Seçim sonrası frene basılsa da büyüme yüksek olur

SON veriler ekonomideki ısınmanın devam ettiğini gösteriyor. Yaşanan aşırı ısınmanın cari açık ve sıcak para kanalıyla ekonomik dengeleri bozduğu görülüyor ama görüldüğü halde yeterince önlem alınamıyor.

Bunun nedeni ise açık; 12 Haziran’da yapılacak olan genel seçimler...

Her zaman olduğu gibi politikacılar yine seçim öncesinde ekonomideki büyümenin, sonradan dengeleri bozacak olsa da, yüksek olması için ellerinden geleni yapıyorlar. Türkiye ekonomisinin kaderi hep aynı...

Belli olan şu ki; Hükümet seçime kadar aşırı ısınmayı önlemek için ciddi bir önlem almayacak ama seçim sonrasında ekonomide frene basılacağı kesin.
Ancak gelen veriler seçimden sonra frene basılsa bile, bu yılın tamamında büyümede hedefin çok üzerine çıkılacağını gösteriyor. Bir başka deyişle seçimden sonra basılacak fren, ekonomideki ısınmayı tümüyle önlemeyecek.

Önceki gün gelen sanayi üretim verileri de ekonomideki ısınmanın devam ettiğini gösterdi. Sanayi üretimi Ocak’ta, Aralık ayına göre hızlanırken, takvim ve mevsim etkisinden arındırılmış üretim, yeni rekor seviyesine ulaştı. Yıllık bazda Aralık’ta yüzde 16,7 artan üretim, Ocak’ta yüzde 16,2 ile piyasa beklentilerinin epeyce üzerine çıktı.

Gelen işaretler, üretim artışının sınırlı biçimde yavaşlasa da, Şubat’ta da yine çift haneli olacağını, Mart’ta ise yüzde 9 civarında olabileceğini gösteriyor.

Piyasalardaki bu beklentilerle 2010’un ilk çeyreğinde yüzde 17,2 artan sanayi üretiminin bu yıl ilk çeyrekte de, geçen yılın yüksek oranlı baz etkisine rağmen, yine çift haneli olacağı tahmin ediliyor.

İşte bu nedenle piyasalar bu yıla ilişkin büyüme tahminlerini, daha şimdiden artırmaya başladılar. Daha önce yüzde 4,5-5 olan büyüme tahminleri şimdiden yüzde 6’ya çıkarılmaya başladı.

ENFLASYONA RAĞMEN FAİZ DEĞİL KARŞILIK ARTAR

Piyasalar daha şimdiden büyüme hedeflerinin aşılacağını görürken bununla birlikte ithalatın, cari açığı artacağını ve enflasyonun beklenenden yüksek gerçekleşeceğini de şimdiden görmeye başladılar.

Böyle bir beklentinin normal olarak Merkez Bankası’nın politika faizlerinde artış yapacağı beklentisini de beraberinde getirmesi beklenir ama piyasada bu beklenti yok. Nedeni ise açık; Hükümet seçime kadar faiz artırmaz beklentisi.

Son dönemde açıklanan veriler ithalat büyümesi ve kredi rakamlarında yavaşlamanın olmadığına işaret ederken, bu bir anlamda sadece para politikası tedbirlerinin soğutma amacına hizmet etmediğini de gösteriyor. Ancak buna rağmen piyasalardaki beklenti yine parasal tedbirlere devam edilebileceği yönünde. Ekonomideki canlılık gösteren bu son veriler üzerine piyasalarda mevduat munzam karşılıklarının yerinden artırılabileceği beklentisi oluştu.
Merkez Bankası’nın Mart ayı beklenti anketine göre yılsonu TÜFE beklentisi yüzde 6.64’ten 6.77’ye yükseltilirken, cari açık tahmini ise 49.3 milyar dolardan 50.9 milyar dolara yükseldi.
Bu arada dün IMF Başkan Yardımcısı Lipsky’dn gelen enflasyon uyarısı da Türkiye’yi tarif eder gibiydi. Lipsky, küresel ekonomik toparlanmada öncülük eden gelişmekte olan ülkelerin hızlı büyümelerinin artan enflasyon baskıları dikkate alındığında aşırı ısınma riski yaratabileceği uyarısında bulundu. Lipsky yüzde 6,5-7civarında büyüyen gelişmekte olan ekonomilerin kapasite fazlası marjlarının büyük ölçüde kullanılmış olduğunu ve bunun sonucunda aşırı ısınma belirtilerinin görülmeye başladığını belirtti.
Aşırı ısınma ve bunun dengeleri bozacağı kesin ama bizde seçim var...
Yazarın Tüm Yazıları