Paylaş
Geçen gün Cumhurbaşkanlığı’nın Ekonomi Başdanışmanı Doç. Dr. Hatice Karahan’dan duyduğumuz açıklamalar, bizi şaşırttı ve anlayış değişikliği konusunda umutlandırdı. Kendisinin teknik yönü kuvvetli, farklı bir ekonomi danışmanı olduğunu duyuyorduk, Bloomberg’e yaptığı açıklamayla bunu gördük. Cumhurbaşkanı’nın görüşleri ışığında, örneğin sürekli bankalara ve faizlere kızarak işini yapmaya çalışan danışmanlardan farklı olarak, Karahan rasyonel teknik analizler yapmış. Umarız karar alıcılar kendisini daha can kulağı ile dinleyip, analizlerine önem verirler.
Karahan bu yılın yüzde 5.5 büyüme ile kapatılabileceğini ama bunun yatırımla mı, tüketimle mi, ihracatla mı yapıldığının çok önemli olduğunu söylemiş. Kredi Garanti Fonu (KGF) teminatlı kredilerin ekonomiyi canlılık getirdiğini ancak gelinen noktada, faizlerden de görüldüğü gibi, bir kaynak baskısı oluştuğunu kaydetmiş. Karahan, “Kaynak ihtiyacımız bu noktadan sonra farklı bir hikayeye giriyor. O yüzden içerideki tasarrufların kısıtlı olduğunu, dışarıda da koşulların sıkılaşmaya gideceğini düşündüğümüzde Türkiye’nin farklı bir şeyler söylemesi gerekiyor. İkna edici bir ortama kavuşması gerekiyor ki, fonları çekebilelim. Tabi içerideki tasarrufları artırmak da önemli olacak” demiş.
Bu analiz o kadar doğru ki; o nedenle tırnak içinde, başlığa aldık.
Tasarruf oranlarının hemen artırılmayacağını, son zorunlu bireysel sigorta uygulamasında da gördük. O nedenle Türkiye’nin tek şansının doğrudan yatırımlar başta olmak üzere, yabancı fonları çekmekten geçtiği artık çok açık. Başdanışman Karahan, söylenecek yeni şeylerin neler olması gerektiğini söylememiş ama bence Türkiye’nin demokrasiye geri dönüş başta olmak üzere, Batı ittifakının parçası olduğunu hatırlayıp, buna göre siyasi ve ekonomik adımlar atması temel koşul. Bununla birlikte eğitim sistemini de gözden geçirip katma değeri yüksek teknoloji ağırlıklı yatırımlara yüklenmesi gerekiyor. “İthalatı yüksek malların içeride üretimini teşvik edeceğiz” gibi muğlak ve eski söylemlerle Türkiye’nin geleceğinin kurulamayacağı da artık görülmeli.
KGF’NİN FONKSİYONU
Aynı konuşmada Karahan’ın KGF’nin rolüne ilişkin rasyonel yaklaşımına da şahit olduk. KGF kredileriyle ilgili tartışmaların büyüdüğüne dikkat çeken Karahan, burada limite yaklaşıldığını, bankaların yorucu bir süreç geçirdiğini ama herkesin sonunda mutlu olduğu bir dönem olduğunu söylemiş.
KGF’nin etkilerinin nasıl olduğunu gösteren çok detaylı verilere şu anda sahip olmadıklarını kaydeden Karahan, “Ancak mesela kredilerin eğilim anketine baktığımızda, özellikle borç yapılandırması yönünde bir talep geldiğini görüyoruz. Bu hem anlaşılır, hem de beklediğimiz bir şey” demiş. Kendisinin göstergelere baktığında bu kapsamdaki kredilerin daha azının yatırımlara gittiği kanaatini taşıdığını ifade etmiş.
KGF’de bundan sonraki uygulamanın önemli olduğunu hatırlatan Karahan, seçilmiş sektörlere ve ihtiyaçlara yönelen bir sistemin daha doğru olacağını söylemiş.
KGF’nin sihirli değnek olarak görülmesi devam ederse, büyük sıkıntılar yaşanması bence kaçınılmaz. Hazine’nin bir fon ayırarak, KGF desteğinin teknoloji ağırlıklı, ilk aşamada finansmanı sorun olabilecek inovasyon ve Ar-Ge ağırlıklı projelerin finansmanında kullanması, bence ekonominin geleceği açısından en doğru yol.
Bu konuda planlamalar yapıldığını duymak da sevindirici.
Paylaş