Bağımlı Merkez Bankası döneminde banka senedinin anlamı

HÜKÜMET ile bankacılar arasındaki soğuk savaş bitmiş görünüyor. Bankaların KGF kredilerinde gösterdiği büyük iştah, referandum öncesi piyasanın rahatlatılmasını sağladığı için hükümetin çok hoşuna gitti. KGF kredileri batmasın ve seçimlere kadar büyüme artsın diye bankalarla işbirliği sürecek.

Haberin Devamı

Geçen haftaki Bankalar Birliği Genel Kurulu’nda Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, bankacılık sektörüne şimdiye kadar olmadık övgüler sundu. Bir müjde olarak, “Banka senedi çıkarılıp kredilerini satma imkânı getireceklerini, bunları Merkez Bankası’nın alıp, piyasaya likidite sunacağını” açıkladı.

Bence niyet açık; her gün riski büyüyen araçlarla bankaların kaynak sıkıntılarını rahatlatarak, borçlanmayla harcamaları yükseltip, seçimleri kazanmak...

İşin tuhaf tarafı; bankacılar tüm riskleri görmelerine rağmen hükümetin bu yöntemine uyup, kısa vadede karlılığını artırmaktan başka bir şey düşünmüyorlar. Tüm bankacılar riski görüyor, bazıları ise “Bu işin sonu yok tamam da, devlet batmamıza izin vermez” diyerek, rahatça risk aldığını söylüyor.

Haberin Devamı

Çünkü işin sonu kötü; Merkez Bankası’nın banka senedi alması demek, eski kısa vadeli borç, eski görev zararı uygulamasının hortlaması, popülist kararların sonunda para basarak karşılanması anlamına geliyor. Son küresel krize neden olan türev piyasaları da unutmayalım.

Bankacılarla konuştuğumuzda bu banka senedini sevmiş görünüyorlar. Bazıları kendileri için bir imkân olduğunu ama bunu kimin satın alacağını bilmediklerini söylüyor. Bazıları bu imkanın verilmesinin iyi olduğunu, zaten Merkez Bankası yasasında bunu satın almasının yasak olduğunu, o nedenle fazla risk yaratmayacağını savunuyor. Son dönem kargaşasını fırsat bilip Hükümete yanaşmayı seçen bazı bankacılar ise Merkez Bankası bu senetleri alsa bile sorun olmayacağını, bunun çok ülkede olduğunu belirtiyor. Yani Canikli gibi konuşuyorlar; belki de Canikli’ye bu teklifi götürüp, kabul ettiren de onlar.

BANKACILARA SORULAR

Canikli’nin konuşmasındaki ton da çarpıcı. Canikli, Merkez Bankası’nın son dönemde büyük başarı sağladığını, geç likidite penceresi ile gösterge faizin artırılmasının aynı olmadığını belirtip, “Bu geçici şartlar ortadan kalktığında ve şartlar oluştuğunda herhangi bir kurulun faiz indirmek için karar almasına gerek olmaksızın Merkez Bankası fonlama yöntemini değiştirerek tekrar kaldığı yerden devam edecek” diyor.

Haberin Devamı

Aynen banka senedinde olduğu gibi, Merkez Bankası’nın ne yapacağını açıklıyor. Politikayı Merkez Bankası’nın değil hükümetin belirlediği çok açık...

İşte “Merkez Bankası bu kâğıtları zaten alamaz” diyen bankacılara sormak gerekiyor; böyle bir Merkez Bankası sizce hükümet “al” dediğinde banka senetlerini almayacak mı? Sizce yasa çıkarıp, ya da gerek olmadan KHK ile yasal hale getirmeyecek mi? Hangi ülke ve yönetimdesiniz, farkında mısınız?

Çağdaş kuralları olan, kurumları bağımsız karar alan bir ülkede sektöre yeni bir imkân getirildiğini mi düşünüyorsunuz? Hükümet sizi düşündüğü için, finansal sektörü derinleştirmek için mi banka senedini getiriyor?

Haberin Devamı

Tüm bunların riski çok ağırlaştırarak ötelemek anlamına geldiğini, sonunda faturanın sektöre, ardından halka çıkacağını görmüyor musunuz? KGF kredilerini Hükümetin üzerinizde kurduğu baskı nedeniyle, biraz da kısa dönem işinize geldiği, batmış kredileri yüzdürme imkanı verdiği için bu kadar iştahla kabul ettiğinizi unuttunuz mu? Tamam kamuoyuna açıkça söyleyemezsiniz ama; KGF kredilerinin 1 yıl sonra yaratacağı sorunu görmüyor musunuz? Görmüyorsanız; 1994 ve 2000 krizlerini yaşamış büyüklerinize bir sorun...

Yazarın Tüm Yazıları