Paylaş
Zaten bu, dün 3.09 TL’nin üzerine çıkan dolar kuru ile de görüldü. Piyasa oyuncuları bu gelişmeler devam ettiği sürece, kurların çok daha yukarılara gidilebileceği görüşündeler. Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi, TL’deki değer kaybını bir yandan “spekülatif hareket” olarak nitelendirip, öte yandan güçlü TL’nin güçlü Türk ekonomisi anlamına gelmeyeceğini söylemiş. Merkez Bankası’nın faiz koridorunu daraltma imkanı olduğunu belirten Zeybekçi, faiz indirimlerine devam edebileceğini belirtip, yıl sonunda yüzde 3.4- 3.8 arasında büyüme beklediğini kaydetmiş.
Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Bülent Gedikli de, Türkiye’nin tahmin edilebilir bir ülke olduğunu, sermaye girişlerinin devam edeceğini, enflasyonun düşüş sürecinin devam ettiğini söylemiş. “İcracı Başkanlık diktatörlük anlamına gelmez” diyen Gedikli, Başkanlık sistemi ile kurumlar arası sinerji artacağı için sermaye girişlerini artıracağını belirtmiş. Ardından da “döviz spekülatörlerini bildiklerini ve yakından takip ettiklerini” de söylemiş.
Piyasaların algısına gelince; AKP’li yetkililerin tam tersi diyebiliriz.
Her şeyden önce FED’in Aralıkta faiz artışına başlayacağı, Fitch’in not indirimi yapacağı beklentisi çok yüksek. Yanı sıra Washington’daki son temaslarda görüldü ki; Türkiye’ye ilişkin algı giderek kötüleşiyor, Merkez Bankası’nın para politikasının ekonomik gerçeklerle uyuşmadığı kanısı hakim, Merkez Bankası’ nın Hükümet baskısıyla sürekli faiz indirmesinin kurumsal zaaf yaratmak dahil bir çok kırılganlık yarattığı düşünülüyor. Zaten bölgenin cazibesi kalmamışken bu ekonomik şartlar Türkiye’ye sermaye girişini caydıran bir unsur oluyor.
Nihat Zeybekçi’nin tahminlerinin tersine, yabancılar yüzde 3 civarında, yerli bankacılar bunun da altında büyüme rakamlarında kalınacağını düşünüyor. Yani Türkiye’yi daha önce cazip kılan bir hikayesi de kalmadığı diye görülüyor. Bunun yanında kamudan yüklü çıkartmaların kurumsal kapasiteyi çok düşürdüğü, olağanüstü hale devam kararının demokrasiden uzaklaşma anlamına geldiği kanısındalar.
BAŞKANLIK NASIL ALGILANIR?
Bir de bunun üzerine dün gündeme gelen Başkanlık sisteminin ise dış piyasalarda, Gedikli’nin dediğini tam tersine, “otoriterlik artacak, demokrasiden daha fazla uzaklaşılacak” anlamına geldiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Tüm bunlar yaşanırken, dün ağustos ayı cari açık rakamı beklentilerin çok üzerinde, 1 milyar 776 milyon dolar olarak, açıklandı. 12 aylık cari açık rakamı 31.2 milyar dolara çıkarken bu rakamın daha büyümesi bekleniyor. Büyüme oranları da beklentilerin altında gelince açığın milli gelire oranı da artacak.
İşte bu koşullar altında TL’nin değer kaybı kaçınılmaz görülüyor, bu nedenle TL ’nin diğer gelişmekte olan ülke para birimlerine göre olumsuz ayrışması sürüyor. Peki, bunların düzeltileceğine ilişkin bir umut var mı derseniz; orta vadeli program ve iç ve dış siyasi gelişmeler ilerisi için de pek umut vermiyor.
Bu koşullarda Merkez Bankası’nın faiz indirimine gitmesi, Başkanlığın ciddi olarak TBMM’ye getirilmesi, Fitch’in not indirimi, Suriye ve Irak’taki sıcak savaşa dahil olma ihtimali, ABD başta olmak üzere Batı ile gerginliğin daha da artması gibi muhtemel riskleri gördüğünüzde siz ne yapar sınız?
Piyasa, bu kaygılarla yön bulurken, piyasanın yakından takip edildiğini kimlerin ne yaptığının bilindiğinin söylenmesi, “aba altından sopa göstermek”ten başka bir şey değil. Peki, piyasa bu gösterilen sopaya nasıl bir tepki verir derseniz, göreceğiz...
Paylaş