Paylaş
Erdoğan’ın açıklamaları ardından, kurlar hızla yukarı gitti. Hem de Merkez Bankası’nın son günlerde dövize talep olmasın diye, döviz satış miktarını artırıp, döviz talebi yaratmasın diye TL likiditesini önemli ölçüde kısmasına rağmen, bu gerçekleşti.
Erdoğan’ın piyasayı rahatsız eden açıklamalarının başında yine “faiz takıntısı” geliyordu. Krize rağmen yatırımların devam etmesi gerektiğini, kendilerinin bunu yaparak ekonomiyi canlandırdıklarını kaydeden Erdoğan, “yatırımlar için faizler düşürülmeli” dedi. Bilindik ekonomik mantığı içinde; faizler indirilirse hem yatırımların artacağını hem de enflasyonun düşürüleceğini tekrarladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu söyledikleri, daha birkaç gün önce düşük petrol fiyatlarına rağmen para politikasında sıkı duruşun devam edeceğini açıklayan Merkez Bankası açıklamasının ardından geldi.
Cari açık ve enflasyon için umutlandıran petrol fiyatlarına rağmen, kurlardaki artış nedeniyle, aralık ayı Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında da faiz indirimine gidilmeyeceği yönünde oluşan hava, Erdoğan’ın açıklamalarıyla dağılıverdi. Birkaç aydır faiz indirimi yapmayarak kredibilite artırımına giden Merkez Bankası yönetimi, Erdoğan’ın son açıklamalarının ardından yine zor durumda kaldı. Şimdi sadece koridorun üst sınırında küçük bir indirim yapsa bile, artık bu Erdoğan’ın siyasi baskısına bağlanacak. Dolayısıyla tam zor döneme girilirken, Merkez Bankası’nın itibarı tekrar tartışmalı hale gelecek. Merkez buna rağmen faizde hiçbir hareket yapmazsa, bu kez de “Erdoğan’ın yönetimin görevden alınması için uğraşacağı” sonucu çıkarılacak.
Erdoğan’ın faizle ilgili ısrarının yanısıra “konut sektörü” ile ilgili söyledikleri de piyasaların moralini bozdu. Babacan, Başbakanın iki parti halinde kalan yapısal tedbirleri açıklayacağını söylemişti ve burada en önemli konulardan birini arsa rantı gibi yeni uygulamalarla konuttaki aşırı hareketin önlenip, tasarrufların artık sanayiye kaymasının önünün açılması oluşturuyordu. Erdoğan, bir süredir bu satırlarda dile getirilen şüpheleri doğruladı ve “şimdiye kadar canlılık konutla sağlandı, bundan sonra konuttaki bu canlılıktan vazgeçilemez” dedi. Piyasalar bunu kalıcı büyüme oranını artırmaya
çalışan Babacan’a verilen bir yanıt olarak algılayıp, yapısal tedbirlerin de içinin boşaltılacağı şüphesine kapıldı.
‘ÜST AKIL’ NE ZAMAN ETKİLİ OLUR?
İşte bu kaygılarla, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamaları ardından piyasalar ciddi biçimde bozuldu. FED’in faiz artırımını öne çekeceği kaygısıyla başlayan kur hareketini önlemeye çalışan merkez bankası, bu açıklamarın ardından zor durumda kaldı. Piyasalar belki yılsonu bilanço kaygıları nedeniyle fazla bozulmayı önlemeye çalışırlar ancak yılbaşından sonra bu eğilim sürer , yapısallarla ilgili umut kaybolursa kurlar çok daha hızla yukarı gelecektir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan aynı konuşmasında bir süredir tekrarladığı “Türkiye’nin güçlenmesini istemeyen üst akıl yeniden devreye girdi, karıştırmaya çalışıyor” söylemini devam ettirdi.
Bir düşünün; hangi hakim güç kendisine rakip olabilecek bir ülkeyi, rakibini güçlendirmek ister; elinde imkan varsa güçlenmesini önlemeye çalışmaz?
Türkiye rakipleri için aynı şeyi yapmıyor mu? Erdoğan rakiplerini güçsüz bırakmak için her yolu denemiyor mu?
Ekonomide faiz gibi ideolojik tavır takınılmasa, büyük yolsuzluklar olmasa, dış kaynağa bağımlı olmasa, ekonomisini güçlendirse, insan hakları ve demokrasisini geliştirse, varsa eğer, bu üst akıllar etkili olabilir mi?
Paylaş