Özelleştirme ihalesi iptalinin etkileri

BAŞBAKAN Tayyip Erdoğan’ın otoyol ve köprü ihalesinin iptal edileceğini duyurmasının ardından, bunun sadece bir ihale iptali olmayacağı, başka etkileri olacağı yönündeki tahminlerimi belirtmiştim.

Haberin Devamı

Başbakan bu haberi verdi ama ekonomi yönetiminde hatta özel sektör firmalarında bile “iptal edilmeyeceği” konusunda umut vardı. Geçen hafta Bakanlar Kurulu toplantısı sonrası yapılan açıklama ile bu umutlar da bitti ve ihalenin iptali kesinleşti. İhalenin iptal edilmesiyle birlikte bundan sonraki ihalelere katılım için özellikle yabancı firmalarda bir kuşku doğabileceğini söylemiştim. Aldığım son bilgiler, bazı yabancı firmaların böyle bir kuşkuyla hareket etmeye başladıklarını gösteriyor.

Türkiye’nin önünde büyük altyapı yatırımları var. Bu işlerin çoğu, yabancı büyük firmaların ortaklıkları ile yapılabilecek kadar büyük işler. Her ihale için yurt dışına Hazine garantisi verilemeyeceğine göre, yerli firmaların işlerin yapılacağı konusunda yabancı partnerlerini ikna etmeleri gerekiyor.

İşte otoyol ve köprü ihalesinin iptali ile birlikte, zaten sayıları sınırlı olan büyük yabancı firmaların ürktüğüne ilişkin sinyaller gelmeye başladı. Yabancı firmaların korkusu “milyonlarca dolarlık hazırlıklar yapılıp hazırlanılan işlerde, en uygun teklifi verene bile iş verilmiyorsa bu kadar masrafa ne gerek var?” noktasında. Yani eğer bir ihale yapıldıysa, şeffaf biçimde yarışma yapılıp en uygun teklif bulunduysa, bu ihalenin neden iptal edildiğini anlayamıyorlar.

Bundan sonraki işlerin ille de özelleştirme ihaleleri olması gerekmiyor, büyük altyapı inşaları için de aynı kaygı ve çekimserlik söz konusu. Gelen bilgiler İstanbul’a yapılacak yeni havaalanı için niyetli olan, bunun için teklif zarfı alıp yerli firmalarla konsorsiyum oluşturmak için müzakereler yapan bazı büyük yabancı firmaların son gelişme üzerine “Bizim yeniden değerlendirme yapmamız gerekiyor” diyerek, çekimserlik göstermeye başladığı yolunda…

İşin bu yönüne ciddi bakmak, endişeleri azaltacak adımlar atmak gerekecek.

Başbakan Erdoğan dün Anadolu Ajansı’na yaptığı açıklamada bu ihale için olması gereken en üst rakamı araştırdığını, iki kat fiyat çıktığını, en düşük olması gereken rakamın 7 milyar dolar çıktığını belirterek, “Böyle çıktıktan sonra ben bunu verirsem vatana ihanet ederim, halkıma ihanet ederim” demiş. Bence iş bu noktaya varmadan, eğer bir asgari fiyat araştırması yapılacaksa önceden yapılması, bu fiyatın altında gelecek rakamların kabul edilmeyeceğinin söylenmesi gerekiyordu. Böyle bir asgari koşul konmadan ihale yapılıp sonradan bu fiyatın düşük bulunması, ister istemez çeşitli spekülasyonlara neden olabiliyor.

Haberin Devamı

BAŞKENT GAZ İÇİN BEKLENECEK

Haberin Devamı

Başbakan Tayyip Erdoğan, otoyol ve köprüler için menkul kıymetleştirme işlemi yapılıp, halka arz yapılabileceğini söylemiş. Böyle bir yola gidilmesi için zamana ihtiyaç duyulacağı kesin. Şahsen böyle bir yola gidilse bile bunun en erken 2014 yılında olabileceğini, o dönemki uluslararası koşulların böyle bir satış için gerekli olup olmayacağının şimdiden bilinemediğini söylemeliyim.

Bu arada otoyol ve köprü özelleştirmesi ihalesinin iptal edildiği duyurulurken, Başbakanın iptal sinyali verdiği ikinci iş olan BaşkentGaz ihalesinin iptali resmen açıklanmadı. Bunun nedenini sorduğumda, ihale sonuçları için Rekabet Kurumu ile Enerji Piyasası Düzenleme ve Denetleme Kurumu’ndan görüş istendiğini henüz bu görüşlerin gelmediğini, gelince karar için Özelleştirme Yüksek Kurulu’na sunulacağını öğrendim. Yani iptal kararı verilecekse bile bu daha sonra açıklanacak.

Bu arada iptal edilen otoyol ve köprü ihalesinin 5.7 milyar dolar olduğu, bütçenin bu gelirden mahrum kalacağı unutulmamalı. Aynı şekilde Başkent Gaz’ın satışının 700 milyon doları  belediyenin borcu nedeniyle tahsil edileceği için, bu kadar bütçe geliri de kaybedilmiş olacak. Bence özelleştirme ciddi bir iş ve önceden iyi planlanıp yola çıkılmalı. Önceden belirtilmeyen asgari fiyat gibi nedenlerle iptal edilmesinin olumsuz etkileri, ihaleyle sınırlı kalmaz.

Yazarın Tüm Yazıları