Paylaş
AKP yönetimi, son iki gündür ekonomi politikalarını anlatmak için atağa geçti. Piyasalarda hala itibarları olan iki eski Bakan, Ali Babacan ve Mehmet Şimşek, sürekli TV’leri dolaşıp, yeni açıklanan programın ekonomi ayağını anlatmaya başladılar. Şimdiye kadar iyi yönettik, tek başına iktidar halinde bu işin altından kalkarız mesajı veriyorlar. AKP’nin “oy verin yeniden istikrar olsun” politikasını yaymaya çalışıyorlar. Bazılarınca kabul gören bu savın geçerliliği konusunda ciddi şüpheler olduğu açık.
Babacan ve Şimşek zaten son dönemde tartışmalara konu olan kişisel itibarlarını, bence savunmak zorunda kaldıkları bu politikalarla yeniden ortaya koyuyorlar. Asgari ücret için 7 Haziran öncesi muhalefete ağır eleştirileri unutulmamışken, bir şey olmamış gibi şimdi savunmaya kalkmaları bile, tek başına tartışma konusu oluyor. Bu konuşmalarıyla kendilerini “sadece sıradan bir siyasi figür” haline indirgedikleri eleştirileri yapılmaya başlandı.
“Biz bazı şeyleri yapamadık, şimdi onları yapacağız” demeleri muhalefet tarafından “geçmişte kötü yönettiklerinin itirafı” olarak kabul ediliyor. Sanki 13 yıldır iktidar değil miydi de şimdi bunları yapacağız diyorlar diye eleştiriliyorlar.
Peki, ne değişti de şimdi yapacaklar?
Bir şey değişmedi ve bence isteyip yapamadıklarını şimdi yapmaları çok daha zorlaştı. Düşünün; AKP tek başına iktidar olduğu takdirde, bu başarının AKP yönetimine ya da Başbakan Davutoğlu’na yazılmayacağı kesin. İstenen sonuç çıkarsa Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu başarıyı sahipleneceği konusunda, AKP’liler dahil, herkes emin görünüyor.
Bu takdirde ise ekonomi politikalarında Babacan ve Şimşek’in söylediklerinin geçerli olamayacağını, daha tek elden bir ekonomi politikası izleneceğini de ortada. Hatta bu takdirde ekonomi yönetiminin başına Babacan ve Şimşek yerine, Cumhurbaşkanına daha yakın kişilerin atanacağı konusunda da ciddi kulis söylentileri dolaşıyor.
Babacan, Merkez Bankası gibi konularda tavrını sürdürüyor, yani bağımsız olmasını istiyor ve bunu programa yazdık diyor ama tek başına iktidar halinde, Erdoğan’ın Merkez Bankası yasasını bile değiştirmek istediği, uzun zamandır konuşuluyor. Babacan ve Şimşek de bu niyetleri ve söylentileri çok yakından izliyorlar, zaten.
Babacan, şeffaflık yasasının, siyasi etik yasasının çıkacağını söylüyor ama zaten bu niyetler son birkaç yıldır hep vardı ama AKP iktidarları bunu çıkaramadı. Babacan acaba TV söyleşilerinde “Ak gibi olmak partinin beka sorunu” derken, bunu unuttu mu?
Bırakın başka birilerinin etkisini, Davutoğlu, Babacan ve Şimşek kendi iradelerini özgürce ortaya koysalar bile ne yapabilirler sorusu da artık soruluyor. Muhalefet sözcüleri ve bazı piyasa uzmanları, bu bakanların şimdiye kadar yaptıkları ile değil daha çok doğruların söylenmesi konusunda “başka kimse olmadığı” için itibar kazandıklarını ama sonuç olarak başarılı olamadıkları konusunda eleştirmeye başladılar.
Dün CNN Türk’te MHP milletvekili, Babacan’ın yakın çalışma arkadaşı, eski bürokrat Erhan Usta çok açık söyledi; “2008 krizinden önce de, 2007’nin ikinci yarısında ekonomi düşmeye başladı, biz reform dedikçe bize bakanlar ‘3-4 yıl reformu unutun, Erdoğan istemiyor’ dediler” diye açıkça anlattı dedi. Koalisyon hükümetinin yaptıkları reformların üzerine reform yapılamadığını, rant vergisi çıkmayınca işin bittiğini anladığını, 75 milyar dolara çıkan yıllık cari açıklar verilip bu paraların imar rantı ve inşaata harcandığını, imalat sanayinin çöktüğünü defalarca anlattıklarını söyledi.
Peki, bu raporlar ortada iken uygulanmamasının sorumluluğu, kim engellerse engellesin, bu bakanlarda değil miydi? İşte piyasalar da artık, “Birisi ellerini tutuyorsa neden yanlışın içinde bilerek olmaya devam ettiler?” diye soruyor.
Bence bu bakanların söylediklerinin, tek başına AKP iktidarında değil, geniş tabanlı koalisyon hükümetinde uygulanma ihtimali çok daha yüksek.
Paylaş