Kötü yönetimin faturası kurlarla ödenmeye başladı

POLİTİKACILARIN hepsinde düşük faiz hırsı vardır.

Haberin Devamı

Yönetimdeki kimi politikacı piyasaya müdahale ile düşürülen faizlerin nelere yol açacağını görüp bu hırsını frenlemiş, kimisi ise “bir şey olmaz” diye hareket etmiştir. Faizleri zorla düşürmenin hepsinin sonu da hüsranla bitti. Bunun en çarpıcı örneklerinden biri de 1994 Tansu Çiller başbakanlığında bu nedenle girilen ekonomik krizdir.
Şimdi benzer bir siyasi baskı dönemi yaşıyoruz. Daha doğrusu son 4-5 yıldır bu baskı arttı ama 2000’deki reformlarla bağımsızlığı pekişen Merkez Bankası sayesinde bu baskılar şimdiye kadar sonuç vermemişti. Öyle anlaşılıyor ki; artık yeni bir seçime girilirken baskılar sonuç vermeye başladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, idari sistemde olmayan biçimde, seçimi başkanlığı için hayati bir konuma koyup, kendini meydanlara atması, faizleri de bu yolda önemli bir araç olarak görmesi, belli ki önümüzdeki dönemde başımıza bir hayli iş açacak.
Daha önce Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, hatta Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın bu baskılara karşı, ülke ekonomisini korumak için, gerekirse istifa etmeleri gerektiğini söylemiştim. Bu istifanın aynı zamanda, kendi kişisel kariyerlerini korumak için de, hâlâ geçerli bir yol olduğunu düşünüyorum.
Ya Babacan ve Başçı, tüm baskılara karşı dik durmaya devam edip, bunu dile getirerek piyasalara yeniden güven verecekler, ya da zaten eninde sonunda çekip gidecekler. Çünkü Başbakan inisiyatif almıyor, tüm yetki ille de faiz indirimi isteyen Cumhurbaşkanı Erdoğan’a geçmiş gözüküyor. Daha hafta sonunda “beni çıldırtacaklar” diyerek, “enflasyonu faiz belirler, düşür faizi” diye çıkıştı...
Son haftada piyasalarda yaşanan kur hareketi, Merkez Bankası’nın “4 Şubat’ta olağanüstü toplantı yapıp, faizi 1 puan daha indiririz” demeye getirmesiyle başladı. Piyasalar bu açıklamayı, “Erdoğan’ın kararlarının ekonomide geçerli olacağına ilişkin kuvvetli işaret” olarak algılayıp, o nedenle panik oldular.
Özetle; ekonomide kötü yönetimin faturası kurlarla çıkmaya başladı...

GİDİŞAT GÖRÜLMÜYOR MU?

Kurlardaki seyir böyle devam ederse; ekonomi bakanının dediğinin tersine iç ticaret de dış ticaret de belirsizlik nedeniyle durur. Yurtdışından alınan borçlarda belirlenen kur sınırları aşılacağı için kuvvetli bir geri dönüş başlar. Merkez Bankası’nın kuru müdahale ile durdurmak için yeterli döviz rezervi yok ve panik büyür. Ya bunun sonucunda döviz krizi büyür, ya da indireceğiz dediğiniz faizleri olmadık hızla yükseltmeniz gerekir. Bu hep böyle oldu...
Sadece son bir haftada, ekonominin dengelerinin nasıl sarsıldığını, riskin ne kadar büyüdüğünü, rating indirimlerinin bu gidişle öne çekileceğini, bunun paniği katlayacağını bilmezmiş gibi davranan bir hükümet var.
Belki de bilmiyorlardı; şimdiye kadar ortam iyiyken el yordamıyla gittiler...
Bugün çok kritik bir haftaya başlayacağız. Merkez Bankası, her türlü yoruma açık bir açıklama yaptı ama ne yapacağı bu hafta, belki de bugün belli olacak. Olağanüstü toplantı yapmayacağını söylerse piyasa biraz durulur. 3 Şubat’ta belli ki hızlı düşecek yıllık enflasyona bağlı hala olağanüstü toplanıp 1 puanlık indirim hesabı yapıyorsa, işimiz çok zor demektir. Umarız aklı selim hâkim olur.
AKP’liler bile bu vahim gidişata inanamıyor, “Acaba bizimki bilerek mi krize götürüyor, siyasi bir hesap mı var?” diye olumlu bir açı bulmaya çalışıyorlar.
Bence yaşadıklarımız, Çiller dönemine benzer, “durup dururken siyasi hırsla ekonomik kriz çıkarma”ya benziyor.
Umarım fatura iyice büyümeden, birileri çıkıp “dur” diyebilir.

Yazarın Tüm Yazıları