Paylaş
Çünkü Merkez Bankası’nın kararları bankalar dahil tüm piyasalarda belirleyici olacak ama bankalar için özel ve hassas bir uygulamanın devreye girme vakti de gelmiş gözüküyor.
Bugün toplanacak Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’dan önemli bir karar beklemiyor. Hatta tümüyle hareketsiz kalması bekleniyor desek daha doğru olacak. Belli ki Merkez, FED harekete geçmeden bir şey yapmayacak.
Bankacıların bugüne dönük beklentisi sıfır ama ileriye dönük olarak Merkez Bankası kararlarında etkili olacak ekonomi yönetimi büyük önem taşıyor. Eğer hükümet baskısıyla Merkez Bankası, FED faiz artırdıktan sonra da hareketsiz kalırsa bu bankalar başta tüm piyasalar için yön çizecek bir tavır olacak. Dolayısıyla Merkez Bankası ile birlikte davranacak, gerekenin yapılması konusunda elinden geleni yapacak bir ekonomi yönetimi kritik öneme sahip.
Bankalar açısından gelecek ekonomi yönetimindeki isimler, sadece Merkez Bankası’nın alacağı kararlar nedeniyle önemli değil. Bankacılık sistemi, son 3-4 yıldır kan kaybediyor ve bu gidişe artık dur denilmesi gerektiği ortada. İşte yeni ekonomi yönetiminin bu hassas yönetimi yapabilecek niteliğe ve birikime sahip bir yönetim olması, bankalar açısından hayati önemli. Piyasayı ve bankaları uygulanmak istenen ekonomik politikaların yardımcısı değil de, engelleyicisi olarak gören bir anlayışın hakim olması halinde bankaların işi çok zor olacak.
Ekonomi yönetimi ve Merkez Bankası son 3-4 yıldır bankalara çok anlayışlı davranmadı. Ekonomi politikalarının ve dış kaynak sağlamanın tüm yükünü bankalara yükledi. Buna ek büyük altyapı yatırımlarını, vade kısıtına rağmen, uzun vadeli kredilerle Türkiye’deki bankaların finanse etmesini şart koştu ve tüm bunların sisteme belirli maliyetleri oldu. Bankacılar, gördüğüm kadarıyla, geçmiş yönetimi, kendilerini zorlayan ama durumlarını da anlayan bir yönetim olarak gördü. Bundan sonra da anlayışın devam etmesini, zora girildiğinde karşılıklı olarak aynı dili konuşmaya devam edeceklerini umut ediyorlar.
MOODY’S UYARILARI
Bankacılık sisteminin geldiği kritik nokta yabancı banka ve aracı kurumlar ile yatırımcıların da ilgisini çekmeye başladı. Yabancı kurum raporları “Türk bankacılık sisteminin inanılmaz biçimde hala sağlam olduğunu” söylüyorlar ama risklerin büyüdüğüne de dikkat çekiyorlar. IMF’in bankaların gerçek durumunu görmek istediğini, bunun üzerine odaklanacağını artık biliyoruz.
Dün yapılan Moody’s açıklamasında açıkça bu risklere değinildi. Mevduat artışındaki düşük büyüme ve döviz kaldıraçlarındaki artışın karı baskılayacağı görüşünde. Bu hükümet döneminde banka kârlarının baskı altında kalacağını tahmin eden Moody’s, üçüncü çeyrek rakamlarının iyi gelmediğini, 3 büyük bankanın son 5 yılın en kötü dönemini geçirdiğini belirtiyor. Bu açıklamayı yapan Moody’s uzmanı, kendilerinin 2016’da Türkiye’nin yüzde 2.9 büyümesini beklediklerini dolayısıyla sektörü yukarıya itecek bir faktör olmadığını söylüyor. Aynı kapsamda mevduatlar artmadığı için dış finansal kaynakların artması gerektiğini belirtirken, bunun gerçekleşmesinin de zorluğuna dikkat çekiyor. Moody’s kurlardaki yüksek oranlı artışa rağmen batık kredilerin beklenenden yavaş artığını belirtirken, bunu döviz borçlusu şirketlerin sağlamlığına bağlıyor.
Ancak bankacılarla konuşmalarımdan biliyorum ki; şirketlere esnek davranarak batıkları artırmamak için çok çaba gösterdiler ama artık zorlanıyorlar.
Özetle; bankalar için ekonomi yönetimindeki isimlerin önemi bir hayli fazla.
Paylaş