Paylaş
Kısa dönemde, örneğin yaz aylarında hizmetler sektörü etkisiyle iniş çıkışlar yaşanabilir ama genel trend yukarı. Orta vadede, ek önlemler alınmazsa, işsizlik oranları düşmez, aksine artabilir.
Çünkü ekonomi ve siyasete ilişkin beklentiler kötümser. 7 Haziran seçimleri yaklaştıkça, hükümetin düşen dış talep yerine iç talebi ikame etmeye çalışacağı açık. Başbakan sürekli “müjde paketleri” açıklayarak seçimlere kadar popülist davranacağını gösteriyor.Maliye Bakanı Mehmet Şimşek dün ocak bütçe verilerinin olumlu olduğunu söyledi. Seçim ekonomisi algısı nedeniyle “her zaman olduğu gibi bu seçim döneminde de mali disiplin korunacak” deme gereği de duymuş.
İç talebe katkı yapar mı bilmiyoruz ama bu tür müjdelerin genel trendi değiştirmeyeceği, ileriye dönük riskleri artıracağını da unutmamak gerekir. Genel büyüme trendinin artacağı beklentisi olmadığı için işsizlikte de umut yok. Bunun önemli nedenlerinden biri hükümetin batı nezdinde itibarının zayıflamış olması. Demokrasi ve insan haklarında geri gidiş yabancı sermayeyi etkilemeye başladı. Tek adam görüntüsüyle kritik öneme sahip kurumların bağımsızlığında geri gidişler olduğu artık açıkça görünüyor. Kurumsallaşmış bir ekonomi yolunda ilerlemek yerine geri gidişler yaşanması, işsizliğin azalmasına asıl etkiyi yapacak, kalıcı yabancı sermaye yatırımlarını caydırır noktaya ulaştı. Batı sermayesinin yanında dış politika hataları nedeniyle Arap sermayesinin ilgisinin azalmaya başladığı da çok açık.
Siz uzun zamandır “Türkiye’ye yatırım yapacağım” diyen kararlı bir ciddi yabancı sermaye gördünüz mü? Aksine bölgede Türkiye yerine başka ülkelere kayış var, hatta yerli sermaye de başka ülkelere yatırımlarını hızla artırıyor...
POLİTİKACININ GÖREVİ
Kısacası; Türkiye tasarruf açığı olan, büyümesi, dolayısıyla işsizliğini azaltması için yabancı kaynağa ihtiyaç duyan bir ülke. Uygulanan ekonomik ve siyasi politikalar ise bu tabloya tümüyle ters. Mümkün olduğunca küresel ekonomiye eklemlenmek, öncelikler saptayarak yatırım çekmek yerine “Osmanlı” hayaliyle, başta sermaye gelecek ülkeler, neredeyse tüm dünyaya kafa tutma yolunu seçtik.
Şurası açık; Türkiye’nin dış politikası böyle gittiği sürece, konjonktürel sıcak para girişleri dışında, büyümeye katkı yapacak yabancı sermayeyi görmesi zor. Ekonomi politikaları konusunda ise Cumhurbaşkanı Erdoğan anlayışının devreden çıkıp, kalıcı büyüme oranlarını artıracak, ciddi yapısal tedbirlerin biran önce uygulanması gerekiyor. Aksi takdirde, bırakın kalıcı yabancı sermaye yatırımlarını, sıcak para girişlerini bile zor görür noktaya gelebiliriz.
Böylesine bir iklimde, büyüme oranlarının kalıcı olarak yükseltilmesi, işsizlik oranlarının kalıcı biçimde düşürülmesi umudu da, doğal olarak, görülemiyor.
Genç işsizlik, kadın işsizliği oranları katlanılabilecek seviyeleri aştı. Politikacı boş hayaller yerine gerçekçi politikalar uygulayarak ülke insanına iş bulmak, halkın refah ve özgürlüğünü artırma görevi bulunduğunu yine unuttu.
Paylaş