Paylaş
Fitch’in not düşürmeyip görünümü bile aynı bırakması, piyasalara olumlu sürpriz oldu. Bunun olumlu etkilerini yarın açılacak piyasada ne kadar göreceğiz bilemiyorum. Çünkü ABD’den gelen olumlu veriler ve sınırımızdaki çatışmalar, Fitch’in olumlu notunun önüne geçebilir.
IMF’in son raporu ise Türkiye ekonomisine ilişkin ciddi uyarılar içeriyor ve acil önlem alınması isteniyor. Düşük tasarruflar ve rekabet gücü zorluklarının yatırım ve ihracatı sınırladığı, bunun da Türkiye’nin gelişmiş ülkelerle aradaki farkı kapatmasını zorlaştırdığı, orta gelir tuzağını derinleştirdiği belirtiliyor. Raporda yeralan ön önemli saptamalardan biri; daha önce yüzde 5 civarında bilinen, sorunsuz yıllık büyüme kapasitesinin yüzde 3.5’lar düzeyine indiğinin saptanması. Dolaysıyla bu büyüme oranı ile orta gelir tuzağı aşılamayacak.
IMF Raporunda orta vadeli programda yer alan yapısal tedbirlerin mutlaka alınması isteniyor. Ancak bu da yetmiyor; adına paket denilmese bile, yapısal tedbirleri alıp uygulamaya sokulmasını beklemeden, kapsamlı mali düzenleme setinin devreye sokulması gerektiği belirtiliyor.
Ekonomiden daha hızlı büyüyen faiz dışı kamu harcamalarının, ciddi bir genişletici etkiye sahip olduğu, yanısıra her ne kadar borç sürdürülebilirliği bir endişe kaynağı olmasa da, yapısal mali dengenin de son yıllarda bozulduğunun altı çiziliyor. Daha sıkı bir kamu maliyesi duruşunun, enflasyon hedefinin yakalanması noktasında para politikası üzerindeki yükü azaltacağı belirtiliyor. Bu duruşun ayrıca, ekonomide tüketimin ağırlığının azaltılması yoluyla yeniden dengelenmeye yardımcı olacağı, özel sektör yatırımlarını destekleyeceği ve ticarete konu sektörlerin rekabet gücünü artıracağı kaydediliyor.
Daha güçlü bir kamu maliyesi duruşunun, özel sektör bilançolarının daha da sıkıştığı bir süreçte, şoklara yanıt verilebilmesi açısından ek bir politika alanı oluşturacağı belirtilen Raporda “Heyet, faiz dışı fazlanın 2017 yılına kadar GSYH’nin yüzde 2’sine ulaşmasını sağlayacak, önden yüklemeli bir mali bir düzeltmeyi tavsiye etmektedir. Bu düzeltme, faiz dışı cari harcamaların azaltılması ve ekonomik açıdan sağlam projelere yapılacak yatırımların korunması yoluyla gerçekleştirilmelidir” denildi.
HÜKÜMET UYARILARI DİNLEMELİ
Bankacılık sisteminin mali yapısının hala güçlü olduğu, ancak bankaların bol miktarda ve ucuz olan toptan dış fonlama kullanımını artırdıkları hatırlatılarak, “Buna paralel olarak bankalar, finansal olmayan şirketlere sağladıkları döviz cinsi krediler nedeniyle, artan bir dolaylı döviz kuru riski ile karşı karşıyadır “ denildi. Türkiye’nin GSYH’sinin yüzde 25’inin üzerinde seyreden brüt dış finansman ihtiyacının ülkeyi, sermaye akımlarındaki ani değişimlere karşı kırılgan kılmakta ve bunun da, reel ekonomide maliyetli bir düzeltmeye yol açma ihtimali taşıdığına vurgu yapıldı. Raporda ayrıca, özel sektörün kaldıraç oranlarının yükselmiş olması sebebiyle, şoklara karşı koyabilecek tamponların azalmış olabileceğine de dikkat çekildi.
Özetle; yapısal tedbir alınması, bu arada acil olarak ciddi bir mali sıkılaşmanın gerekli olduğu ve harcamaların kısılıp faiz dışı fazlanın artırılması isteniyor. Peki, bu uyarılara karşın Hükümet ne yapıyor derseniz; henüz netleşmedi ama seçimlere kadar harcamaların ciddi biçimde artacağının sinyallerini alıyoruz...
Hükümet bu ciddi uyarıları dikkate almazsa; şimdi olmasa da, yakında not indirimleri kaçınılmaz olur.
Paylaş