DÜN piyasada yaşananlara dalga mı diyeceğiz, çalkantı mı, henüz bilemiyoruz. Gerçi IMF’in geçen haftaki uyarısından sonra herkes, buna dalga demeyi tercih etti ama genellikle ardından da "Mayıs’taki dalgadan farklı ama..." demeyi de ihmal etmiyorlar.
Bu dalganın IMF’in söylediği, "Gelişmekte olan ülkelerin büyük zarar göreceği, Mayıs ayındakine kıyasla çok daha büyük bir dalga" olmadığı ise hemen hemen kesin gibi...
Ama yine de bu dalganın ne kadar süreceği, ne kadar derinleşeceği, başkalarını ve bizi farklı etkileyip etkilemeyeceği konusunda görüş ayrılıkları sürüyor.
Dün bu dalgayı konuştuğumuz bankacıların hemen hemen tümü, bunun Mayıs’takinden farklı bir dalga olduğunu vurguladılar. Dalganın nedeni konusundaki, "bizim gibi gelişmekte olan ülkelerdeki çalkantılar", yine herkesin üzerinde mutabık kaldığı bir konu.
Mayıs’takinden farklı bir dalga ama ne kadar sürer, ne kadar etkiler?
Genellikle fazla uzun sürmeyeceği söyleniyor ama bazı yorumcular kalıcı olabileceği görüşündeler. Kalıcı olacak diyenlerin bile, aslında Mayıs’taki kadar keskin bir dalga olmayacağını ama bir düzeltme hareketi gibi bir-kaç ay devam edebileceğini de söylüyorlar.
Yorum yapanların çoğu, bu dalganın ömrünü çok kısa olarak görüyor. Bir banka genel müdürü, ne kadar süreceği konusunda "bu akşam (dün) durulmazsa, önümüzdeki birkaç gün daha sürer ama en geç Perşembe günü durulur" tahmininde bulundu.
Piyasa oyuncularının çoğu, bu dalganın ardından hafta sonu tatili gelmesini piyasa açısından "şans" olarak yorumluyorlar. Piyasanın ateşinin durulacağını, önümüzdeki haftaya daha sakin girilebileceğini, bunun da piyasalar açısından olumlu bir süreç olduğunu söylüyorlar.
Bazı bankacılar, piyasanın daha fazla bozulmayacağı konusunda "Mayıs’taki hareketten sonra en fazla 23’ü gören faizlerin şu anda 22’yi geçmesini" gerekçe gösteriyorlar. Yani limitlere gelinmek üzere olduğunu, geri dönüşün önümüzdeki hafta başlayabileceğini kaydediyorlar.
Bu arada aslında bu hareketin yeni olmadığı, geçtiğimiz hafta başından bu yana küçük çıkışlar olduğu ama dalganın Cuma günü geldiği görülüyor. Hazine kağıtlarından son bir haftada çekilen para ise yaklaşık 2 milyar dolar olarak tahmin ediliyor.
Bu arada bazı piyasa yorumcularının, "Mayıs’taki dalgadan sonra gelen sıcak para gidiyor" yorumlarını, bankacılara sorduğumuzda "onu ayırdetmek o kadar kolay değil" yanıtı aldığımızı da söylemeden edemeyeceğiz. Sonra girenin ilk çıkması bize mantıksız gelmiyor ama bunun ne kadar önemi var, onu bilemiyoruz.
TÜRKİYE HEP KÖTÜLEŞEN GRUPTA
Bu arada dünkü dalganın bize gösterdiği başka bir şey de , Türkiye’nin hep durumu kötüleşen gelişmekte olan ülke grubuna dahil edilmesi... Bu kaderimiz oldu, neredeyse...
Örneğin mal piyasalarında düşüş oluyor yine Türkiye riski satılıyor. Halbuki mal piyasalarındaki düşüşün, G. Afrika’yı Brezilya’yı olumsuz etkilemesi lazım, göreceli olarak da Türkiye gibi ülkelere girişi artırması lazım, öyle değil mi?
Ama hangi piyasa olumsuz etkilense Türkiye riskinin da satıldığını görüyoruz. Bazı bankacılar bu gözlemimize katılmıyor ve "böyle gider, IMF’le de yeniden mutabık kalınırsa, önümüzdeki dönem biz diğerlerindeki kötüleşmeden ayrı tutulabiliriz" diyorlar. Ama özellikle siyasi risk açısından "önümüzdeki dönem böyle bir olumluluk olabilir mi?", diye sorduğumuzda ise bu iyimser bankacılar bile olumlu yanıt veremiyorlar.
Özetle; dün yaşadığımız dalganın rengi, boyutları, ne kadar süreceği konusunda henüz net bir şey söylemek için bizce önümüzdeki haftayı, hatta hafta ortasını görmemiz gerekecek.
ABD’de enflasyon yükselirken bir dert, düşerken bir dert oluyor. Sonuçta Çin, Hindistan, Japonya piyasalarındaki gelişmeler de artık ABD ve Avrupa kadar yakın izlemeye alındı.
Türkiye’nin dünyadaki bu sürekli hale geleceği artık belli olan dalgalı süreçten, bir hayli etkilenmesi ise kaçınılmaz görülüyor. Artık önemli olan dalgadan daha az görmemizi sağlayacak tedbirlerin alınması. Seçim dönemine denk gelmesi ise büyük dezavantaj.