Paylaş
Merkez Bankası’nın artan risk iştahının yaratacağı yoğun kısa vadeli sermaye girişlerine karşı, yine klasik olmayan yöntemlerle denge arayışına devam edeceği anlaşılıyor. Klasik olmayan yöntemler diyoruz çünkü Merkez Bankası yaptığı açıklamada hem kurların mevcut seyrini sürdürmesini sağlayacağını, hem de kredi hacmindeki artışın yüzde 15’in üzerine çıkmasını engelleyeceğini belirtiyor. Sermaye hareketlerinden etkilenmesi halinde ek tedbirler alacağını da söylüyor. Bu hedefler, elbette piyasaların önlerini görmeleri açısından olumlu sayılabilir.
Ancak bunu yaparken, piyasa ekonomisinin işleyişine zarar veren yöntemlerin uygulanacağını unutmamak gerekiyor. Kısa vadede önlerini görme imkanı kazanacak piyasaların orta –uzun dönemde sıra dışı yöntemlerin “yol olma” tehlikesini de, bence şimdiden düşünmeleri gerekiyor. Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, son Enflasyon Raporu’nu açıklarken, artık alıştığımız yol, uçak, araba benzetmelerine ek olarak “3 tane 5’lik oran” söylemini getirdi. Başçı, enflasyon, büyüme ve cari açığın milli gelire oranında yüzde 5 oranını tutturduğu zaman kendisini başarılı sayacağını söyledi. Özetle; Başçı’nın hedefi bu 3 tane yüzde 5’lik oranı tutturmak diyebiliriz.
Bir Merkez Bankası Başkanı’nın enflasyon dışında bir oranı hedeflemesi sizce doğal mıdır? FED bile işsizliği hedefledi, ya da olağanüstü bir dönem o nedenle bu oranları “finansal istikrar” adı altında Merkez Bankası yönetimlerinin hedeflemeleri de doğaldır, diyebilirsiniz… Şahsen; tüm bu olağanüstü koşullara rağmen Merkez Bankası yönetimlerinin hala asıl olarak fiyat istikrarını hedeflemesi gerektiğini düşünüyorum. Daha fazla hedef için aynı zamanda çalışmanın, asıl hedefe ulaşılmasını zora sokacağı çok açık. Dünyada, küresel krizin de etkisiyle, artık enflasyon sorunu yok olmuşken, Türkiye ekonomisi için hala yüzde 5’lik enflasyonu hedeflemek, sizce bunun en iyi kanıtı değil mi? Üstüne üstlük öteki yüzde 5’lik oranlardan cari açığa ilişkin olanı da, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)na yöntem değiştirtip, daha küçük oranlar çıkmasını sağlayarak yerine getirilmeye çalışılıyor...
ENFLASYON HEDEFİNE GÜVENİLMİYOR
Başçı Enflasyon Raporu’nu sunarken, baz aldıkları senaryoyu da açıkladı. Kabaca; tüm parametrelerde mevcudun dışına çıkacak bir seyir beklenmiyor. Bu koşullara göre oluşturulan yüzde 5.3’lük enflasyon hedefi konusunda ise piyasalarda güven sağlandığını söyleyemiyoruz. Enflasyon Raporu’nun açıklanmasından sonra yapılan piyasa analizlerine baktığımızda bu yıl sonu enflasyonu için yüzde 6,5-7 civarında tahminlerin ağırlık kazandığı gördük. Hedefe güvenilmemesinde piyasalarda oluşan “Merkez asıl olarak büyümeyi hedefliyor, enflasyonu gözardı edecek” algısının payı büyük. Bu arada konulan hedeflere karşı; küresel ekonomideki toparlanmanın erken başlaması, emtia fiyatlarındaki artış, talepte seçim etkisiyle beklenenden yüksek artış, gelişmiş ülke para politikalarının erken değişmesi gibi riskler de sayılıyor. Moody’s’in not artırımına engel olarak saydığı, cari açığın yapısal olarak düşürülememesi, özel sektörün yüksek dış borcu ve sermaye hareketlerindeki olası değişim gibi riskler de piyasada kabul görüyor. Bu risklere rağmen, hem de akademisyen kimliği olan, bir Merkez Bankası Başkanı’na, “Ben artık onların söylediklerine bakmıyorum, işime bakıyorum” diyerek, büyüklerinden öykündüğü belli “tepeden tavır” da
bence yakışmıyor...
Paylaş