Paylaş
İşte bu nedenle bu haftaki Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında alınacak kararlar merakla bekleniyor.
Koalisyonun olmayacağı kesinleştikten sonra piyasalarda yaşanan bozulmayı artık Merkez Bankası’nın tümüyle tersine çevirmesi mümkün görünmüyor. Ancak Merkez Bankası’nın yarın alacağı karar piyasalar tarafından, “yaşanan sıkıntının büyüklüğünün ne kadar farkında olduğu” açısından bir test olacak. Bunun yanında tabi ki yine Merkez Bankası’nın bağımsız olarak hareket edip etmeyeceği, özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tepkisine göre karar almaya devam edip etmeyeceği de test edilmiş olacak.
Merkez Bankası’ndan beklenen en etkili kararın faiz oranlarında ciddi bir artırım olacağı kesin. Bunu yaparken, hazırlıkları yapıldığı söylenen “sadeleştirme“ adı verilen adımın hangi ölçüde atılacağı da merak konusu. Merkez Bankası’nın bu belirsiz ortamda sadeleştirmeyi erteleyebileceğini tahmin edenler de var. Eğer sadeleştirme başlarsa, bunun hangi yöntemle yapılacağı, bantın üst ve alt oranlarının mı birbirine yaklaştırılacağı, yoksa bantın üst oranı korunup politika faizinin mi yükseltileceği de merak konusu.
Özetle; özellikle kurlardaki aşırı artışın önüne geçebilmek için Merkez’in elindeki tek etkili silah olan faiz oranlarını kullanıp kullanmayacağı, faiz arttırılırsa dozun ne olacağı merakla bekleniyor. Merkez Bankası’nın döviz rezervleri sınırlı olduğu için, bununla birlikte yüklü döviz satışlarına girişmesi ise pek mümkün değil.
Merkez Bankası yüklü faiz artışı kararı verse bile, oluşan olumsuz havayı tersine çevirme imkanı pek yok. Buna rağmen yarın alınacak kararları yine de merakla bekleniyor. Çünkü Merkez’in alacağı karar gidişata müdahale edip etmeyeceğini ya da hangi araç ve dozda müdahaleyi seçtiğini ortaya çıkaracak.
Bir başka deyişle karardan sonra ortalık çok sakinleşmeyecek. Ancak hiçbir şey yapmaz, ya da döviz depo faiz oranlarını artırma gibi, etkisi olmayacak kararlar alırsa işte o zaman piyasadaki paniğin daha da büyümesine neden olabilir.
‘DOLAR 3 TL İYİDİR’ SÖZÜ…
Piyasanın bu sabah haftaya nasıl başlayacağı önemli olacak. Paniğin devam edip etmeyeceği, siyasi belirsizliğin yeterince satın alınıp alınmadığı belli olmaya başlayacak. Bugünkü Davutoğlu- Bahçeli görüşmesinden koalisyon adına fazla bir şey beklenmiyor ama olumsuz açıklamalar yine de piyasadaki bozulmanın derinleşmesine neden olabilir.
Bu arada Cumhurbaşkanının ekonomi danışmanlarından gelen, “Doların 3 TL olması rekabet açısından iyi olur” gibi sözler, dikkatle izleniyor. Bu sözler Cumhurbaşkanının görüşlerini yansıtıyorsa, yine faizlerde bir hareket istemediğinin ve Merkez’e baskı yapacağının göstergesi olarak okunabilir. Ancak bu sözlerin neyi temsil ettiğini yorumlamak bu aşamada zor görünüyor.
Artık doların 3 TL olacağı tahmini giderek yayılıyor. Bazı piyasa uzmanları “Dolar seçime kadar bile 3 TL olabilir” diyorlar. Merkez’in harekete geçmemesi halinde, bunun kısa süre içinde olma ihtimalini yüksek görüyorlar.
Herkes bu yeni dolar kuruna kendini alıştırıyor ve Hükümet de sanki bunu artık kabullenmiş gibi gözüküyor. Peki, dolar 3 TL olursa, daha da üzerine çıkarsa makro dengeler ne olur, borçlu özel sektör ne yapar, banka borçlarında nasıl bir sıkıntı olur hesaplanıyor mu? Gördüğüm kadarıyla kimsenin bunları düşündüğü yok.
Paylaş