etmenizde fayda var.
Yunan adalarında Türkçe broşür
İki dostum geçen gün Çeşme’den feribota atlayıp Sakız’a gitmiş. Yol yarım saat sürüyor. Akşama kadar yiyip içip dolaşmışlar. Hem fiyatların ucuzluğundan, hem de özellikle yiyeceklerin kalitesinden bahsedip durdular. En son da, çantalarında sakladıkları kitapçıkları, broşürleri gösterdiklerinde iyice şaşırdım. Bütün rehber kitaplar, Yunanca, İngilizce ve Türkçe olarak basılmış. Hoş bir Türkçe, ‘bilgi’ yerine ‘malumat’ yazıyor mesela. Bir restoranın malumatının son satırını yazayım, biraz ağzınız sulansın: “Bay Kosta’nın merak ve becerisiyle hazırladığı mükemmel mezeler, yerel etler ve taze deniz ürünlerinin, Chios rakisi ve buzlu bira eşliğinde tadını çıkarın.” Şimdi bu adalara gidilmez mi?
Alaçatı Port’un yıldızı parlıyor
Gazetelerde çıkan ama yalanlanan Fatih Terim’in ev aldığı haberi, Alaçatı Port’a ilgiyi artırır mı diye sorarsanız artırır. Henüz gelişme aşamasındaki bu sahil şeridinde, butik oteller, restoranlar ve plajlar yan yana. Sahili boydan boya turladım. Evlerin çoğu, günümüzün moda rengi ‘terra cotta’ya boyanmış. Hafiften İtalyan etkisi diyelim. Sahilin en ünlü balıkçısı Ferdi Baba’da, tanıdık yoksa yer bulma imkânı da yok. Gördüğüm kadarıyla, Alaçatı Port’un yıldızı parlıyor.
Paylaş