2000 yılından bu yana ilk kez, ekonomide kamu dengesi için, yüzde 6.5’un altında bir faiz dışı fazla (FDF) hedeflenecek. Daha önce yüzde 6.5 hedeflenmesine rağmen, altında kalındığı oldu ama hedef olarak ilk kez 2008’de düşük bir rakam hedeflenecek.
FDF hedefi "mali disiplin"in bir göstergesi olmuştu. Zaman zaman FDF’nin mali disiplin için yetmediği, bütçe açığının hedeflenmesi gerektiği söylendi ama yine de kamuoyunda FDF hedefi hep mali disiplinin en önemli göstergesi olarak algılanmaya devam etti.
Şunu söylemek istiyoruz ki; AKP Hükümeti acaba ekonomide işin bittiğini, artık istenen yola girildiğini düşündüğü için mi, FDF hedefini daha düşük belirleme cesaretini gösteriyor?
İŞLER BİTMEDİ
Bizce ekonomide henüz yapılacak işler bitmiş değil.
Tam tersine, yakalanan istikrarı korumak adına belki bundan sonra çok daha hassas olunması gereken bir döneme giriyoruz. Yani hálá işlerin tersine dönme tehlikesi mevcut.
Son dönemde özellikle enflasyonla mücadele açısından, çoğu kesimde bir gevşeme görüldüğünü söylememiz lazım. Halbuki enflasyon hálá iki haneye çok yakın bir düzeyde ve sanki bu düzeylerde bir katılaşma olduğu hissediliyor.
Yani, ekonomileri kalıcı istikrara kavuşmuş batı ülkelerini yakalamak için yıllık enflasyonumuzu yüzde 2-3’lük bir düzeye indirmemiz şart.
TAVİZSİZ MÜCADELE
Bu rakamlara inmek için ise enflasyonla mücadeleden kesinlikle taviz verilmemesi, belki de bir hamle daha yapmak gerekiyor.
Bu arada son 5-6 yıldır "büyüme ile enflasyon arasındaki ilişki kalmadığı" konuşuldu, durdu. Ancak bundan sonra aynı şeyi söylemeye devam edip edemeyeceğiz artık şüpheli.
Belki yüzde 6.5 FDF tek başına mali disiplinden kopulduğunu, vazgeçildiğini göstermiyor ama böyle bir izlenim oluşmasına büyük katkıda bulunuyor.
Bizce yüzde 6.5 FDF hedeflenmediği takdirde, mutlaka, mali disiplinin sürdürüleceği konusunda ek hedeflere, göstergelere ve kararlara ihtiyaç duyulacaktır.
Yüzde 6, hele yüzde 5.5 gibi bir FDF hedeflendiği takdirde, mali disiplinin sürdürüleceği konusunda şüpheler belirecektir.
2007 seçim yılı olduğu için, hedeflenen FDF rakamına ulaşmamak belki biraz hoş görülebilir. Ancak unutmayalım ki; daha önce hem IMF hem DPT, yani bizim ekonomi yönetimimiz de yüzde 6.5 FDF hedefinin 2008, hatta 2009 için de korunması gerektiğini söylemişti.
Yani seçim yılında gerçekleşmese de, önümüzdeki yıl yine 6.5 hedeflenmesi iyi olacaktı.
IMF’LE İLİŞKİLER SÜRECEK
İyi olacaktı ama Başbakanın tavrından anladığımız kadarıyla, bu hedefin korunması artık pek mümkün değil. Bu konuda ne kadar hassas olduğunu bildiğimiz Devlet Bakanı Mehmet Şimşek’le konuştuğumuzda, kendisinin de bu rakama ulaşmaktan umudunu kestiğini gördük.
Umarız kendisi de, 6.5 hedeflenmediği takdirde, ek önlemlere, hedeflere ihtiyaç duyulduğunu görüyordur ve ona göre yeni hedefler konmasını, gerekirse, bütçe yasasına yeni mali disiplin maddeleri eklenmesi konusunda ısrarcı olur.
Aksi takdirde yatırımlar aynı kalsa da bütçenin tümündeki harcama kalemlerinde görülecek artış, piyasaları tedirgin edebilir. Bütçe harcamalarının artırılması, bu nedenle de tasarruf edilemediği için ek vergiler konulması, mali disiplinin devam etmeyeceği korkusunu artıran unsurlar olacaktır.
Bu arada Başbakan Tayyip Erdoğan’ın geçen gün CNN Türk’te yaptığı konuşmada, bizce ekonomi için iyi haber, IMF’le ilişkilerin sürdürüleceği konusundaki sözleriydi.
OLUMLU HABER
IMF’den alınan kredilerin en ucuz krediler olduğunu söylemesi. IMF’in söylediği kadar kötü olmadığını söylemeye çalışması, bizce, Başbakan’ın 2008 Mayıs’ından sonra bir yakın izleme anlaşması bazında olsa da, IMF’le ilişkilerin sürdürülmesine razı olduğunu gösteriyordu.
Bu iç ve dış piyasalar açısından olumlu bir haber.
IMF gözetiminin devam etmesi, belki mali disiplinin sürdürülmesi açısından, belirli ölçüde, bir garanti olarak görülebilir.
Ancak unutmayalım ki; dışarısının karışık olduğu, içeride siyasi çatışmaların yaşandığı bir dönemde, sadece "uzaktan izleme" yapacak IMF’in varlığı, istikrar için yetmeyebilir...