Paylaş
Merkez Bankası’nın son kararı hakkında görüş aldığım banka üst düzey yöneticileri, kararın piyasada daha fazla para olmasına neden olacağını belirtirken, “daha fazla likidite bir yerden sonra bizler için maliyet haline gelir” yorumunu yaptılar. Bir genel müdür “bankalar açısından kredi vermeden kâr etmenin çok zor olduğu”nun altını çizerken, dolayısıyla fazla likiditenin ister istemez krediye dönüşeceğini anlatmaya çalışıyordu.
Çünkü bankalar açısından topladıkları parayı değerlendirip kâr edebilecekleri iki ana yoldan birisi kredi vermek, diğeri de Hazine’nin borçlanma kağıtları başta olmak üzere menkul kıymet yatırımlarından kâr sağlamak. Hazine’nin bir süredir iç borçlanmayı azaltırken, ağırlığı dışarıdan borçlanmaya verdiğini biliyoruz. Seçim öncesinde harcamaların yüklü miktarda artışı için Merkez Bankası kârının Hazine’ye devrinin mayıs yerine ocak ayına alınması sağlandı. Bu sayede artan harcamalar finanse edilirken yılbaşından önce başlayan politika değişikliği ile iç borç yerine dış borca ağırlık verildi.
İç borç çevirme oranları düşük tutularak bankaların boşluğu kredileri arttırarak doldurmaları teşvik edildi. İşte bu nedenle son günlerde KGF kredilerinin artmaya başladığı görülürken, hükümete seçim öncesi bunun de yetmediği, piyasaları daha da rahatlatma ihtiyacı hissettiği anlaşılıyor. Bu nedenle zorunlu karşılık oranlarının düşürülüp hemen uygulamaya girmesi kararı verilirken, boşa çıkacak likiditenin de krediye dönüşmesi amaçlandı.
Bankaların önümüzdeki 1.5 ay içerisinde hızlı biçimde, özellikle tüketimin artırılmasına dönük, kredileri hızlandırmak için yoğun kampanya yapmaları benim için sürpriz olmayacak. Reel sektör kredilerinin ise daha çok KGF kredileri kanalıyla artırılabileceğini, bankaların bu konuda çok cesur olamayacaklarını sanıyorum.
RAHATLAMA SAĞLANIR AMA
Konuştuğum bankacılar, önümüzdeki günlerde KGF kredilerinin hızlanıp, limitlerin dolacağını tahmin ettiklerini söylediler. “Amaçlandığı gibi seçime kadar bir rahatlama sağlanabilir mi?” diye sorduğumda, rahatlama sağlanacağı tahmin ettiklerini gördüm.
Edindiğim izlenim o ki; bankalarla konuşuldu ve kredileri kısa süre içinde hızlandırmaları istendiğinde, bankacıların “maliyetlerini azaltarak likiditenin biraz daha artırılması” talepleri oldu. Maliye ve Hazine Bakanı Berat Albayrak’ın bankaların kredilerini neden hızlandırmadığını anlamadığını söylemesinin ardından geçen hafta Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya’nın Anadolu Ajansına demeç verip, “finansal istikrar için likiditenin artırılabileceğini” söylediğine şahit olduk. Piyasaya mesaj vermek için bu kez AA’yı seçmesi ve Başkan Çetinkaya’nın röportajında bundan başka önemli bir mesajın bulunmaması, sadece bu amaçla demeç verildiği izlenimini ortaya çıkarıyordu. Hafta sonunda, S&P’nin not açıklamasının ardından Merkez Bankası’nın zorunlu karşılıklarını düşüren kararı resmi gazetede yayımlandı.
Anlaşılan o ki; kısa sürede piyasanın rahatlatılması kararı amacına ulaşacak.
Ancak dış borç limitlerinin dolmaya başladığı, tek defalık gelirin artık kalmadığı, vergi gelirlerinin düşük büyüme nedeniyle azalacağı bir döneme girdiğimiz unutulmamalı. Seçimden sonra radikal kararlar alınmazsa iç borç ihtiyacının artacağı, faiz oranlarının yükseleceği bir dönem bizi bekliyor.
Paylaş