Paylaş
P5 artı 1 ile İran arasında nükleer programın denetim altına alınmasına ilişkin anlaşmada, nihayet uzlaşma sağlandı. Bu uzlaşma dünya piyasalarında hemen satın alınmaya başladı; petrol fiyatları gerilerken gelişmekte olan ülke paraları dolar ve Euro karşısında değer kazandı.
İçeride de aynı piyasa etkileri gözlenirken, Türkiye için asıl konu; “orta ve uzun dönemde bu anlaşmanın yaratacağı fırsatlardan mı daha çok faydalanacak, yoksa sakıncalarından mı olumsuz etkilenecek?” sorusuna verilecek yanıtta .
Bu anlaşma aynı zamanda İran’ın küresel sisteme entegrasyonu için atacağı çok somut bir adımı temsil ediyor. Bir başka deyişle artık İran da tüm dünya ile ticaret yapan bir pazar halini alacak. Bunun en önemli nedeni; anlaşma ile birlikte İran’a uzun zamandır uygulanan ambargonun sona erecek olması. Yani İran bir yandan atıl durumdaki, petrol ve doğalgaz başta olmak üzere, kaynaklarını artık harekete geçirme imkanı bulurken, öte yandan özellikle batı ile yoğun mal, hizmet ve sermaye alışverişine başlayacak.
KISA DÖNEMDE YARARLI
Peki, büyük komşusu Türkiye bu süreçte nasıl bir rol üstlenecek?
İran’ın nükleer silahlardan arınması her şeyden önce Türkiye’nin güvenlik endişelerini azaltacak. Bunun yanında bölgede yüksek çatışma havası, İran uzlaşması ve istikrarlı güçlü bir ülke halini almasıyla olumlu etkilenecek.
Ekonomik olarak baktığımızda ise Türkiye’nin bu yeni süreçten nasıl etkileneceği biraz da Türkiye yönetimine bağlı olacak. Kabaca; ambargonun kalkmasıyla birlikte tüketim malları ihtiyacının artacağı, yakınlık nedeniyle Türkiye’nin bu talepten büyük pay alacağı açıkça görülebilir. Türkiye’nin gıda yanında beyaz eşya, otomotiv gibi sektörleri, İran pazarından pay alabilmek için önemli fırsatlar ortaya çıkarıyor. Ambargonun kalkmasıyla birlikte ilk aşamada bu açıdan olumlu olumlu sonuçlar doğacağı kesin.
Buna karşılık yine kısa dönemde, Türkiye’nin cari açığını kapatmak için son yıllarda ortaya çıkan yüklü altın ticaretinin azalacağını da söylememiz gerek. İran artık doğrudan ihracat ve ithalat yapabilecek. Yani bazı ihraç ettiği malların karşılığını, dolambaçlı yoldan Türkiye’den altın ithal ederek karşılamasına artık gerek olmayacak. İran doğrudan altına ihtiyaç duysa bile bunu İsviçre’den kendisi alacak, kaldı ki altın yolunu başka işler için kullanması gerekmeyecek.
TÜRKİYE’NİN ARSA DEĞERİ AZALIRSA…
Hep konuşulur; “Batı için Türkiye’nin bir arsa değeri vardır” denir. Jeostratejik konumu nedeniyle Türkiye’nin Batı için ayrılmaz bir partner olduğunu, bu nedenle bazı hatalarının hoş görüldüğünü söylemek hata olmaz. İşte bu noktadan hareketle İran’la yapılan anlaşmanın Türkiye için asıl önemi ortaya çıkıyor.
Kısa dönemde ticaret yaparak Türkiye bu anlaşmadan yarar sağlayabilir ama anlaşma ilerledikçe İran, Türkiye için bir rakip halini alabilir. Çünkü aynı konumdaki İran’ın uzlaşmazlığı, Türkiye’nin değerini artıran bir unsurdu.
Unutmayalım İran batı sermayesi için altyapı yatırımlarından endüstriyel yatırımlara ve ticarete kadar geniş yelpazede,Türkiye’den daha cazip olabilir. Bunun için tabi ki entegrasyonun ilerlemesi yani biraz zaman gerekiyor.
Dünyanın 4. büyük petrol ve doğalgaz rezervlerine sahip bulunan İran, bu avantajını iyi kullandığı zaman, beklenen yeni bir ülke hikayesi yazabilir.
MEVCUT DIŞ POLİTİKA İLE OLMAZ
Bu noktada Türkiye’nin diplomatik açıdan yaptığı hatalardan hızla dönmesi gerekiyor. Tüm dünyaya “mezhepçi bir dış politika” izlenimi verildi ve bu nedenle İran ile aramızda da bir güvensizlik bulunduğu kesin. İşte Türkiye, hem siyasi hem de ekonomik açıdan İran’la yapılan anlaşmadan faydalanmak istiyorsa mutlaka son dönemde dış politikasını değiştirmeli. Gerçek bir ortak olabildiği ölçüde Türkiye’nin iran anlaşmasından daha fazla pay alacağı kesin.
Türkiye İran’la uzlaşarak enerji koridoru olma amacını yerine getirebilir. S. Arabistan’ı küstürmeden, İsrail ile arayı düzelterek, İran’la doğan fırsatları kullanarak dengeli bir dış politikaya dönüş, ekonomimizi çok olumlu etkiler.
Paylaş