IMF’le anlaşma yapılacağının açıklanmasının ardından, 17 Aralık zirvesinden başarıyla çıkılması, piyasalarda bir dizi kararın alınmasını da zorunlu kılacak Merkez Bankası’nın kısa bir süre içerisinde döviz ve faize müdahalesi bekleniyor.
Merkez Bankası yönetimi, dün, hafta sonu olmasına rağmen, durum değerlendirmesi için yoğun mesai yaptı. Bir süredir dövizdeki arzı yakından takip edip, bankalardan‘döviz alım ihaleleri’ konusunda nabız tutmaya devam eden Merkez Bankası’nın bugün döviz alım ihaleleri konusunda bir açıklama yapabileceği tahmin ediliyor. Merkez Bankası yetkilileri, bankalardan gelen sinyallerin ‘döviz alım ihaleleri için şartların olgunlaştığına işaret ettiğini’ söylediler. Ancak buna rağmen alım ihalelerine ne zaman başlanacağı konusunda somut bilgi vermekten kaçınıyorlar.
Döviz alım ihaleleri dışında, Merkez Bankası’nın volatilitenin arttığını saptar saptamaz doğrudan döviz alımı yoluyla dövize müdahale edebileceği de tahmin ediliyor. Yani, bugün sabah itibariyle yüklü bir döviz girişi olduğu takdirde, Merkez Bankası piyasaya girip doğrudan alım yapabilir. Yetkililer Cuma günü bir giriş olduğunu hatırlatarak, bugün de yüklü girişle piyasanın açılması halinde bu kez doğrudan alım yapılabileceğini söylediler.
Kısacası; Merkez Bankası’nın döviz arzı fazlalığını dengelemek için bir müdahaleye girişmesi artık kaçınılmaz görülüyor. Bu müdahale hemen bugün de başlayabilir, bir-kaç gün içinde de olabilir. Ayrıca hem dövize doğrudan müdahale hem de döviz alım ihaleleri birlikte olabilir.
Kişisel kanım bugün Merkez Bankası’nın dövize müdahale ile haftaya başlayacağı yönünde. Merkez Bankası bu müdahaleyi daha önceki açıklamalarında olduğu gibi ‘volatilite’ nedeniyle yaptığını açıklayacaktır. Ancak bununla birlikte bugünden itibaren daha da aşağı düşmesi beklenen kurların dengelenmesi de beraberinde gelecektir. Kurların çok yüksek seviyelere gelmesi tabi ki istenmiyor ama böyle bir müdahale, Türkiye’nin dışsatımda rekabet gücünü korumak için de herkes tarafından olumlu karşılanacaktır...
Faiz kararına gelince. Merkez Bankası yönetimi açısından bu daha zor bir karar olacak. Merkez Bankası’nın bugün aynı zamanda bir faiz indirimine gidebileceğini de tahmin ediyoruz. Belki faiz indirimi, oluşan olumlu havanın da etkisiyle kimse tarafından yadırganmaz ama indirimin dozunun ne olacağı merak konusu. Çünkü IMF’le henüz anlaşmanın bitirilmemiş olması, yüksek indirimlerin önündeki bir engel olarak duruyor. Merkez Bankası bu nedenle yine parça parça indirim yoluna gidebilir. Ancak bunun yanında, dövize müdahale ile birlikte yüksek faiz indirimleri yoluyla Merkez Bankası’nın piyasaya şok verebileceğini tahmin edenler de var. Bu arada dövize yapılacak müdahale ya da müdahaleler ile faizde yapılacak indirimin, aynı zamanda Hazine’nin borçlanmasını da rahatlatması üzerinde duruluyor. Şu sıralarda likiditenin dar olması, Hazine’nin ihalelerini zorlaştıran bir unsur olarak ortaya çıkıyor. Bunun hem alım ihalelerine gelen teklif miktarını, hem de dolayısıyla faiz oranlarını olumsuz etkilediğini belirten Hazine yetkilileri, bir süredir Merkez Bankası’nın piyasadan döviz alıp karşılığında Türk Lirası vermesiyle birlikte likiditenin rahatlatılmasını istiyorlar. Merkez bankası kategorik olarak Hazine’ye yardımcı olma görevi bulunmadığını doğal olarak tekrarlayıp duruyor ama piyasada Hazine faizlerinin düşürülmesi yönündeki baskıyı da üzerinde hissediyor.
Öte yandan Merkez Bankası’nın, daha önce de açıkladığı gibi, döviz rezervlerini güçlendirmek amacı taşıması, dövize doğrudan müdahale ve döviz alım ihalelerinin bir başka argümanını oluşturuyor. Bunun yanında bir de faiz indirimi beklentisi var ki; bu da yerine gelecekmiş gibi gözüküyor.
