Paylaş
Çoğu zaman olduğu gibi, son tartışmalarda da siyasi etki altında kaldığı gerekçesiyle siyasi itibarı tartışmaya açılmıştı.
Ancak dün açıklanan ocak ayı verileriyle birlikte, siyasi nedenlerle itibar kaybının yanında, teknik olarak da Merkez Bankası’nın itibarının tartışmaya açıldığını kabul etmemiz lazım. Çünkü Merkez Bankası Başkanı çıktı; ocak ayı sonu itibariyle yıllık enflasyonda hızlı düşüş beklediklerini, ilk verilerin buna işaret ettiğini belirtip, bunun üzerine 4 Şubat’ta olağanüstü toplantı yapıp faizleri indirebileceklerini söyledi. Cumhurbaşkanı’nın “faiz indir” baskısı üzerine, durup dururken yapılan bu açıklama üzerine piyasalar karıştı, kurlar zıpladı.
Dün Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ocak ayı enflasyonunu açıkladı; Merkez Bankası ve piyasa beklentilerinin dışında, ocak ayı tüketici fiyatlarının yüzde 1.1 oranında artış gösterdiğini saptadı. Merkez Bankası tahminleri tutmadı, yıllık enflasyon oranında 1 puanın üzerinde düşüş yaşanmadı, Yıllık TÜFE artışı yüzde 8.2’den yüzde 7.24’e indi.
Bunun üzerine Merkez Bankası dün bir açıklama yapıp, 4 Şubat’ta olağanüstü toplantı yapıp faiz indirim kararına gerek olmadığını söyledi.
TÜİK’in yaptığı, “Küçük bir payla Merkez Bankası’nı kurtaran rakam açıklaması” tabi ki dikkatlerden kaçmadı. TÜİK’e güvensizliğin sonu çok kötü olabilir. O nedenle TÜİK’in bilerek hata yapmadığını düşünmek zorunda hissediyoruz.
TÜİK Mİ, MERKEZ Mİ YANILDI?
Ama TÜİK’in bu rakamı nedeniyle Merkez Bankası’nın teknik kapasitesine şüphe duyduğumuzu da belirtmemiz lazım. Çünkü biliyoruz ki; Merkez Bankası iktisatçıları yetkindir ve enflasyon tahmini gibi analizleri sürekli yapar. Piyasada hakim olan kanı; ellerindeki veri setlerinin iyi olmasının da etkisiyle, Merkez Bankası’nın bilimsel sağlıklı tahminler yaptığı yönündedir. Bu nedenle piyasalar Merkez Bankası iktisatçılarına güvenir, onların tahminleri konusunda fazla sorgulayıcı olmazlar.
Bu güven önemlidir çünkü Merkez Bankası ileriye dönük faiz kararlarını bu analizlere bağlı olarak verir, yani para politikasının yürütülmesi, Merkez Bankası iktisatçılarının yetkinliğine bağlıdır. Bu analizler ne kadar yeterli olursa, parasal politika o kadar iyi yönetilir.
Merkez Bankası iktisatçılarının yetkinliği konusunda şüphe uyandırmaya banka yönetiminin hakkı yoktur. Ne olduysa açıkça ortaya konmalı….
Paylaş