Paylaş
Piyasalar küresel bazda yaşanan son gelişmeler nedeniyle Merkez Bankası’nın faizlerde bir değişiklik yapmayacağı görüşünde. Aksi yönde karar bekleyen piyasa oyuncusu, hemen hemen yok gibi.
Bir başka deyişle; Merkez Bankası yönetimi faizde vereceği kararla, yine Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı üzecek gibi görünüyor.
Çünkü Cumhurbaşkanı Erdoğan faiz konusundaki ısrarını sürdürüyor. Hatta geçen hafta yaptığı bir konuşmada “bir tek faizlerde başarılı olamadım” diyerek, ısrarının dozunu iyice artırdı. Erdoğan yine bildiğimiz argümanı kullanıp, bu kez enflasyonu da hiç ağzına almadan, mevcut faiz oranlarıyla yatırım yapılamayacağını, kredi maliyetinin yüzde 13-14’leri bulduğunu söyledi. Bununla birlikte, “doğru gözlük kullanın” diyerek, çok yüksek kar elde etmekle suçladığı bankalara yine çıkıştı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın faiz başta olmak üzere, ekonomiye ilişkin eleştiri dozunu artırdığı göze çarpıyor. Aynı konuşmasında “inşaatı gözardı edenlere tahammül edemeyiz” demesi, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, hatta Başbakan Davutoğlu’na bir uyarı olarak algılandı. Bu arada Erdoğan’ın yakınlarının gazete yazılarında ve kulislerde, Babacan’a eleştiri dozunu artırıp, faizler konusunda Babacan yönetimini suçladıklarına şahit oluyoruz.
Babacan ile birlikte suçlanan Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in, hafta sonunda twitter’daki hesabından, enflasyonun yüzde 9.2, faizin yüzde 8 civarında olduğunu hatırlatıp, “yani negatif faiz veriyoruz” mesajı yayımlaması da ayrıca dikkat çekti.
Merkez Bankası yönetimi yaptığı son açıklamalarında hep enflasyon hedefe yaklaşana kadar sıkı para duruşuna devam edeceğini söylüyor. İşte bu nedenle, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeni çıkışına rağmen, PPK toplantısından faiz kararı çıkması beklenmiyor.
Aslında piyasalar da faizdeki bu çatışma havasına alışmış görünüyor. Bu tartışmayı daha çok bir iç politika malzemesi olarak görüyor. Babacan ve ekibinin doğruyu yapacağına inanıyor, davranışlarını da ona göre belirliyorlar. Yani Cumhurbaşkanı’nın sert çıkışına rağmen, faiz indirimi bekleyen yok.
TAHVİL FAİZLERİ İNEBİLİR
Merkez Bankası Rusya krizinin de etkisiyle, aşırı değerlenen doların daha fazla çıkışını engellemek için çaba gösterdi. Bu amaçla özellikle TL likiditesini sıktı ve burada sıkı duruşuna devam ediyor. Artı olarak, Refahyol Hükümetleri döneminde gündeme gelen “kamu havuzu”nu anımsatır biçimde, enerji KİT’lerinin döviz ihtiyaçlarını kendilerinin karşılayacağını söyledi.
Tüm bunlar döviz fiyatlarındaki aşırı artışı frenlemek için yapılıyor. Aslında hızlı çıkışlara karşılık Merkez Bankalarının, aynen Rusya’da olduğu gibi, kendi faiz oranlarını artırması gerekir ama Merkez bunu yapmadan işi götürmek istiyor.
Bu arada her ne kadar Merkez’in TL’yi kısmasıyla piyasa faiz oranları yüksek seyretse de, Hazine kağıtlarının faiz oranlarının, piyasadaki genel yumuşama havasına da bağlı olarak, aşağı geldiği görülüyor. Bu düşüş bankaların işine geliyor; yüklü tahvil stokları nedeniyle düşüş oldukça daha fazla kar yazacaklar. İşte bu nedenle yılsonu geldiğinde tahvil faizleri daha da aşağı gelmiş olabilir.
Kısacası; Merkez Bankası siyasi baskıyla faiz indirse de, sonunda yükseleceğini biliyor. Kim sopa gösterirse göstersin piyasa kendi yolunu sonunda hep buldu. Baskıyla piyasa fiyatlarını belirlersiniz ama Türkiye kısa vadede baskılanan piyasaların sonunda patladığını ve çok daha ağır faturalar ödendiği şimdiye kadar çok gördü.
Paylaş