DÜNYA ekonomisindeki belirsizlik, her hafta yaşanan yeni bir gelişmeyle, yoğunlaşmaya, piyasadaki aktörlerin kafasını karıştırmaya devam ediyor. Bu belirsizlik içinde ihracatçı ve bazı sanayiciler, yine bilindik şikáyetlerini dile getirirken, Merkez Bankası yönetimi de ısrarla fiyat istikrarının önemini anlatmaya devam ediyor.
Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz geçtiğimiz hafta sonunda yine "yüksek faiz-düşük kur" şikáyetini ileten sanayicilere, öncelikli görevlerinin fiyat istikrarını sağlamak olduğunu tekrarlamış ve faizleri Türkiye’den daha düşük olan ülkelerin paralarının da güçlendiğine dikkat çekmiş. Bizce tartışmaya açık bir söylemle, Yılmaz, sanayi ve üretimin önünü açmak için faiz oranlarını indirdiklerini belirtmiş ve dünyada faiz ve enflasyon oranları artarken, Türkiye’de yaşanan tersi trendin nedeninin geçen yıl yaptıkları 4 puanlık faiz artışı olduğunu ifade etmiş.
Yılmaz, ABD mortgage piyasaları ve hedge fonlarla ilgili krizin maliyetinin ne olacağının belli olmadığını hatırlatmış. Krizin dış piyasalarda iflaslara ve el değiştirmelere yol açıp açmayacağının net olarak bilinmediğini de vurgulayarak, iş dünyasına, "Önümüzdeki dönemde daha dikkatli olmak gerekiyor" uyarısında bulunmuş.
TERS ALGILAMALAR
Gerçekten de dışarıya baktığınızda, neredeyse her geçen gün, birbiriyle ters algılamalar da yaratan, inişli çıkışlı, yönü belli olmayan bir trend görüyorsunuz. Türkiye’de bu kadar çok harekete alışmış olan yerli piyasa oyuncuları, dünyadan da benzer hareketler geldiğinde biraz şaşırıyorlar. Ancak gördüğümüz kadarıyla, özellikle 2001 krizini yaşayan bizim bankacılar, yabancı oyunculara kıyasla çok daha soğukkanlı olabiliyorlar.
Kasım ayını toplantı yapmadan geçiren Amerikan Merkez Bankası’na (FED) ilişkin beklentiler gün be gün değişiyor. Ekim toplantısından sonra olmayan yeni faiz indirimi beklentisi, ABD şirket açıklamaları ardından yeniden hortladı. Hatta bir ara ipin ucu kaçırıldı; Aralık’taki rutin toplantıyı beklemeden FED’in olağanüstü toplantı yapıp faiz indirebileceği söylenmeye başladı. Ama geçen hafta açıklanan FED tutanaklarından sonra faiz indirimi olasılığı yine azalmış görünüyor. Tutanakların açıklaması "FED ekonomi için kötümser bir tablo çizse de faiz indirimlerinin devam etme konusunda çok da istekli görünmüyor" yorumlarına yol açtı.
SANAYİCİ DE TEMKİNLİ OLMALI
2008 yılında ekonomide yavaşlama bekleyen FED, önümüzdeki yıl için büyüme oranı tahminini Haziran’da açıkladığı yüzde 2.5-2.75 aralığından, yüzde 1.8-2.5 aralığına indirdi. Ayrıca FED üyelerinin büyüme konusunda aşağı yönde risklerin Ekim’de, Eylül’e kıyasla daha da artmış olduğu tespitinde bulundukları açığa çıktı.
Dolar, hem Euro hem de Yen’e karşı değer kaybederken, faizlerdeki artışa Avrupa da katıldı. 16 Kasım günü yüzde 4.98 olan dolar faizi geçtiğimiz hafta sonunda yüzde 5.04’e yükselirken, bir süredir ılımlı seyreden Euro faizi ise 8 baz puanlık yükselişle haftayı yüzde 4.70’ten tamamladı....
Altın fiyatları, ham petrol fiyatları geçen hafta içinde de yükselmeye devam etti.
Dünyada, görüldüğü gibi; her açıdan fiyatların yükselmeye devam ettiği gözleniyor.
Buna karşılık içeride, geçen hafta açıklanan beklenti anketine göre enflasyon beklentilerindeki kötüleşmenin orta ve uzun vadeye yayıldığı gözleniyor, tahvil ve bono faiz beklentileri de yukarı yönde değişiyor.
TEMKİNLİ OLMA İHTİYACI
Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz’n da dediği gibi; dünyadaki trend ortada ve içeride çok daha temkinli olunması gereken bir dönem yaşanıyor.
Bankacılara baktığımızda, bir yandan iyimserliklerini korumak istediklerini gözlüyoruz ama bir yandan da belirsizliğin sonunda gelebilecek tehlikelere de hazırlıklı yakalanmak zorunda olduklarını düşünüp, buna göre davranmaya çalışıyorlar.
Bizce sanayiciler ve reel sektörün de çok iyi hesap yapması gereken bir dönemdeyiz.