Paylaş
Üniversite ve spor beraberliğinin Dünya üzerindeki en başarılı örneği olan NCAA ligleri sadece basketbol ile sınırlı değil, bir çok spor dalında bu inanılmaz alt yapı havuzunu ve onların dişe diş mücadelelerini görmek mümkün.
Okul takımlarının maçlarının bu kadar ilgi görmesi, salonların bu kadar dolu olması ve bu kadar büyük bir ekonomiye ulaşması, Koç Festleri hatır, gönül ve sponsorluk ya da medya ortaklığıyla yayınlatıp, üniversiteler arası maçları sadece o okulun öğrencilerine izletebildiğimiz için, bize hayal gibi gelse de gerçeğin ta kendisi.
On binlerce kilometre uzaklarda, evlerimizde dijital platformlara ücret ödeyerek, Duke ile North Carolina Üniversiteleri arasındaki maçı bize seyrettiren sistemin DNA’sını çözebilirsek, bu kültürün nasıl yaratıldığını görebilirsek belki biz de bir gün bir spor ülkesi olabiliriz.
Geçen sezon Arizona, Phoenix’te yapılan ve iki Carolina takımının da Final Four yapmayı başardığı şampiyonada, Michael Jordan’ın da 1982’de 23 numaralı formasıyla şampiyonluğa ulaştığı North Carolina, finalde daha önce hiç şampiyonluğu olmayan Gonzaga’yı yenerek, 6.şampiyonluğuna ulaşmış; UCLA ve Kentucky’nin ardından bu şampiyonluğu en çok kazanan takım olmuştu.
Bu yıl San Antonio’da yapılacak; ülkemizde de Tivibu Spor ve Fox Sports tarafından yayınlanacak March Madness’da bakalım bu sezon sürpriz yaşanacak mı?
HAYALLERİNİN PEŞİNDEN KOŞAN BİR TÜRK GENCİ: BOĞAÇ KARATEPE
NCAA’de March Madness zamanı gelmişken, size şu an Amerika’da olan bir Türk gencinden bahsetmek istiyorum.
“Küçüklüğünden beri her genç basketbolcu gibi ABD’de, NBA’de basketbol oynama hayali kurardım ama bana kimse inanmıyordu” diye anlatmaya başlıyor hikayesini Boğaç, eski antrenörü ABD’de oynarsan ben bu işi bırakırım bile demiş.
2 yıl boyunca her gün, 8 saate varan çalışmalar yapmış; Study in America kurucusu Tamer Turkman’ın kendisine ulaşmasıyla, ABD yolu kendisine açılmış.
Boğaç şu an Florida’da Barnabas Christian Academy School’da, The Nation Basketball seviyesinde oynuyor. Okulun pek basketbol geleneği olduğu söylenemez, Barnabas’da uzun yıllar seyirci sayısı 10-15’i geçmezken, bu seneki başarılarla beraber, yüzlerce kişi maçlara gelmeye başlamış. Bazen salonda yer bulamayanlar oluyormuş. March Madness’a takımlarını götüren koçlar da dahil olmak üzere, bir çok isimli koç antrenmanlarını bile ziyaret ediyor.
Barnabas’ın oyuncularını iyi bir geleceğin beklediği söyleniyor, Barnabas Christian Academy’nin kendi alanında yaptığı devrimin temel parçalarından olan Boğaç daha iyi seviyelere çıkıp, bir gün Türk Milli Takımında da oynamak istiyor.
“Kimse işlerin nereye gideceğini bilemez ama işler neyi gösterirse göstersin aileme minnettarım” diyor.
Bizim alt yapı hocalarımız ya da belli yaş gruplarını takip eden hocalarımızın Boğaç’tan haberleri vardır diye tahmin ediyorum ama ileride çok iyi yerlerde görmeyi umduğumuz bu genç basketbolcunun hikayesini ilk benden dinleyin istedim.
6 YIL SONRA SON 4 DIŞINDA KALMAK
Bağıra çağıra geldi, göstere göstere, Türkiye Kupasında güç bele kazanılan Mersin BB ve kaybedilen Hatay BB maçları, ligde kaybedilen Beşiktaş maçı, uzun yıllar sonra ilk kez Euroleague grubunda ilk 2 dışında kalmak ve saha avantajını kaybetmek gibi birçok şey arka arkaya geldi yani felaket geliyordum diyordu.
Neyse ki çaprazdan gelen ekip Macaristan’ın Sopron takımıydı, play-off ilk maçı deplasmanda kazanıldı, 2.maçta da farkı iki hanelere çıkarmayı başarmıştı Fenerbahçe sahasında, ama Yakın Doğu Üniversitesi karşısında 20lere çıkarttığı farka rağmen geri düşüp, son topta kazanan takım; Sopron karşısında da eriyen farka engel olamadı, bu sefer geri dönemeyerek kaybettiler ve işi son maça bıraktılar, rakibi tamamen kazanacağına inandırdılar.
Sopron gibi sıradan sayılabilecek bir Euroleague takımı karşısında da son maçın 3.çeyreğinden itibaren guardlarını düşürüp mağlubiyeti kabullendiler, pek tarzım olmamasına rağmen Fırat Okul’un önderliğinde ve Birsel’in 1. Point guard olduğu bu takımla Euroleague şampiyonluğunun hayal olduğunu söylerken bile, bu kadar kötüsünü tahmin edemezdim.
Bu saatten sonra yani testi kırıldıktan sonra, Fenerbahçe kesinlikle bir antrenör değişikliğine gitmemeli ve sezonu Fırat Okul’la bitirmeli; 6 yıl sonra Kadınlar Euroleague’de Final Four dışında kalan Fenerbahçe için tek hedef lig, açıkçası ben bu takımın ligde de şampiyon olamayacağını ve sezon sonu Fırat Okul’la yolların kesinlikle ayrılacağını düşünüyorum ama bu kadar göz göre göre gelen felakete karşı hiçbir şey yapılmamasına da bir türlü anlam veremiyorum.
Erkek Voleybol ve Kadın Basketbol takımı Fenerbahçe’nin amatör sporlara yaptığı büyük yatırımın; yatırım/performans oranına baktığımızda yıllardır en başarısız iki branşı; kaldı ki Erkek Voleybol Takımı da, Galatasaray karşısında daha play-off ilk turundan lige veda etmişti.
Fenerbahçe’nin aynı yıl içerisinde 5 branşta şampiyonluk gören (Futbol, Erkek Basketbol, Kadın Basketbol, Erkek Voleybol, Kadın Voleybol) taraftarları zaten futbol takımının durumundan yeterince sıkıntılıyken, bu sezon Avrupa’da Kadın Voleybol Takımının bile alışılmadık bir şekilde başarısız olması, son kale olarak Erkek Basketbol Takımı’nı bırakıyor. Onlar da Euroleague başarılarını tekrar edemezlerse, Aziz Yıldırım seçime eli hiç olmadığı kadar zayıf bir şekilde girecek, bu seçim sonucunu ne kadar etkileyecek, onu da 3 ay sonra göreceğiz.
Paylaş