Paylaş
GEÇENLERDE bir büyük banka yöneticiyle konuşurken, yeni kredi taleplerinin bıçak gibi kesildiğini söyledi. Mevcut kredilerin döndürülmesi taleplerinin geldiğini, ister istemez burada da, dikkatli davranmak zorunda kaldıklarını kaydetti. Ardından da mevcut seyrin aynen devam etmesi halinde önümüzdeki yıldan itibaren özellikle finansman sıkıntısı nedeniyle bazı orta ölçekli şirketlerin zor duruma düşme tehlikesinin bulunduğuna dikkat çekti.
“Hiç mi kredi talebi yok” diye sorduğumda ise “İlginçtir; bazı Türk firmalarının yurtdışında yapacakları yatırım için kredi talepleri var, içerde yatırım için çok az” şeklinde konuştu.
Türkiye, baştan tırnağa herkesin acısını hissettiği, çok zor bir dönemden daha geçiyor. İşin kötü tarafı, kim neyi planlıyorsa da, bence kontrolün kaybolduğu noktaya doğru gidiyoruz. Terörün şehirlere indiği, gazetelere AKP milletvekili katılımıyla taş sopalarla saldırılması, parti binalarının basılıp yakılmaya çalışılması kontrolün kaybolduğuna ilişkin ciddi işaretler. Yaşadığımız bu tablonun kimseye faydası olmayacağı açık. Bile bile bindiği dalı kesmeye çalışan varsa, sonunda zarar görenin kendisi olacağını görmesi gerek.
Tüm bu acı olaylar yaşanırken, ister istemez ekonomik tablo gün be gün ağırlaşıyor. Günlük etkiyi kurlarda ve faizlerde artış, hisse senedi borsasında düşüş olarak yaşıyoruz ve herkes bu gelişmeleri kaygıyla izliyor.
Çünkü özellikle kurlardaki artış artık tüm sektörleri etkilemeye başladı. Bazı vatandaşlar bundan bir ay önce “benim dolarla işim yok, bana dokunmaz” diyorlardı ama onların bile kurdaki artışın kendilerini nasıl etkilemeye görmeye başladığını sanıyorum. Petrol fiyatları düşerken niye ben bu akaryakıtı sürekli zamlı alıyorum diye hala sormuyor mu? Sürekli aldığı gıda maddeleri bile zamlanmaya başladı ve bunda kurdaki artışın büyük katkısı olduğunu, beyaz eşyanın zamlandığını görmüyor mu? Ekonominin artık büyümediğini, işsizliğin arttığını doğrudan ya da dolaylı, kendi işinde, çevresinde hissetmiyor mu?
En azından mevcut hayat şartlarının ağırlaştığını görüyor olmaları gerek…
GÜVENSİZLİĞİN YARATTIĞI EKONOMİK TABLO
Türkiye’nin içine sokulduğu terör ve kaos ortamının etkisiyle hem özgürlükler hem de ekonomik şartlar ağırlaşıyor. Bu gidişe dur denilemezse, tablo daha da ağırlaşacak.
Bugün kurdaki artışı, bunun etkisiyle ekonomik dengelerde bozulmayı yaşıyoruz ama bundan önemlisi; insanların geleceğe ilişkin kaygılarının artmış olması.
Yaşanılan dolarizasyonu, yani dövize talebin artıp, kurları yükseltmesini de bu kaygılar körüklüyor. İnsanlar ülke kötü yönetildiği, geleceği göremedikleri için TL’den kaçıp, dolara yükleniyor. Kendi tasarruflarını korumak için bu güvensiz ortamda başka çare görmeyenler de var, harcamak yerine ileride işim sıkıntıya girer diye döviz biriktirenler de... Bu sokaktaki sade vatandaş için geçerli olduğu kadar büyük tasarrufları olan yatırımcılar için de geçerli. Güvensizlik nedeniyle kimse yeni bir yatırıma heveslenmiyor, koca koca işadamları mevcudu koruyayım kaygısı yaşamaya başladı. Yatırım olmayınca da büyümenin olmayacağı, işsizliğin artacağı, yani gelecek kuşaklara zarar verecek noktaya geliyoruz.
Bankacının dediği gibi, kimse yeni yatırım için kredi istemez, çünkü ilerisini göremiyor. İşadamlarının yurt içinde değil, yurtdışında yatırım için kredi talebinde bulunmaları ise zaten kıt olan sermayenin kaçması anlamına geliyor. Bu eğilimin bir an önce kesilip normale dönülmesi, yani yatırım ortamının yeniden oluşturulması, bunun için de mutlaka iç barış gerekiyor.
Paylaş