Paylaş
Sadece yerli bankalar kanalıyla bu büyük işlerin finansmanı sağlanmaya çalışılıyor. Bunun için bankalar konsorsiyumu kuruluyor ama burada da büyük zorluklar var. Hem yerli bankalar haklı olarak, konulan özkaynak oranının çok artırılmasını istedikleri için yüklenicilerin riski çok büyüyor, hem de kredi sınırlamaları nedeniyle yerli bankaların finansmanı giderek daha zora giriyor. Yani işi ihaleye çıkmak yetmiyor, bunun finansmanını da birlikte düşünmek gerekiyor. 3.Köprü, Gebze-İzmir otoyolu örneklerinde de gördüğümüz gibi, finansmanı sıkıntılı olduğu için, ihaleye konu işler bölünerek yapılmak zorunda kalıyor. Ancak bunun bile işlerin finansmanı için yetmediği görülüyor.
Geçen haftayapılan Deloite sohbetlerinin konusu ‘Altyapı finansmanı için sermaye piyasasındaki fırsatlar’ idi. Benim konuşulanlardan anladığım; bu projelerin finansmanı için bazı ülkelerde büyüyen ‘proje bonoları’ ile bizim bu büyük projeleri finansa etmemiz hemen hemen imkansız. Örnekler var ama uygulama bizde çok yeni ve tüm dünyada da olduğu gibi büyük projelerin finansmanı için geleneksel mekanizmalar daha uzun süre hakim olacak.
Yani büyük altyapı projelerinin finansmanında sermaye piyasasından umut yok.
Sohbetin açışını yapan Deloite Türkiye CEO’su Hüseyin Gürer, Türkiye’de fiziki yatırım iştahının arttığını belirtirken, özel olarak enerji yatırımları üzerinde durdu. İçerdiki talebi karşılamak için 10 yıl içinde 100 milyar dolarlık enerji yatırımına ihtiyaç olduğunu belirten Gürer, toplam yatırım oranı yüzde 20’ler civarında gezinirken, tasarruf oranının bunu karşılamaya yetmediğini, ideal olanın bu yatırım oranının yüzde 25’lere çıkması ve buna paralel olarak tasarruf oranın yükselmesi olduğunu kaydetti. Gürer, yatırımlara özel sektörü çekmek için sektördeki kumu payının daha da düşürülmesinin yanında enerji piyasasının serbestleştirilmesi ve destekler verilmesi gerektiğini belirtti.
10 YILDA 400 MİLYAR DOLARLIK PROJE
Konuşma sonrası düzenlenen panelde konuşan Türkiye Müteahhitler Birliği Başkaın Emin Sazak ise, Türkiye’de çalışmaları yürüyen büyük projeleri tek tek saydı ve tahmini bedellerini açıkladı. 6 bin km hızlı demiryolu, 3. Köprü, yeni İstanbul havaalanı, sağlık kampusları, limanlar, küçük orta ölçekli HES projeleri, Gebze-izmir otoyolu, 2. Boğaz tüp geçit, Kanal İstanbul gibi büyük projelerin tahmini olarak 2023’e kadar 200 milyar dolarlık bir hacim tuttuğunu söyledi. Kentsel dönüşüm için 400 milyar dolarlık tahminler yapıldığını, 2023’e kadar bunun yarısının bittiğini varsayabileceğimizi kaydeden Sazak,önümüzdeki 10 yılda 400 milyar dolarlık bir proje finansmanından söz ettiğimizi açıkladı.
Özetle; bu kadar büyük bir proje stokunun finansmanını gerçekleştirmek çok zor. Düzenlenen panelde katılımcılar, bu kadar büyük projenin birarada ihale edilmesiyle, finansman açısından sıkıntının daha da büyüdüğünü, projelerin birbirleriyle yarıştığını, bu nedenle teker teker çıkılmasının daha iyi olacağını söylediler. Bunun yanında sık sık yakınılan bir başka konu da, projelere hazırlanırken, finansman boyutunun hiç düşünülmediği, dolayısıyla işler alındıktan sonra bankanın finansmanı için çok uzun bir sürenin mevzuatın değiştirilmesiyle geçtiği, bunun da işleri gereksiz uzattığı konusu idi...
Herkes, küresel şartları da göz önünde tuttuğumuzda ‘Bu kadar büyük projenin bir arada finansmanının bulunmasının çok zor olacağı’ yönündeydi.
Yani büyüyen fiziki yatırım iştahının, rasyonel imkanlar göz önüne alınarak, azaltılması gerekebilir. Keşke imkan olsa da her şeyi bir arada yapabilsek ama belli ki olmayacak. Açıkcası; yatırım stokunun azaltılmayıp, özel sermaye ile olmayınca giderek daha fazla bütçeye yüklenileceğinden korkuyorum.
Paylaş