UZUN zamandır beklenen, önümüzdeki dönem uygulanacak ekonomi politikalarına ilişkin ipuçlarını, nihayet bu hafta almaya başlayacağız.
Bugün yapılacak Yüksek Planlama Kurulu (YPK) toplantısında her şeyden önce memur maaş zamlarının netleşmesi bekleniyor. Daha doğrusu Hükümet Sözcüsü Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, dünkü Bakanlar kurulu toplantısı sonrasında resmi olarak zamların açıklanacağını söyledi.
Yine aynı YPK toplantısında önümüzdeki yıla ilişkin bütçe ve program hedeflerinin netleşmesi bekleniyor. Aslında bizim beklentimiz; bu toplantıda da detay rakamların belli olmayacağı yönünde. Politikaların genel çizgileri çekilebilir ama 17 Ekim’e yani bütçe yasa tasarısının TBMM’ye verileceği tarihe kadar, dengelerde daha değişiklikler olur diye bekliyoruz. Yani kesin bütçe dengeleri bizce bayram sonrası ilk günlerde netleşecektir.
Bununla birlikte Cemil Çiçek, Başbakan Yardımcısı Nazım Ekren tarafından önümüzdeki 3 ayı kapsayan 76 maddeden oluşan eylem planının da açıklanacağı söyledi. Ekren’in tüm kuruluşlardan liste istediğini biliyoruz. Eğer bu listelerin alt alta konulmasından böyle bir liste oluşacaksa, bunun mutlaka müeyyidesi olmalı. Yani bu listede yazılı olan, bazısı yasa gerektiren kararlar realize olmazsa, daha ilk baştan eylem planının güvenirliği kalmayacaktır. Yani olumlu beklenti yaratalım derken, tam tersi bir etki de yaratılabilir.
Bu arada ekonomi kadar terörle ilgili de sıcak günler yaşadığımızı hatırlatmakta fayda var. Zaten referandum nedeniyle siyaset yoğunken, bunun üzerine terörün gelmesinin, ekonomiyle ilgili önemli kararların alınmasına engel olmayacağını zannediyoruz. Belki şimdi alınacak ekonomik kararlar gündemin yoğunluğu nedeniyle o kadar tartışılmayacaktır ama bu kararlar önümüzdeki günlerde belirleyici olacaktır. Yani şimdi tartışılmasa bile önümüzdeki günler, bugünlerde alınacak ekonomik kararların yoğun olarak tartışılacağı günler olacaktır.
BEKLENTİ ÇOK YÜKSEK
Piyasaların beklentisi çok yükseldi ve hükümetten ekonomide yeni bir çıkış öngören, köklü tedbirlerin yer alacağı bir yeni ekonomi politikası bekleniyor. Bu, öyle bir plan olmalı ki; hem karışıklığın yaşanacağı uluslararası ekonomiden daha az etkilenmemizi sağlayacak, hem artan ithalatın yerine yerli üretimi yavaş yavaş da olsa ikame edecek, hem cari açığın finansmanı açısından, özellikle yabancı sermaye açısından dışardan gelecek sıkıntıları aşacak. Bu plan aynı zamanda büyümeyi de yüzde 6’nın altına indirmeyecek bir plan olmalı...
Bunları şunun için sayıyoruz ki; hükümet ekonomide karar almak konusunda geç kaldı ve beklenti giderek yükseldi. Yani sadece 3 aylık eylem planı ya da normal bir yıllık program ve bütçe dengelerini açıklamak, artık piyasalara yetmeyecek demektir...
Bu arada son gelen sanayi üretim rakamları da, bizce; önümüzdeki dönem alınacak tedbirlerin içinde mutlaka ithalatın kısılması ve enflasyon açısından faiz indirimlerinin ölçülü olmasının gerekliliğini ortaya koyuyor.
Ağustos ayında sanayi üretim endeksi, geçen yılki yüzde 4.2’nin çok üzerinde, bu yıl yüzde 6.1 oranında arttı. Bu rakamlar "Yurtiçi talebe dönük üretim yapan bazı sektörlerdeki toparlanma ile, üretim artışının hızlanması" olarak yorumlandı.
Artışın genele yayılmadığı ama imalat sanayiinde yüzde 5.2’lik üretim artışının, iki aydır devam eden üretim artışı toparlanmasını teyid ettiği kaydediliyor. Bu arada sanayi üretim artışını yüzde 6.1’e yükselten ana sektör, yüzde 14.8 artan madencilik sektörü oldu.
Toplam beyaz eşya üretimindeki düşüşte, buzdolabı ve çamaşır makinesinin belirleyici olduğu gözlenirken, "hazır giyim üretiminin ihracata bağlı olarak arttığı, tekstil sektörü üretimindeki düşüşte giyim üreticilerinin maliyetleri düşürmek amacıyla ithal hammaddeye yönelmesinin etkili olduğu" saptamasında bulunuluyor.
Özetle; birbiriyle çelişen sorunların hepsini birden çözebilecek, hepsini bir dengede ele alabilecek, aynı zamanda piyasaların önlerini görebilmelerini, ekonomi yönetimine güvenmelerini sağlayacak kapsamlı bir ekonomik programa ihtiyacımız var. Zor değil mi?