Merkez, bugün para programı açıklıyor
MERKEZ Bankası Başkanı Süreyya Serdengeçti bugün 2005 yılı para programını açıklayacak. Saat 10’da basın toplantısı ile para programının esaslarını açıklayacak olan Serdengeçti, bugün akşam ise İstanbul’da bankacılarla biraraya gelecek. Banka genel müdürlerine de 2005 para programını açıklayacak olan Serdengeçti, bankacıların sorularını da yanıtlayacak. Bu Merkez Bankası’nın yapması beklenen döviz ve faiz müdahalelerinden ayrı olarak hazırlanmış bir program. Daha önce yazılı olarak yapılan açıklamanın bu yıl yeni bir dönem olması nedeniyle basın toplantısı ile açıklanması uygun görüldü. Bu para programının açıklanması piyasaların çok hareketli olacağı bir güne denk geldi. AB kararının piyasalarda yaratacağı hava ve bu havayla açılacak olan piyasalarda dövize müdahale ve alım ihaleleri açıklamaları gelebilir. Yanısıra sabah saatlerinde belki de hem müdahale hem de faiz indirim kararı birlikte açıklanabilir. Eğer bunlar da olursa Serdengeçti’nin yapacağı toplantıda ister istemez bu unsurlar öne çıkar. Bu kararlar bugün açıklanmasa bile, en geç bu hafta içinde gerçekleşmesi bekleniyor. Dolayısıyla faiz ve döviz müdahaleleri olmasa da, bunların ipuçlarının ortaya çıkması açısından, Serdengeçti’nin toplantısı hem basın hem de bankacılar için çok önemli hale geliyor.
İşalemi teşvik için hükümeti doldurmamalı
İŞ alemininAB hedefi doğrultusunda şimdiye kadar iyi bir sınav verdiğini söyleyebiliriz. Ancak bu sınavın devam ettiğinin de unutulmaması gerekiyor.
İşaleminin bir süredir özellikle teşvikler konusunda taleplerini artırdıkları gözleniyor. Yatırımların canlandırılması için aceleci davranan işaleminin, AB’den çıkan olumlu kararı da bahane ederek, önümüzdeki günlerde bu yöndeki taleplerini daha da artıracağı konusunda ipuçlarını şimdiden almaya başladık.
Bizce bu tarihi bir yanlış olur. Bütün işalemine 1994 yılındaki krizden sonraki gelişmeleri hatırlatmakta yarar görüyoruz. Kriz sonrası alınan tedbirler daha henüz sonuçları vermeye başlamıştı ki, Başbakan Tansu Çiller TOBB’da bir toplantı yapıp, alınan tedbirlerden geri dönüşü hazırlayan kararlara, işaleminin baskısıyla imza attı. Sonunda ekonomi yine bozuldu ve borçlarının ödenemez hale gelmesiyle 2000 programı uygulamaya konmak zorunda kaldı. Ve 1994’deki bu hatanın birikmiş sonuçlarını yaşadığımız 2000 ve 2001 krizlerinde yaşadık.
Hala belimizi doğrultamadığımızı, bu hale düşmemizde 1994’de işaleminin baskısıyla basiretsiz davranma yolunu seçen iktidarın davranışını, herkesin hatırlaması lazım. Politikacılar her ne kadar,’ayağımız yere basmaya devam edecek’ deseler de, disiplini bozma konusunda her zaman teşnedirler. Yani zaten politikacılar popülizme kaymaya hazırken, bir de işaleminin baskısı olursa, bu yola yeniden sapabilirler...
Kısacası, mali disiplinin bozulmaması gerekiyor. Başbakanını zaten yatırımların açılması için, teşvikleri artırmak için IMF’den taviz istediğini biliyoruz. Mali disiplin konusunda şimdiye kadar sağduyulu davranan, kısa vadeli çıkarlarını arkaya itip, programa sadık kalınmasını savunan işaleminin bu görevi henüz bitmiş değil.
AB’den tarih alınması elbette büyük başarı ama bu çok büyük bir zafermiş zannedilmesin.. Müzakerelere katılan diplomatların çoğunun da söylediği gibi, ‘bu ancak bir zaman kazanma hareketi’ oldu. Yani iş bitmiş değil. İşaleminin, medyanın temkini elden bırakmaması gerekiyor. İşalemi ve medya bu işi fazlaca abartıp, ‘iş bitmiş’ gibi davranırsa, iktidarın hata yapma riskini de artırırlar. Halbuki şimdi çok daha hassas ve temkinli olma zamanı.