Paylaş
Çünkü Cumhurbaşkanı Erdoğan ve hükümet çok iyi biliyor ki; doğrudan yatırım için gelecek olan yabancı yatırımcı, Türkiye’nin artık normalleşmesini, ekonomik olarak önünü görecek iklimin oluşturulmasını istiyor.
Toplantının 15 Temmuz anma haftasına denk getirilmesi de dikkat çeken başka bir husus. Son olarak 15 Temmuz’un hemen ardından, 2016 Ağustos ayı başında Cumhurbaşkanı Erdoğan yine yabancı yatırımcıları toplamıştı. Bu kez ortamın daha yumuşak olduğunu kaydeden katılımcılar, çoğu Doğu ülkelerinden olmak üzere, toplantıya katılan yabancı sermaye temsilcisi sayısının arttığını söylediler.
Hükümetin amacı çok açık; Türkiye’nin yatırım yapılabilir ülke olduğunu, geleceğinin parlak olduğunu hatırlatıp, yatırım gelmesini teşvik etmek. Aslında Türkiye ekonomisinin uzun vadeli geleceğine ilişkin çok fazla sorun olmadığı açık. Ancak kısa dönem içinde sorunların büyük olduğu da ortada.
Toplantı, büyük ihtimalle Cumhurbaşkanlığı’nın talebi üzerine, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ile Yabancı Sermaye Derneği (YASED) tarafından düzenlendi. İki kurum adına kapanış açıklaması yapan TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu,15 Temmuz darbe girişimini kınayıp, yabancı yatırımcının taleplerini özet olarak anlatmış. Bence açıklamadaki en önemli bölüm şöyle:
“Ülkemizin kalkınması, küresel rekabet ortamında hak ettiği konuma gelmesi ve katma değerli sürdürülebilir yatırımların devamı hedefi doğrultusunda; demokrasi, hukukun üstünlüğü, öngörülebilir yasal ve yönetsel düzenlemeler ile şeffaf ve rekabetçi bir serbest piyasa ekonomisinin mevcudiyeti zaruridir.”
Bu yönde atılacak adımların uluslararası doğrudan yatırımcıların Türkiye’ye olan güvenini artıracağı belirtilen açıklamada, “Yatırım ortamının iyileştirilmesi süreklilik arz eden bir hedeftir” denilerek, yapısal reformların devamı istendi.
YABANCININ TALEPLERİ
Küresel rekabette öne geçebilmek için yapısal reformların devamı ile yatırım ve iş yapma şartlarında sürdürülebilir bir iyileştirme istenirken, bu konuda yapılması gerekenler özetlenmiş. Hisarcıklıoğlu’nun konuşmasında bölgesel bir merkez olarak konumlandırılma, tasarruf oranının artırılması ile birlikte finansman imkânlarının genişletilmesi, KOBİ’lerin küresel değer zincirine entegrasyonunun sağlanması, kalifiye insan kaynağının artırılmasına yönelik eğitim çalışmalarına önem verilmesi, üretim odaklı bir ekonomi politikasının gerektirdiği kapsamlı bir istihdam stratejisi, sanayide dijital dönüşümün hızlandırılması, iş yapış süreçlerinin kolaylaştırılıp bürokrasinin azaltılması, vergi mevzuatının uluslararası mevzuatla uyumlu hale getirilip yüksek vergi oranlarının düşürülmesi ve teşvik sisteminin günün ihtiyaç doğrultusunda sürekli olarak güncellenmesi, ithalatta korunma önlemlerinin bu doğrultuda gözden geçirilmesi ve bu kapsamdaki uygulamaların özellikle haksız rekabete yol açmayacak ve iş/yatırım ortamının öngörülebilirliğine olumsuz etki etmeyecek şekilde yürütülmesi gerektiği belirtiliyor.
Yanı sıra AB hedefi çerçevesinde gümrük birliği anlaşmasının yenilenmesi, “Uluslararası Yatırım Stratejik Planı” hazırlanması isteniyor.
Doğrudan yatırım için gelecek, dolayısıyla Türkiye’nin üretimine, ihracatına istihdamına katkı yapacak yabancı sermayenin talepleri bunlar.
Sizce normalleşme olmadan bu talepler yerine getirilebilir mi?
Paylaş