Paylaş
Dün Soma kazası nedeniyle açılan davanın mahkemesi başladı. Bu mahkeme nedeniyle, bir süre tartışıp yine unuttuğumuz Soma kazasını tekrar hatırlamakta fayda var. Ben de Soma kazası unutturulmamalı diyenlerdenim.
Unutturulmamalı; çünkü bu kaza Türkiye’deki siyasi parti düzeninden kamu yönetim sistemine, devlet-birey ilişkisinden uygulanan ekonomik sisteme kadar o kadar çok tartışılması gereken sorun olduğunu ortaya koyuyor ki.
Bu sorunlar ciddi biçimde tartışılıp çözülmediği takdirde milli irade de, vatandaşlık hakkı da, çağdaş ekonomik düzen de, güçlü devlet olmak da sadece lafta kalan demagojik sloganlar olarak kalmaya devam eder.
Dünkü dava bize bir kez daha gösterdi ki; bu kaza nedeniyle yargılanan bir kamu görevlisi bile bulunmuyor. Yetkililer hakkında soruşturma ve sorumluluk aranmasına ilgili Bakan tarafından izin verilmedi. Davayla, konuyla ilgili herkes ilgili kamu görevlileri yargılanmadığı takdirde bu sorunun çözümünün mümkün olamayacağı konusunda hemfikir. Bakan kamu görevlileri için izin vermeyerek, aslında işin kendisine gelmesini de engellemiş oldu.
Bir başka deyişle; o dönemin bütün maden ruhsatlarını bizzat veren dönemin Başbakanı için bir şey yapılamadı. Maden İdaresi yönetimini atayan, teknik donanımı yüksek kişiler yerine partiye yakın, işi bilmeyen, donanımı ve liyakatı olmayan kişileri atayan, çalışan madenlerin denetimini yapan birim yetkililerini atayan ilgili Bakan da aynen yerini koruyor.
Teftişe gönderip ek gelir sağlayan kendi birimindeki elemanlardan bile, tarikat derneğine para alıp defterine işleyen, bütün madenlerin işletilmesinden kamu görevlisi olarak sorumlu olan genel müdür ve bakanlık yöneticilerine de bir şey olmadı. Madene gidip burada kömür çıkarılmaya devam edebilir diye rapor veren müfettişler de yine teftişlerine devam ediyor.
Sorumluluk sadece bunlarla sınırlı değil ki; sadece ölen işçilerin yakınlarına biraz maddi olanak sağlamakla yetinen TBMM üyeleri, özellikle de AKP milletvekilleri de sorumlu. Ne iş sağlığı ve güvencesi için durumu düzeltecek bir şey yapılmasına, ne de facianın nedenlerinden olan taşeronluk uygulamasının değişmesine ilişkin bir şey yapmadılar. Gelen önerileri de reddettiler.
O dönemde söylemiştik; daha az sorumluluğu olan Çalışma Bakanlığı idi. Ancak Çalışma Bakanı da sorunu temelden çözmek için fazla çaba göstermedi.
Olan kazada ölen 301 işçiye ve yakınlarına oldu..
SİSTEM DEĞİŞMEK ZORUNDA
Bence Soma faciası bir açıdan da; devlet yönetirken kaderciliğe yer olmadığını, “maden kazalarının işin fıtratında” olmadığını, bu anlayışa sahip yönetim anlayışıyla bu sorunlara kalıcı çözüm bulunamayacağını da açığa çıkardı.
“Dini argümanlarla vahşi kapitalizm kurmak” isteyenlerin yaşadığımız çağa uygun bir yönetim anlayışına sahip olmadıkları, bunların ne güçlü devlet ne halkını düşünün bir yönetim sergilemeyecekleri ortaya çıktı.
Türkiye ekonomisi kurumsallaşmak zorunda; bu kapsamda ilgili tüm kamu birimlerinin sorumlulukları ve yetkileri yeniden ortaya konmalı. Bu kamu görevliliğine atamaların liyakata ve donanıma bağlı olması, sadece siyasi partilerin ve bir kişinin kararına bağlı olmaması, bunun sonunda halkın yani milli iradenin yararına olacağı artık kabul edilmeli.
En çok da kendisinin ve çocuklarının çıkarını düşünen geniş halk kesimleri artık bunu görmeli.
Sosyal piyasa ekonomisi, ekonominin kurumsallaşması diye tekrarladığımız unsurlar, insana değer veren bir sistemin kurulması ve yeni Soma faciaları yaşamamız için şart.
Paylaş