BANKACILAR Merkez Bankası’nın son faiz artırımına çok kızdılar.
Durup durup, "veriler bu kadar faiz artışını gerektirmiyor, Merkez neden faiz artırıyor?" diye soruyorlar. Sebep belli; canları yandı, pozisyonları nedeniyle epeyce zarar yazmaya başladılar...
Bankacıların da son günlerde yakınmaya başladığı, reel faizlerin bu kadar yükselmesinin tehlikeli olduğunu söyleyen çok ama nedeni konusunda kimse fazla konuşmak istemiyor.
Evet, reel faizler çok yüksek ama adı üzerinde bu risk faizi...Demek ki risk yüksek...
Peki bu yüksek risk nereden kaynaklanıyor; asıl yanıtlanması gereken soru bu herhalde...
Bizce bunun en önemli nedeni "büyük koalisyon"un bozulması ve yeniden oluşturulamaması..
TEPAV Direktörü Prof. Dr. Güven Sak, bu koalisyona "dönüşüm koalisyonu" adını vermiş. Yasallık ile meşruiyetin aynı şey olmadığının altını çizip, Hükümetin meşruiyetinin temelinde dönüşüm koalisyonunun olduğunu söylüyor. Bu koalisyonda Hükümetin partnerlerini TSK, iş dünyası, medya, yabancı yatırımcı olarak sıralıyor, dış çeperin de yardım ettiğini söylüyor.
"Dönüşüm koalisyonunun istikrar ortamının korunmasında en önemli içsel çapa" olduğunu kaydeden Sak, dönüşüm koalisyonunun bozulma nedenlerini ise Merkez Bankası Başkanlık seçimi sürecinin iyi yönetilmemesi, atamalarda yapılan negatif ayrımcılık, siyasi gerginlikler ile Danıştay saldırısı, Şemdinli, Kıbrıs restleşmesi gibi "derin yaralar"ın fazla kaşınması olarak belirtiyor. Sak, Avrupa Birliği sürecinde gerekli reformların yapılmasında frene basılmasının da koalisyonun bozulmasında etken olduğunu söylüyor.
Güven kaybının istikrar ortamını zedelediğinin ortada olduğunu kaydeden Sak, burada "hükümetin yalnız kalmanın agresifliği ile hareket etme olasılığı"nın tehlikelerine değiniyor.
Seçime kadar Türkiye’nin bir ara dönem yaşayacağını tahmin eden Sak, bu ara dönemde büyümenin devamı, istikrarın bozulmaması için siyasi uzlaşmanın önemine dikkat çekiyor. Tüketici güveni azalsa da servetlerde önemli bir kayıp olmadığının altını çizen
Güven Sak, geleceğe iyimser bakıyor ve "herşeyin eskisi gibi olabileceği" görüşünü savunuyor. Sak, bu konuda da "AB hedefi"ne güveniyor ve bu çapanın yeniden sağlamlaştırılması halinde havanın olumluya döneceğini tahmin ediyor. AB üyelik sürecinin Türkiye’yi, normal gelişmekte olan ülkelerden ayırdığını kaydeden Sak, bu nedenle azalan global sermaye akımlarından daha fazla pay alınabileceğini, YTL’nin yeniden değerlenebileceğini söylüyor. Bunun için ise AB perspektifinin sağlamlaştırılması şart.
KOALİSYON ZOR GÖZÜKÜYOR
Sak, Merkez Bankası Başkanlığı ataması gibi kötü yönetim örneklerinin kriz çıkartabileceğini kaydederken Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinin iyi yönetimine bu açıdan dikkat çekiyor.
Güven Sak, AKP’nin bu "dönüşüm koalisyonu"nu kabul edip önemseyerek hareket etmesi halinde hem istikrar hem büyüme açısından olumlu sürecin devam edeceği görüşünde.
Bizce Sak’ın saptamaları çok ilginç. Adına "dönüşüm koalisyonu " ya da başka bir şey deyin, zaman zaman çatışma görüntüsü verse de, bir koalisyon kurulmuştu. AKP, iktidara geldiğinde sekter tutumdaydı ama kısa sürede bu koalisyon gereğini, biraz da el yordamıyla kavrayıp, ona göre hareket etti. Bu koalisyon zaten çok sağlam değildi ama Mayıs ayında bozuldu. Küresel sermaye akımları da bu döneme denk gelince, son aylardaki sıkıntıları yaşadık.
Kısacası; AKP Hükümeti koalisyonu bozdu ve meşruiyetini yeniden tartışmalı hale geldi.
İşte bu nedenle küresel likiditenin çekilmesinden, diğer gelişmekte olan ülkelere kıyasla, daha fazla olumsuz etkilendik. İşte bu nedenle faizler artmaya devam ediyor. İşte bu nedenle dövizde dalgalı seyir başladı, hisse senetlerinin değeri bu nedenle eriyor.
Peki bu koalisyonun yeniden kurulması, meşruiyetin sağlanması mümkün mü? Belki mümkün ama bu konuda Güven Sak kadar iyimser değiliz. Çünkü bizatihi "ara dönem" dediğimiz bu karışık dönem, seçim nedeniyle popülizm kaygısı ve Başbakanın giderek yükselen egosu nedeniyle uzlaşmadan uzaklaşması, koalisyonun yeniden kurulmasının önündeki en büyük engeller olarak gözüküyor. Koalisyon yeniden sağlanamazsa da, faizler daha çok artar...