Paylaş
24 Ocak 1980 kararları Türkiye ekonomisinin küreselleşme için niyet beyanı anlamı taşıyordu, bu kararlar geliştirilerek, adım adım küresel sisteme uyum sağlanmaya çalışıldı. Bu yolda son adımların ise 2000’de, üç siyasi partinin oluşturduğu koalisyon hükümetince atıldığını söylemek lazım. AKP’nin tek başına iktidarını getiren bu radikal ekonomik reformlar, 2007 yılına kadar sürdü. Sürekli olması gereken reformların durmasının üzerinden 10 yıl geçti ve ekonomi yeniden tıkanma noktasına gelmeye başladı.
2000’de pekiştirilen Merkez Bankası bağımsızlığı ise küresel ekonomiye uyum, yabancı sermaye, dolayısıyla ekonomik istikrar açısından kilit öneme sahipti. Merkez Bankası bağımsızlığı büyük yara aldığı için, alacağı kararlara artık kuşkuyla bakılıp, siyasetin etkin olmasından korkuluyor. Merkez Bankası’na kalsa, teknik olarak gereken faiz kararı belli ama piyasa bu kararların alınamayacağını biliyor, ancak ne kadar yaklaşılacağına bakıyor.
Piyasalar yarınki kararda neye bakacak derseniz; “ortalama faizin kaça geleceğinin işaretini verecek faiz oranlarında yapılacak artırımlara” diyebiliriz. Yetmeyecek; çarşamba günü hangi faizi ne kadar kullanıp, piyasayı fonladığı ortalama faizin kaça geleceğine bakacak.
Bu kadar karmaşık, çünkü Merkez Bankası, hükümet istemediği için resmi değil örtülü faiz artırımı yapıyor, kulağını tersten gösterip işleri karıştırıyor. Piyasanın önünü görmesini sağlayacak faizde sadeleştirmeden vazgeçildi. Eski Başkan Başçı’nın dönemindeki “politikacıya ayrı, piyasa ayrı oran” anlamı taşıyan, geniş faiz koridoruna geri dönüldü.
RADİKAL KARAR KURU İNDİRİR
Şimdi Merkez Bankası’nın elindeki 4-5 faiz oranından hangisini ne kadar kullanıp, piyasadaki ortalama faizi kaça çıkaracağı önemli. Faiz koridorunun alt bantı olan 7.25’lik oranda değişiklik beklenmiyor. Piyasalar, politika faizi, faizin üst bantı ve geç likidite penceresi oranlarında artırım bekliyor. Yüzde 8’lik politika faizi 8.25 ya da 8.50’ye çıkartılabilir. Yüzde 8.50’lik üst bant ise yüzde 9-10 arasına yükselebilir. Yüzde 10 olan ve son dönemde üst bant haline gelen geç likidite penceresindeki oranın ise 11’e çıkarılması bekleniyor.
Piyasa oyuncuları üst bantın kendileri açısından önemli olduğuna dikkat çekiyorlar. Örneğin geç likidite penceresi faizi yüzde 10’dan 12’ye çıkarılıp, bunun kullanılmasına devam edileceği söylense, TL’nin değer kazanıp kurların düşebileceğini söylüyorlar. Ancak şu anda yüzde 9’lardaki ortalama fonlama faizinin artırılmayıp, bu seviyede kalması halinde kurun da mevcut seviyeyi koruyacağı belirtiliyor. Merkez Bankası, radikal artırımlar yapsa kurlar epey aşağı gelebilir, ancak buna ihtimal veren yok. Mevcut ortalama faizi koruyacak biçimde altta küçük artırımlar, geç likidite penceresinde de 1 puanlık artırıma daha çok ihtimal veriliyor.
Merkez’in geçen hafta içinde, küresel iklim iyi diye ortalama faizleri aşağı getirdiği, kurun hemen arttığını hatırlatan piyasa oyuncuları, “Hükümet istedi diye Merkez faizi aşağı getirmeyi deniyor ama piyasanın tepkisi açık” dediler.
Yani enflasyon yükseldiği için faiz oranları da, örtülü ya da resmi, artmak zorunda. Birileri istemiyor olabilir ama ekonominin kuralları işlemeye devam ediyor.
Paylaş