‘Şeffaflık bir zihniyet meselesi’ sözü ve dün yaşananlar

BAŞLIKTA tırnak içinde verdiğim sözler, Başbakan Ahmet Davutoğlu’na ait. Dün “Kamuda Şeffaflık Paketi”ni açıklarken söyledi.

Haberin Devamı

Pakette yer alan tedbirlere baktığımızda siyasi partilerin gelir ve harcamalarının açıklanması, mal bildirimi verme süresinin 5 yıldan 2 yıla indirilmesi, parti il başkanlarına mal bildirim beyanı şartı getirilmesi, bürokratları ihbar mekanizmasında değişiklik ve imar rantından belediyeler pay alınması gibi hususlar yer alıyordu.
Alınan tedbirler yerinde ancak şeffaflık için yetersiz olduğunu, iyi bir hazırlık yapılmadığını, bir bütünlük içinde ele alınmadığını görebiliyorsunuz. Sanki imar rantının vergilendirilmesine kılıf için şeffaflık adı verilmiş gibi duruyor.
Paketi açıklayıp Brüksel’e AB yetkilileri ile görüşmeye giden başbakanın, sanki oraya gittiğinde “satacak bir şeyleri olsun” diye hazırlanmış bir paket izlenimi verdiği de söylenebilir.
Evet, başbakan çok haklı; şeffaflık bir zihniyet meselesidir. Bu nedenle tek başına ele alınacak bir kavram da değildir. Şeffaflıkla birlikte yolsuzlukla mücadele, hesap verilebilirlik, yolsuzlukla mücadele, ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü, iyi yönetişim, kurumsallaşma, bunların hepsi birlikte ele alınması gereken, çağdaş demokrasilerin vazgeçilmez kavramlarıdır.
Şimdi, Başbakanın bu paketi açıkladığı gün yaşanan birkaç olaya bakalım:
* Cumhuriyet gazetesinin matbaası gece yarısı polis tarafından basıldı ve polis Charlie Hebdo dergisinden hangi karikatürlerin alınıp yayınlandığını denetledi. 12 Eylül dönemlerindeki matbaa basma operasyonlarını hatırladık.
* Suriye’ye giderken Adana’da yakalanan TIR’larda ne olduğuna ilişkin halk haberdar olamadı, çünkü yayın yasağı konmuştu. Önceki gece bazı sosyal medya hesaplarında bu TIR’larda bulunan silahlara ilişkin resmi belgeler yayımlandı. Bunun üzerine dün bazı Facebook ve twitter hesaplarını dondurmak için mahkeme kararı çıkartıldı, yoksa bu mecraların kapatılacağı bildirildi.
* Dün TBMM’de 4 bakanın yüce divana gönderilmesi için hazırlanan komisyon raporu milletvekillerine dağıtılmaya başladı. Komisyon AKP’li üyelerin oylarıyla yüce divana göndermesine gerek duymadı. Muhalefet partilerinin komisyon üyeleri toplantı yaptı; 300 bin Euro’luk saat başta olmak üzere delillerin var olduğunu, bakanların “Rıza Sarraf’tan takım elbise aldım” gibi itirafları bulunduklarını, bakan çocukları ve kamu bankası genel müdürünün evinde çıkan ayakkabı kutularında, kasalarda çıkan milyonlarca dolar ve euro’yu kimsenin inkar etmediğini, buna rağmen yüce divan kararı çıkmadığını hatırlatıp, bu kararın siyasi olduğunun altını çizdiler.

Haberin Devamı


VAKIF, DERNEK HESAPLARI DA ŞEFFAF OLMALI

Haberin Devamı


İşte bu nedenle Başbakanın söylediği “şeffaflık zihniyet meselesidir” sözü boşlukta kalıyor. Birileri çıkıp da, “Söylemekle olmuyor, ne yaptığınız önemli, bunları yaparken şeffaflığı samimi olarak savunmanız mümkün değil” diyebilir ve bence çok da haklıdır. Hükümet paket üstüne paket açıklıyor ama piyasada hiçbir şekilde satın alınmıyor. Sebeplerinden biri de işte bu çelişkili tablo.
Bu arada seçim yaklaşırken, diğer parti gelirlerine dönük bir hamle mi yapılıyor sorusu akla gelebilir. Deneyimlere bakarsak abartılı bir soru olmaz..
Bence seçimlere eşit şartlarda girilecekse son dönemde pahalı gazete ilanlarında örneklerini gördük; belediyelerin, vakıf ve derneklerin siyasi kampanyalardaki rolü ele alınmalı. Gerek seçimler gerekse genel siyasi eşitliği sağlamak adına tüm belediyelerin, vakıfların, derneklerin gelir ve harcamalarının şeffaf hale gelmesi, kamuoyu tarafından açıkça görülmesini sağlamak da şart.

Yazarın Tüm Yazıları