Bağımsız kurumlar bunlar olmasın diye kurulmuştu

BAĞIMSIZ kurumların oluşturulmasına en fazla destek veren gazetecilerden biriyim.

Hatta Kemal Derviş göreve gelince, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) için yasa çıkartıp bu yolla mevcut Kurul üyelerinin görevine son verince, yapılan bu tasarrufa bile karşı çıkmış, bunun daha kuruluş aşamasındaki Kurumun bağımsızlığına vurulan darbe olduğunu söylemiştim.O dönemdeki Kuruldan iş çıkmıyor, sistemin düzeltilmesi için atılacak adımlarda gecikilmesi felaket olacağı için, bu tasarruf şart görünüyordu. Ama bu bir ilkesel sorundu ve Kurul üyelerini değil karar verecekleri bazı yani yasayı değiştirmek gerekiyordu.

Bağımsız Kurumların oluşumu daha çok Merkez Bankası ile başladı ve zamanla küreselleşme ile dünyaya, daha doğrusu piyasa ekonomisi ile küreselleşmeye uyum sağlamayı amaçlayan her ülkeye mecburen yayıldı. Çünkü günlük işlerden politikacıların elini çekip, teknisyen bir kadronun, politik kaygılardan yani kayırmadan, yolsuzluktan arınarak iş yapma gereği vardı.

Türkiye, bağımsız kurumlar konusunda çok geç kaldı. Politikacılar günlük işlerden ellerini çekmemek için, nemayı bırakmamak için bu kurumların oluşumuna direndiler. Sistemden beslenen yani politikacılarla iş yaparak varlıklarını sürdürmeye alışmış bürokratlar da politikacıların bu kaygılarını paylaşınca, bağımsız kurumların oluşumu gecikti.

Örneğin BDDK daha önce kurulmuş olsa ya da 1990’larda tartışılan bankacılığın bağımsız bir otoriteye verilmesi gerçekleşse belki de 2001 krizi yaşanmayacaktı.

Merkez Bankası bağımsızlığı bu nedenle krizden sonra kurumsallaştırılmaya çalışıldı ve sağlanan ekonomik istikrarda kurumların bağımsızlığı çok önemli rol oynadı.

Yani politikacılar bağımsız kurumlar olmadan piyasa ekonomisinin kurumsallaşamayacağını gördükleri için, içlerine sinmeseler de bağımsız kurumları oluşturmak zorunda kaldılar.

Ta ki, AKP Hükümeti işbaşına gelene kadar...

AKP Hükümeti keyfi işlem yapmasının önünde, oluşturulan bu bağımsız kurumların durduğunu görünce yavaş yavaş bunların bağımsızlıklarını ellerinden almaya başladı.

Şu anda bağımsız kurumların durumu gerçekten vahim..

ESKİ SİSTEME DÖNÜŞ

Etrafta "Patronun dediğini yaparım, başkasına karışmam" diye dolaşan, "patron"la Başbakanı kastettiğini söyleyen bağımsız kurum başkanları var. Bu söylemleriyle gurur duyuyorlar...

Tam sermaye piyasasının gelişme dönemine sıra geldiğini söyleyen bankacılar, işadamları, mevcut sermaye piyasası kurumu yönetimi ile dünyadan bihaber yaşandığını, sermaye piyasalarının ekonomiye katkısının sıfır olduğunu açıkca söylüyorlar. Ki, en eski kurumlardan biri SPK’dır ve gelinen nokta, her şeyden önce kurucu İsmail Türk Hoca’ya hakaret demek...

Merkez Bankası’nın yönetimine nasıl "faize karşı" insanların yerleştirildiğini, zaman içinde partililerin yönetimi nasıl doldurduğu ve alınan kararların saygınlığı da ortada...

En önemli bağımsız kurumlardan olan Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun (EPDK) başına Başbakana yakınlığı ile bilinen kişilerin gelmesi, alınan kararları da doğrudan etkiliyor.

Kamu İhale Kurumu’nda yaşanan fiyasko

İHALE Kurumu’nda tam bir fiyasko yaşanıyor. Usulsüz ihale yapılmasını engellemek, rekabeti oluşturmak, yolsuzlukları önlemek için kurulan kurum, şu anda yetkilerini daraltmak ile meşgul. Böylece belediyelerin, kumu kurumlarının parti yandaşlarına iş vermesi kolay olacak. Daha geçen ay, Kurumda bazı kişileri yasal olarak görevden alamadıkları için yönetmelik değiştirip bu görevleri yok ettiler. Üstüne üstlük, yetersiz kişilerin göreve getirmek için mağdur ettikleri kişilerin özlük haklarını bile gasp etme pahasına, bunu yaptılar...

BDDK, banka lisansları için Hükümetin artan baskıları karşısında bakalım ne yapacak?

Bağımsız Kurumlar, yolsuzluk, kayırma, nemalanma bitsin, piyasa ekonomisi adil işlesin diye oluşturulmuş, bu nedenle politikacıların elini günlük işlerden çekmeyi amaçlamıştı. Gelinen noktada tümüyle politikacıların eline geçti yani kayırma, nemalanma sistemi yeniden kuruldu.

Ne zaman olur bilmem ama yeniden bir yapısal program hazırlandığında, belki de en öncelikli olarak bu kurumların, daha çok da atama sistemlerinin gözden geçirilmesi gerekecek.
Yazarın Tüm Yazıları