Paylaş
Hükümetin bir süredir genel seçimlere hazırlık için; “siyasi istikrarın ekonomik istikrar için şart olduğunu” dile getirdiğine şahit oluyoruz. Belli ki seçim sürecinde tek başına iktidar gerektiği, koalisyonların kötü olacağı işlenecek.
Başbakan Davutoğlu’nun şimdiden, her siyasi sinyali kullanıp , “bunlar koalisyon yapacaklar” demesi, bence bu politikanın ipuçlarını veriyor.
Bu sırada Anayasa Mahkemesi’nin seçim barajıyla ilgili alacağı karar gündeme düştü. Barajın kalkıp kalkmayacağı, Haziran seçimlerinde hangi oranın uygulanacağı tartışmaya açıldı. Ankara Kulislerinde söylenti ve tahmin çok; “Anayasa Mahkemesi’nin genel kurulda barajla ilgili yasayı iptal etmesi halinde fiili olarak seçimlere baraj olmadan gidileceği” bile konuşulmaya başladı.
Barajla ilgili tartışmalar nasıl sonuçlanacak bilemiyorum ama koalisyonlardan korkmamak lazım. 2000-2001 yıllarında en radikal ekonomik reformların üçlü koalisyon döneminde gerçekleştirebildiğini herkesin hatırlaması gerek.
Aslında sadece ekonomide değil siyasette de bir çok tıkanma bu dönemde aşıldı. Apo’nun yararlandığı, idam cezasının kaldırılmasının bu koalisyon döneminde gerçekleştirilebildiği unutulmasın. Hiçbir tek başına iktidar bu kararı alamazdı.
Yine AB’ye tam üyelik için en cesur adımlar da bu dönemde atılabildi.
Ekonomiye gelince; darbe hükümetlerini saymazsak, Üçlü Koalisyon Hükümeti ekonomik açıdan en radikal kararların alındığı Hükümet idi. Hiçbir tek başına iktidarın cesaret edemeyeceği ekonomik kararlar bu koalisyon döneminde alındı.
On yılların getirdiği hesapsız ve popülist kararların bankacılık sisteminde yarattığı yük, çok sayıda bankanın tasfiyesi pahasına, bu dönemde temizlendi, sistem konsolide edildi. Ekonomiyi batıran kara deliklerin kapatılması için, radikal sosyal güvenlik reformu yapıldı, KİT ve kamu bankalarının görev zararları kaldırıldı, Merkez Bankası bağımsızlığı başta olmak üzere, ekonominin küreselleşmeye uyumu için gereken bağımsız kurumlar bu dönemde oluşturuldu.
YENİ TIKANMA DA UZLAŞMAYLA AŞILABİLİR
Ekonomiyle ilgili herkes; 12 yıllık AKP iktidarları döneminde, bu radikal kararlardan birinin bile alınamadığını çok iyi görecektir. AKP iktidarları, üçlü koalisyon Hükümetinin ekonomide aldığı kararların nemasını yedi, küresel gelişmelerle birleştiğinde, sağlanan ekonomik istikrar sayesinde seçim üzerine seçim kazandı. Babacan’ın koalisyon Hükümetinde girilen ekonomik yola sadık kalması nedeniyle, AKP döneminde istikrar korunabildi, reform yapılamadı.
Ekonomideki tıkanmanın üçlü koalisyon döneminde alınan kararla aşıldığını unutmayalım. Orta gelir tuzağı ve sürdürülebilir büyüme oranlarının düşmesinin aslında yeni bir tıkanmanın işaretleri olduğunu da artık herkes görmeli.
Demek istediğim o ki; AKP Hükümeti toplumsal kesimleri “koalisyon olur” diye korkutsa da, bu korkunun içi boş. Özellikle işalemi, “kim iktidara gelirse gelsin ekonomik politikaların temelde değişmeyeceği gerçeğini” artık görmeli. Almanya’daki büyük koalisyon örneğinde olduğu gibi; çok iyi dizayn edilmiş geniş tabanlı bir Hükümet, köklü sorunları çözüp ülkeyi geleceğine taşıyabilir.
12 yıllık deneyim tek başına güçlü iktidarın, bu kültürde, toplumu demokrasiden uzaklaştırdığını bize gösterdi. Yakınılan kutuplaşma ancak toplumsal kesimlerin koalisyonu ile yumuşatılabilir. Toplumsal uzlaşmanın formülü de koalisyonda.
Çatışma görüntüsü önlenebilirse, koalisyon birçok köklü soruna çözüm olabilir.
Paylaş