Paylaş
Buna Türkiye’deki yönetim riskleri eklenince, dolara karşı tüm ulusal paralar değer kaybetti, TL’nin değer kaybı daha yüksek oldu.
Uluslararası piyasalarda ilk başta sıralanan risk Çin’deki durumun kötüleşmesi idi. Çin’de sıkıntı erken başladı ve bütün yıl devam edecek gözüküyor.
Küresel anlamda risklerden biri de Ortadoğu ve bölgemizdeki gerilimin artması idi. Yeni yıla Suudi Arabistan- İran restleşmesiyle başlanınca bu da hemen satın alınmaya başladı. İşin kötüsü bu risk giderek büyüyecek diye bekleniyor.
En büyük risklerden biri FED faiz artışlarının dozu ve zamanlaması ve belli ki bütün yıl bunu tartışacağız. Bunlara beklenmeyen K. Kore riski de eklendi.
Uluslararası piyasalar Türkiye’ye özgü olarak ise, bunlara ek olarak, yönetime ilişkin tereddütler taşıyorlardı. Merkez yönetimi, son toplantısında, söz vermesine rağmen, gereken adımları atmadı. Yani uluslararası piyasalarda TC
Merkez Bankası’nın bağımsız davranmadığı kuşkuları güç kazanmaya başladı.
Merkez faiz artırmayıp, hatta üst bantı indireceği işareti vermesine rağmen, yine sorun olmayacağını söyleyen bazıları, “Ne oldu, faizi artırmadı yine de piyasaya etki etmedi” diye böbürlendiler. Hükümete yakın gözükerek, dengeyi bile
unutup, varlıklarını korumaya çalışan yorumcular, Noel tatili nedeniyle piyasaların hareketsizliği savını da “bunlar eski varsayımlar” diye küçümsediler.
Umarız herkes ekonominin belli kuralları olduğunu, Hükümet istedi diye bunların değişmeyeceğini sonunda anlar. Dün 3 TL’yi aşan dolardan bunu anlamadılarsa, bundan sonra Merkez’in yüksek oranlı artırımlar yapmak zorunda kalacağını ama işlerin yine kolay düzelmeyeceğini de görecekler.
SAYIŞTAY’DAN RAPOR İTİRAZI
Pazartesi günü bu köşede yer alan “Saklanan Sayıştay Raporları ve seçilen bürokrat tipi” başlıklı yazıma, Sayıştay yönetiminden itiraz geldi. Başkan Yardımcısı Orhan Yaşa imzasıyla gelen itiraz yazısında “2014 yılı kamu kuruluşlarına ilişkin Sayıştay raporları artık kamuoyuna açıklanmıyor, sadece Meclise gönderiliyor. Bu iktidarın istediği bir uygulamaydı ve sonunda Sayıştay’a yaptırdılar. Sayıştay yönetimi kılıfını bulup Hükümetin dediğini yaptı” saptamamın gerçeği yansıtmadığı yazıyor. Teknik olarak Sayıştay’ın kendi yaptığı incelemeler sonucu kamu idarelerine ilişkin hazırladığı raporların ayrı olduğunu, bunların internette yayımlanıp kamuoyuna sunulduğunu söylüyorlar. Kastettiğimiz KİT raporlarının ise Meclis’in isteği üzerine hazırlandığını kaydederek, bunlara ilişkin genel raporu yayımladıklarını ama KİT’lere ilişkin raporları ticari sır gibi sakıncalar nedeniyle yayımlamadıklarını belirtiyorlar.
Başkan Yardımcısı Yaşa’ya, “KİT’lerin 2012 ve 2013 raporlarının da internette yayımlandığını” hatırlatıp niye şimdi 2014 raporu yayımlanmıyor diye sorduğumda “Şeffaflık kaygısı ile yayımlamıştık” diyor. Kastımın zaten bu olduğunu söylediğimde ise “O raporlar yayımlanınca üçüncü kuruluşlar ve bazı idarelerden itiraz geldi, Sayıştay olarak bu yolun daha hukuki olacağına karar verdik” yanıtını veriyor.
Yazımda Sayıştay denetiminin, halkın kamu kaynaklarını yani kendi parasını kullanan kuruluşların ne yaptığını bu raporlardan öğrenmesinin ne kadar önemli olduğunu savunmuştum. Bunun aynı zamanda bürokratların “devlet bürokratı” olarak kalması açısından da önemine değinmiştim.
Yazıma Sayıştay’ın itirazı özetle böyle. Sizce haklı değil miyim?
Paylaş