Paylaş
Bürokrasinin de reformlar konusunda motive edildiği gözlenirken, ekonomi bürokrasisi bu reform programlarına hız vermiş durumda. Ekonomi bürokratlarının bu tedbirlerden 7’si hakkında detaylı çalışmalar yapıp, Ekonomik Koordinasyon Kurulu’na (EKK) sunum yaptıklarını biliyoruz. Şimdi bir yandan bu 7 reformun eylem programları yapılıp takvimlendirmesi hazırlanırken, öte yandan geriye kalan 18 tedbir için de çalışmalar yapılıyor.
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan son olarak IMF –Dünya Bankası toplantıları sırasında, Washington’da verdiği bir mülakatta, “Şimdi biz eğer hiçbir tedbir almazsak ve ekonomideki gelişmeleri sadece seyredersek, Türkiye’nin büyümesi yüzde 3’te kalır gerçekten. Bizim gelecek seneki yüzde 4’lük büyüme öngörümüz ancak ilave çaba ile gerçekleşebilir” demiş. “Sıhhatli ve sürdürülebilir bir büyüme ‘ancak ve ancak’ Türkiye’de yapısal reformların gerçekleştirilmesiyle mümkün” diyen Babacan, bunu yapabilmek için önümüzdeki dönem yapısal reformların ‘çok ama çok önemli’ olduğunu vurgulamış.
Gerçekten de tıkanmayı aşmak, sürdürülebilir büyüme oranını yükseltmek için bu reformların biran önce uygulamaya sokulması gerekiyor. Babacan haklı olarak bu reformları yaparken mali disiplinin korunmasının önemine değiniyor. 25 öncelikli program içinde gerçekten yapısal tedbir diyebileceğimiz tedbirlerin yanında mikro tedbirlerin yer aldığı alanlar da var. Ekonomi bürokratları da özellikle bu yapısal niteliği olan köklü değişim yapabilecek reformlara öncelik verme eğiliminde.
Ciddi yapısal programlardan bazılarını; üretimde verimliliğin artırılması, ithalata bağımlılığın azaltılması, yurtiçi tasarrufların artırılması, kayıtdışı ekonominin azaltılması, öncelikli teknoloji alanlarında ticarileştirme programları olarak sayabiliriz. Yanısıra, ‘kamu alımları yoluyla teknoloji geliştirme ve yerli üretim programı’ gibi, ilk bakışta muğlak görünen ama içerisi ciddi yapısal dönüşüm programı olarak doldurulduğunu duyduğumuz başlıklar da var. Çin gibi bazı ülke örnekleri incelenerek, radikal üretim yapısı değişiklikleri planlanıyormuş.
DEĞİŞİME İZİN VERİLECEK Mİ?
Tabi ki bir bütün olarak bu önlemlere bakmak, ona göre karar vermek gerekecek ama mutlaka ekonomiyi yeniden motive edecek reform ihtiyacı de ortada. Kritik sorulardan biri; bu yapısal reform iradesinin hayata geçirilmesine izin verilecek mi?
Bu konuda Babacan’ın Başbakan Ahmet Davutoğlu’nu ikna ettiğini görüyoruz. Ancak aynen istediği atamaları yapamayışında olduğu gibi; Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu reform iradesine karşı takınacağı tutum önemli. Bu reformlara kentsel dönüşüm programı gibi başlıklar da eklenince, ekonominin yapısında ciddi değişiklikler gündeme gelecek. Cumhurbaşkanı Erdoğan buna razı olacak mı yoksa engelleme yoluna mı gidecek, hep birlikte göreceğiz.
Yine hem bu reformları yapıp, hem de mali istikrarı koruyacak ciddi konjonktürel önlemlerin de alınması gerekecek ve Erdoğan bunlara ne diyecek? Örneğin faiz artırım zamanı geliyor ve hükümet Erdoğan’a rağmen bunu yapabilecek mi? Aksi takdirde reformların yapılamayacağı kadar kötü bir ekonomi iklimi de yaşanabilir.
Keşke karar vericiler günlük ve şahsi kaygılardan uzaklaşıp, Türkiye ekonomisinin ve halkının refahını düşünerek, ekonomide gerekli adımları zamanında atabilse...
Paylaş