Dün 300 milyon dolar satıldı

Erdal SAĞLAM
Haberin Devamı

Son YPK Toplantısı'na katılan bürokratlar, ‘‘Başbakanın yeniden ekonomi dersine çalışmaya başladığını, Başbakanı hazırlıklı gördükleri’’ni söylüyorlar, ama ardından şunu eklemeden de yapamıyorlar:

- Başbakan belli ki bu toplantıya iyi hazırlanmış ama kafasının arkasında ne olduğunu bilmiyoruz. Gidişat ise hiç de umut vermiyor.

Gerçekten de işler iyi gitmiyor. Bunun en iyi göstergelerinden birini de Merkez Bankası'nın son dönemdeki yüklü döviz satışı oluşturuyor.

Bayramdan sonra, geçen hafta sonuna kadar 1 milyar dolar satan Merkez Bankası, bu hafta da talebi frenlemek için döviz satmak zorunda kaldı.

Merkez Bankası düne kadar fazla müdahale etmek istemedi ancak dün talebi tümüyle kesmek için yüklü satış yaptı.

Bankacılar sadece dün satılan döviz miktarının 300 milyon dolar civarında olduğunu söylüyorlar.

Bilgi veren bankacıların bir bölümü piyasalarda görülen gerginliği ‘‘başarısız yönetim’’ e bağlarken, bir bankacı ise dövize olan talebin yeniden artmasını şu çarpıcı nedene dayandırıyor:

- Finans kesimindeki bir bölüm oyuncu, piyasalarda devalüasyon söylentisi çıkarıp, vergi reformunu önlemeye çalışıyor. Bu nedenle dövize talebi körüklüyorlar.

Bankacılık kesiminde ‘‘Merkez Bankası'nın geçen aya kıyasla Şubat'ta aylık devalüasyon oranını artırdığı’’ da söyleniyor. Merkez Bankası yönetimine yakın bir kaynak ise şunları söylüyor:

- Ocak ve Şubat'a bakılsın aynı olduğu görülecektir. Hesabı yaparken bayrama da dikkat etmeleri gerekiyor.

Yani Şubat'ta da aylık devalüasyon yüzde 5,5 civarında olacak diyorlar.

BÜROKRATLAR DİRENİYOR

Nedeni ne olursa olsun, dövize talebin patladığı ortada. Dövize talebin patlaması da, vergi reformunun yarattığı tedirginlik de dahil, işlerin iyi gitmediğinin bir kanıtı.

İşlerin iyi gitmediğinin bir başka kanıtı da uluslararası piyasada ortaya çıktı. Hazine, 500 milyon dolar olarak planladığı eurodolar piyasasındaki borçlanmasını 400 milyon dolarda kesmek zorunda kaldı.

400 milyon doları alabilmek için bile, Türkiye'nin ödemek zorunda kaldığı faiz, ‘‘fahiş’’ bir faiz. Daha düşük bir faiz oranı planlanmışken, uluslararası piyasadaki talebin azlığı nedeniyle, satılacak tahvillerin faiz oranı; ABD Hazine tahvili (US Treasury) faizine eklenecek yüzde 4,5 gibi bir orana, yüzde 10.5'a çıktı.

Bu ihracın bürokratlara gösterdiği bir başka gerçek ise şu oldu:

‘‘Türkiye'nin, bundan sonra, en azından bir IMF anlaşması imzalanana veya gerçekten istikrar programına karar vermesine kadar, artık uluslararası piyasadan borçlanma imkanı tıkandı denilebilir.

Buna karşılık moral veren bir gelişme ise geçen hafta Hazine'nin yaptığı başarılı içborçlanma oldu. Mahfi Eğilmez'in Yeni Yüzyıl'daki köşesinde dediği gibi ‘‘Bu başarıda en büyük pay Hazine bürokratlarına ait’’ti.

Bürokratlar, Hükümeti gerçek bir istikrar programı noktasına getirebilmek için hala uğraşıyorlar. Son YPK Toplantısı'nda da bu çaba açıkca ortaya çıktı. Bürokratlar, Hükümete gerekli uyarıları yaptılar.

Bürokratların son çabaları da Hükümeti gerekli noktaya getirmeye yetmezse, işte o zaman sanıldığından daha büyük sorunlar çıkabilir.













Yazarın Tüm Yazıları