VERGİ ve SSK prim affı gündeme geldiğinde, iktidar partisine yakın işadamlarının yaklaşık bir yıldır bu affı bekledi klerini, bu affın gündeme gelmesiyle kapsamın TBMM’de giderek büyüyeceğini, her kesimin kendisine af isteyeceğini ve seçim öncesi taleplerin çoğunun kabul edilmek zorunda kalınacağını, defalarca yazdık.
Affın kapsamı, itiraf etmem gerekir ki, benim beklediğim boyutları da aştı, torba yasa haline dönüştü ve toplam 113 maddeye çıktı. İki gündür TBMM’de alt komisyonda tartışılan ve hala kapsamın a karar verilemeyen torba yasası, deyim yerindeyse, “torba dolusu af” getiriyor. Kapsama kimler girmedi ki... Devletin koyduğu kuralları uygulamayanların neredeyse hepsi af kapsamına sokuluyor. Şu anda taslakta yok ama karşılıksız çeklere af getirilmesi, mali sicil affı gibi afların da kapsama girmesi için, torbanın içine atılması için, yoğun tartışmalar devam ediyor. Ayrıca yine özel hukuk kapsamında olmasına rağmen, kredi kartları borçlularına af getirilmesi bile gündemde. Bunlar bile girerse hiç şaşırmayın.. Yıllardır böyle oldu; afları eleştirdiğim zaman sayısız eleştiri hatta küfür mesajları, mailleri aldım, alıyorum. Ticaretin ne kadar zor olduğu, istihdam ve vergi yüklerinin ne kadar yüksek olduğu konusunda, siyasi görüşü ne olursa olsun, o kadar çok ders veren var ki... Üstüne üstlük bu afların kimseye zararı olmadığını, niye karşı çıktığımı anlamadıklarını de tekrar tekrar soruyorlar. Bir işe girenler vergi ve prim de dahil, hesap yapmadan mı işe giriyorlar, komşusu kurallara uyup kendisi uymayınca hem maddi hem manevi ayrıcalık kazandıklarını, bunun piyasa ekonomisi ne, hele “kurallı piyasa ekonomisi”ne hiç uymadığını, affa uğrayanların hep aynı kişiler olduğunu, af sayısı arttıkça ödemeyen ve kurallara uymayan sayısının, zamanında ödenmeyen borç miktarının arttığını hiç mi görmüyorlar, anlamıyorum. Kişisel olarak faydalananlar, hiç olmazsa, “ilke olarak yanlışlığı” da mı görmüyorlar? YÜK AĞIRSA Getirilen afların oluşan bir borç için getirildiğini unutmayalım. Yani kamunun bir alacağı var ve iktidardaki kişiler bu alacağın bir bölümünü affediyorlar. Kamu alacağının halkın alacağı anlamına geldiği unutuluyor. Bir devlet halkın ortak çıkarlarını korumak, ortak harcamalarını organize etmek için kurulmuştur ve vergi leri, primleri bu ortak harcamalar için toplar. Eğer gereken parayı toplamaz, sürekli af getirirse, ya halktan daha çok vergi toplamak zorunda kalacak demektir ya da karşılıksız para basıp ya da aşırı borç lanıp enflasyon yaratacak, yani yine halkın cebinden alacak demektir. Özetle; affedilen kamu alacağının faturası halka çıkar. Kurallara uyup geliri oranında verg isini ödemeyen yoksu l kesime de vergi yükü bindiriyor demektir. Kurallar yanlışsa, yükler ağırsa devleti yönetenlerin görevi bunları değiştirmektir, affetmek değil. Bu gerçek sadece bu torba yasayı getirip her türlü affı torbaya koyan iktidar için değil, destek veren muhalefet için de geç erlidir. “Zaten toplayamıyoruz” diyenlerin görevi, zaten bu geliri toplamak değil mi? Torba yasada neler yok ki... Bırakın vergisini SSK primini zamanında ödemeyenleri, kaçak pırlanta ve elmas getirenlere de af geliyor, yanlış karar verdiği için tazminat ödemeye mahkum olan hakimin ödeyeceği para da kamuya yükleniyor. Yani ideolojik davranan hakimin suçunu da, pırlanta alanın vergisini de geniş halk kesimleri yüklenmek zorunda. Bu arada siyasi partilerin gelir ve harcamalarını kontrol etmenin, denetlemenin yolları da kapatılıyor, bunu da torbanın içine koyuyorlar... Tüm aflar, birikmiş defolar “torba”ya giriyor, halka çıkan fatura büyüyor...