Paylaş
Genel beklenti yıllık enflasyon oranının düşmesi. Enflasyon oranlarındaki düşüşün yılın ilk aylarında da devam etmesi bekleniyor ama bu düşüş piyasaları heyecanlandırmıyor.
Enflasyonla birlikte cari açık ve milli gelire oranının da düşmesi bekleniyor. Bu ikisi uluslararası piyasada Türkiye’nin riskli algılanmasına neden olan iki önemli veriydi ve şimdi bunlar düzeliyor. Bununla birlikte dünya petrol fiyatlarındaki düşüş ve önümüzdeki yıl bu seyrin devam edeceği beklentisinin de Türkiye gibi enerji ithalatçısı ülkeler açısından olumlu olduğu da açık.
Ancak buna rağmen beklentilerin kötüleştiği gözleniyor. Son yayımlanan Cnbc-e tüketici güven endeksi son 5 yılın en düşük rakamına inerek, yüzde 67.76 oldu.
Beklentilerin kötüleşmesinde ana faktörün kurlar olduğunu söyleyebiliriz. Tabi ki Rusya’da petrol fiyatlarındaki seyir nedeniyle yaşanan krizin derinleşeceği, bunun Türkiye’yi de her açıdan olumsuz etkileyeceği beklentisi etkili. Piyasaları asıl olumsuz etkileyen unsurun FED’in faiz artırım hazırlığı olduğu da açık.
Ancak bunların ortaya çıkaracağı sonuç kurlardaki yukarı seyir olduğu için, bu kadar çok korkuluyor. Yani beklentilerdeki bozulmada kilit kur hareketleri... Yılın son günlerinde yeniden artışa geçen dolar kurunun bu seyrini sürdürmesi, zaman zaman geri gelse bile yönün yukarı olacağı, 2015 yılında kurların dalgalı olacağı beklentisi hakim. İşte bu beklenti her açıdan piyasalarda, işaleminde ciddi moral bozukluğu yaratıyor, alacakları kararları olumsuz etkiliyor.
Merkez Bankası döviz cinsi mevduatın zorunlu karşılıklarını artırarak, belli ki kur hareketlerine hazırlık yapıyor. Ancak piyasalar da biliyor ki; bu tür önlemlerin etkisi marjinal olacak. Yıllardır bol bol gelen dövizi rezervleri artırmakta kullanmayan Merkez Bankası, yeni yılda kurların hareketini önlemekte zorluk çekecek. Piyasalar işte Merkez Bankası’nın kur hareketlerini yumuşatmakta yetersiz kalacağını, sermaye çıkışı halinde kurları tutmanın çok zor olacağını bildikleri için telaşlanıyorlar.
Piyasalar ve iş alemi kurdan korkmakta haklı; çünkü kurların artışı TL’nin değer kaybetmesi, yani varlık değerlerinin düşmesi demek. Zaten ekonomik krizin tanımlamalarında en başta geleni de varlık değerlerinin düşmesi değil mi?
ENFLASYONDAKİ DÜŞÜŞ ABARTILMASIN
Kasım ayı sonunda yüzde 9.15 olan yıllık tüketici fiyat artışı(TÜFE) oranının, aralık ayı sonuna gelindiğinde yüzde 9’un biraz altına ineceği bekleniyor. 2013 Aralık ayındaki TÜFE artışı yüzde 0.46 olmuştu, yani bu oranın ne kadar altına inilirse yıllık artış o kadar azalacak. Fiyat artışının aralıkta eksi çıkmasını bekleyenler var ama artı çıkan İTO fiyat endeksi bu konudaki umutları azalttı.
2014 yılı ocak ayında yüzde 1.98, şubatta 0.43, martta 1.13, nisanda 1.34 oranlarında TÜFE artışı gözlenmişti. Bu nedenle yılın ilk aylarında enflasyonda düşüş bekleniyor.
Ancak gördüğüm kadarıyla piyasalardaki beklenti enflasyon konusunda biraz iyimser. Elbette düşecek ama örneğin sigara ve içkiye gelen zammın ocak ayına önemli etki edeceği unutulmasın. Akaryakıt fiyatları iniyor ama kurlardaki artış ve hükümetin fiyat indikçe vergi oranının yükselmesine yolaçan fiyat sistemi dünya petrol fiyatlarındaki düşüşün aynen akaryakıta yansımasını engelliyor. Gazda ise BOTAŞ’ın zararı kapanana kadar, belli ki tüketici fiyatlarına indirim yansımayacak. Ayrıca sert kış koşullarına girildiği ve gıda fiyatlarının şimdiden ciddi artışa geçtiğini de unutmayalım.
Paylaş